20. yüzyılın başında 1901 yılında dünyaya gelen Hilmi Ziya Ülken ülkemizde insan bilimlerinin, sosyal bilimin en önde gelen kurucu bir düşünürüdür. Düşünce tarihi konusunda 1903 ve 1974 yılında yazdığı toplamda 1000 sayfayı bulan iki kitap ile düşünce gücümüzün envanterini ortaya çıkartmıştır.
Benzer bir çalışma ise 19. yüzyılda dünyaya gelen Bursalı Mehmet Tahir tarafından Osmanlı düşünürlerinin ansiklopedik ve biyografik bir tarzda bir araya getirdiği Osmanlı Müellifleri adındaki cilt cilt eserinde incelenmiştir. Böylece her iki çalışmalar sayesinde biz Türklerin düşünürlerini, düşünce tarihine geniş kapsamlı bir şekilde bir arada görebilmekteyiz.
Hilmi Ziya beyin 1340’ı aşkın metin yazmıştır bu metinlerin 70’i kitap şeklinde diğerleri ise makaleler tarzında monografiler tarzındadır. 1917 yılından 1974 yılına kadar süren 60 yıla yaklaşan üretkenlik döneminde inanılmaz bir rakamdır. İncelemediği konu ve başlık kalmamıştır, bu kadar çok sayıda başlıkları çalışan bir başka sosyal bilimcimiz var mıdır tahmin etmiyorum.
Burada kaydadeğer olan nokta ise fen bilimleri, temel bilimler dediğimiz anda aklımıza gelen isimler vardır, fizikçi Feza Gürsoy, Oktay Sinanoğlu, nihayetinde Nobel ödülüne ortak olan Aziz Sancar, matematikçi Cahit Arf gibi. Fakat sosyal bilimler konusunda aklımıza gelen, ilk anda hafızamızdan fışkıran isimler söz konusu değildir. Bizler insan bilimleri ve sosyal bilimlerine burun kıvırdığımız müddetçe bir noktaya gelmemiz, kurucumuzun bahsettiği muasır medeniyet seviyesini yakalamamız mümkün değildir.
İngilizler dünyayı yönetmektedirler ve bu güçlerini iki noktada pekiştirmişlerdir; dil ve düşünce. Her iki konu da insan bilimleri ve sosyal bilimler ile ilgili konulardır. Üniversiteye kadar olan eğitimin %80’i sözeldir. Bizler ise tam tersini yapmaktayız.
Hilmi Ziya Ülken konusundaki kayıtsızlık ilk anda gözümüze çarpmaktadır. Düşünürümüzün 1340 adeti bulan eserleri, bütün eserleri tarzında bir seride toplanmış değildir, sadece Seçme Eserler başlığı altında 8-10 eseri yayınlanmıştır.
Düşünce gücünün en muazzam güç olduğunu göremediğimiz, kabul etmediğimiz müddetçe sürekli olarak yabancı düşünürlerin, düşüncelerin takipçisi olacağız ve kendimize yabancılaşacağız.