Ses Kaydını dinlemek için lütfen aşağıdaki görselin sağ alt köşesindeki ok şeklindeki butonu tıklatın.
2020.10.31
Merhaba dostlarım bugün 31 Ekim 2020 Cumartesi.
İki gün önce 97nci yılını kutladığımız Cumhuriyet Bayramı nedeniyle sizlerle Cumhuriyet kavramını değerlendirmek istiyorum. Bu değerlendirmedeki maksat, cumhuriyetin içeriğinin kendisinin yabancı uygulamalara ve kaynaklara bağlanmış olması gerçeğidir.
Halbuki, Mustafa Kemal Atatürk laiklik örneğinde olduğu gibi ki Tuğrul beyin Bağdat’a girişinde yaptığı bir uygulamadan, devlet ve din işlerini ayırmak şeklindeki uygulamadan esinlenmiştir, yine aynı şekilde Cumhuriyet kavramı da köklerini aslında Batı’daki Roma veya Fransız Cumhuriyetleri örneklerinden değil, Türklerin kendi tarihsel yaşantılarından almaktadır. Konuşalım üzerinde.
Türk Yazıtları incelendiğinde 103 tane yazıt incelendiğinde bunun neticesinde, Yazıtlarda Hatice Şirin User tarafından yayınlanan Eski Türk Yazıtları, kalın bir kitap, kitabın ekinde istatistikler var. O istatistikleri biz kendimiz tekrar bir sınıflamaya tabi tuttuğumuzda 103 tane yazıttaki ki bunlar çoğunlukla birinci ve ikinci Göktürk dönemine ait yazıtlardır. Yazıtlarda en çok kullanılan kelimenin Halk olduğunu, yani Bodun kelimesi, o zaman, Bodun olduğunu tespit etmekteyiz.
Buradan çıkan önemli bir gerçek var. Türk Kağanlığı, Göktürklerin devleti Türk Kağanlığı, halkı devletin yönetiminde esas almıştır. Çünkü neden bu böyledir? Yaşamak için Kağanlık, yani Göktürk Devleti savaşmak zorundadır. Savaşmak için de insanın, halkın gücüne ihtiyacı o vardır ve o zaman yönetimde halk söz sahibidir ve bütün sistem Tanrı (Tengri) ve Halk hepsi Gök’le ilişkilendirilmiştir ve devletin görevi halkın mutluluğudur.
Cumhuriyet aslında Türk tarihinin geçmişinde olan bir gerçektir. Bu Gök Türk devletinde böyledir ve yazıtlara da bu şekilde yansımıştır.
Esas olan halktır, halkın mutluluğudur. Kağanın görevi kendisini zenginleştirmek değil, hanedan değil halktır. Şimdi bu gerçek daha sonraki devam eden yüzyıllarda hanedan yapılarının Türk devletlerinde kurumsallaşmasıyla birlikte halktan kopma yaşanmış ve halk dinamo gücünü bu şekilde yitirmiştir, ikinci plana atılmıştır. Atatürk‘ün cumhuriyeti ilan edişi aslında bu başlardaki, köklerdeki halk olgusuna dönüştür.
Atatürk‘ün en çok esinlendiği kaynaklardan olan kurucu sosyolog Ziya Gökalp‘in bir tespiti vardır. Sözümüzü onunla tamamlayalım.
“Deha halktadır, halktan alacaksınız, ne alacaksanız. Bütün yükseliş atılımlarının kaynağı o.”
Iyi bir haftasonu dileklerimle, hoşçakalın.