HomeMAIN1975 Yılı Neden Önemli?

1975 Yılı Neden Önemli?

*İstanbul 1975*

Sırtını yaslamış Beyoğlu’na
Geleceğe bakar onyedisinde
Kanlı yüzyılın sonçeyreğinde
Bindokuzyüzyetmişbeş senesinde
Kalleş silahların ateşlendiği
Türkiye günlerinde

Bir delikanlı
Bakışları tezcanlı
Yüreği yangınyeri Ağaoğlu
Dünyanın Başkentinde
Alemlerin ortasında

Bir tarafta Galata Kulesi
Galatasarayı, Galata Köprüsü
Bankerler, Bankalar Caddesi
Karaylardan Karaköy
Taşkışla, Beşiktaş,
Dolmabahçe Sarayı

Diğer yanda
Sarraflar, Kapalıçarşı
Tahtakale, Eminönü
Enderun Mektebi
Çarşılar, Pazarlar
Hanlar, Hamamlar
Konstantin, Fatih
Mese, Çemberlitaş
Hanedanlar, Saraylar
Devleti Ali Saraylıları

Beyoğlu’nun beyleri
Rumeli’nin yörük ağaları
İstanbul’un efendileri
Avlonya’dan Gedikpaşa’ları
Enderun’dan Kasımpaşa’ları
Kaptan-ı Deryaları, Levendleri
Hercümerc olurlar
İnsanlık yarımadasında
Dünya’nın başkentinde
Kıtaların katığında

16 Ağustos 2022
İstanbul

1975’i önemsemiş, şiirleştirmişim..

Şiirimde genç bir delikanlı olarak engin bir tarihe yaslanmış, Konstantin ile Fatih’i aynı potada değerlendirmişim. Geçen 50 yıllık zaman diliminde ise aksine tarih anlayışımız da geçmişi ötekileştirip tekdüzeleştirmiş, en basitinden “tek tek tek tek” slogancılığına indirgemiş.

1975 Yazıları
*********************************************

Hatırlayalım, 1975 yılından bu yana Türkiye’de hiçbir sol veya sosyal demokrat olduğunu iddia eden parti iktidar olmadığı gibi her yıl giderek daha da sağcı, daha da milliyetçi daha da dincileşen iktidarlarla yönetildik. 1975’ten bu yana dünyada, Türkiye’de teknolojik sıçramadan kentleşmeye sanayi toplumu ötesine geçecek değişimler yaşandı ama bu değişimleri hep toplumu, toplumsal bekayı değil devletin bekasını tek gaye edinmiş iktidarlarla yaşadık.

İktidarların önceliği

Bu iktidarların önceliği hep düzenin devamı oldu, hukuk ve yasalar değil. Bugün de internet ya da sosyal medya yasaklarından grevleri, protestoları şiddetle bastırma politikalarına, sokak röportajındaki söylemlerinden dolayı tutuklamalardan siyaset destekli sokak çetelerine kadar tüm politika, uygulama ve kararları yapanların, yürütenlerin derdi hukuka, yasalara uymak, toplumsal ihtiyaç ve talepleri çözmek değil düzeni sürdürmek.

Daha da vahimi bugün sistem krizinden öte toplumsal fay hatlarının daha da derinleştiği bir dönem yaşıyoruz. Fay hatlarını derinleştiren yalnızca kimliklere ve kutuplaşmalara sıkışan bireyler, toplumsal kümeler de değil, bizatihi seçilmişleri ve atanmışlarıyla iktidarlar ve devlet aygıtı.

Bugün yalnızca ekonomik ve siyasal düzen değil toplumsal yaşam ve toplumsal psikoloji de krizde. Geçen hafta medyaya yansıyan Ipsos araştırmasına göre Türkiye’de her 10 kişiden altısı ekonomik durumunun yakın gelecekte daha kötü olacağını düşünüyor. Toplumun yüzde 80’i huzur ve mutluluk istiyor. Bu araştırmaya göre bugün her dört kişiden üçü Türkiye’nin genel durumundan memnun değil. Her dört kişiden yaklaşık üçü son bir yıldır genel durum ve ekonomiden memnun değil. Her 10 kişiden yedisi de yakın gelecek için umutlu değil. Enflasyon, geleceğe dair umutları da etkiliyor. Türkiye’nin 10 yıl sonra daha iyi durumda olacağını düşünenlerin oranı yüzde 17, daha kötü olacağını düşünenlerin oranı ise yüzde 44.

Gençlerin algısı net

KONDA’nın mart ayında açıkladığı “Gençler” araştırması bulgularına göre gençler, eşitlikçilik ve insan haklarını savunmaya Türkiye geneline göre daha yüksek oranda öncelik veriyor. Hem Türkiye genelinde hem gençler özelinde cumhuriyetin en önemli iki değeri bağımsızlık ve laiklik olarak ifade ediliyor. Sırasıyla “özgürlükçülük”, “kadın-erkek eşitliği”, “çağdaşlaşma” ve “bilimsellik” diyenlerin oranı gençlerde daha yüksek. “Yurtseverlik”, “dindarlık” ve “devletin bekası” diyenlerin oranları gençlerde daha düşük. Buna karşılık “eşitliğin” günümüzde hayata geçtiğini düşünen genç erkeklerin oranı yüzde 8; genç kadınlarda bu oran yüzde 12’ye çıkıyor.

“Özgürlükçülüğün” hayata geçtiğini düşünen kadınlar yüzde 24, genç erkeklerse yüzde 18 oranında. Ülkede çağdaş bir eğitim düzeni olduğunu düşünenler, gençlerin arasında yalnızca yüzde 12 oranında.

Bu algılara ve değerlendirmelere sahip gençlerin önünde rol modelleri yok. Ya da rol modelleri sokaktaki suç örgütlerinin liderleri, gerçeklik dışı biçimde dizilerde yeniden yaratılan tarihi kişilikler, kayıtdışı ve kara para aklama operasyonlarının aparatı haline dönüşmüş kimi fenomenler ve benzerleri. Umudu kalmamış, fırsat eşitliğine sahip olmayan, kendini çaresiz hisseden, hala dörtte üçü yukarıda gördüğünüz gelir dağılımının mağduru anne babaların harçlığına mahkûm gençler.

Bekir Ağardır

E-Posta Bültenimize Bekliyoruz.
Haftalık olarak, sizinle tüm içeriklerimizi e-posta yoluyla paylaşıyoruz.
icon
RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here


Most Popular