1929 Dünya ekonomik bunalımının ardından ekonomide devletçilik politikalarına yönelen Türkiye bu politikasını 24 Ocak 1980 tarihine kadar 50 yıl boyunca sürdürmüştür. Özal’lı yılların başlangıcı ile birlikte bu politika terk edilmiş ve ekonomi mevzuatı komple yeni baştan yazılmıştır.
2018 yılında ise Türkiye parlamenter demokratik rejimden, başkanlık rejimine doğru yönelmiş ve bu yöneliş neticesinde ekonomi kötüye gitmeye başlamıştır. Cumhuriyetimizin 100. yılı itibari ile geldiğimiz noktada Türkiye enflasyon ve devalüasyon sarmalında çırpınan bir ekonomi manzarası ortaya koymaktadır.
Burada önemli olan konu ve soru şudur; acaba bu kriz ne kadar süre ile devam edecektir.
Gözüken şu ki kurumların ortadan kaldırılması nedeniyle, Başbakanlık ve Müsteşarlık makamlarının ortadan kaldırılması nedeniyle istişare ve ortak akıl mekanizmalarını kaybeden Türk ekonomisinin tekrar normalleşmesi birkaç on yılı bulabilecektir.
Sarf edilen o denli siyasi sloganlara rağmen 2023 yılına krizle girilmiş ve 10 yıl önceden, 2023 yılında 500 milyar $ olacağı söylenen ihracatımız, 2022 yılı sonunda 254,2 milyar dolar seviyesine ancak ulaşarak hedefin yarısında kalınmıştır.