Tayvan Çin Cumhuriyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti kuruluşlarını ve gelişimlerini karşılıklı olarak incelediğimizde ulaştığımız neticeler ilgi çekici olacaktır.
Her üç cumhuriyetten en erken tarihli olarak kurulan Çin Cumhuriyeti 1911 yılında Sun Yat Sen tarafından Çin anakarasında kurulmuş ve daha sonra komünistlerle cumhuriyetçiler arasında meydana gelen iç savaş sürecinde Sun Yat Sen’in vefatı üzerine liderliği devralan Çan Kay Şek liderliğinde, Çin Cumhuriyeti, Tayvan adasına iltica etmiş ve çok partili hayattaki demokratik yapısını zenginleştirerek devam ettirmiştir. Tayvan Çin Cumhuriyeti aslında Japonya, Çin ve Amerikan kültürlerinin bir birleşimi olarak kendisini geliştirmiş ve bilim ve teknoloji konularında ise Çin Halk Cumhuriyeti‘nden çok daha üstün bir konuma evrilmiştir.
Ardından 1918 yılında kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti ise, kurulduktan kısa bir süre sonra Sovyet komünistleri tarafından işgal edilmiş ve Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’ne dönüştürülmüştür.
Cumhuriyet fikrinin önderleri olan kadrolar 19.yüzyıl ortalarından itibaren 70 yıllık bir süreç içerisinde fikirsel ve toplumsal gelişimi sağlamışlar ve Cumhuriyet için sağlam bir temel oluşturmuşlar fakat ardından Stalin dönemindeki Sovyet rejiminin baskıları neticesinde Türkiye Cumhuriyetine iltica etmişlerdi. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurucu kadrosu Türkiye’nin bir cumhuriyet olarak kuruluş sürecinde ise fikir ve tecrübe olarak edindiklerini Türkiye ile paylaşmışlar ve son derece büyük katkılarda bulunmuşlar, Türk siyasi hayatının bilfiil içerisinde yer almışlardı.
1991 yılında ise Azerbaycan Cumhuriyeti tekrar hayata geçmiştir.
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin (1918) kurucusu Mehmet Emin Resulzade
İkinci Dünya Savaşı sonrası koşullarında Yalta konferansında batı kampına konumlandırılan Türkiye’de 1946 yılında başlayan çok partili demokratik hayat, Amerika Birleşik Devletleri‘nin tertiplediği darbelerle sürekli olarak kesintiye uğramıştı. İmparatorluk birikimi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin bu birikimini devreye alarak bölgesinde etkili olması ve kıtalararası dengeleri değiştirme potansiyeli bu darbelerle sürekli olarak engellenmiştir.
Yalta konferansı neticesi olarak Sovyetler Birliği ise idaresi altındaki ülkelere uyguladığı baskıları daha da arttırmaya başlamıştı. Neticede 1989 yılında Berlin duvarının yıkılmasını takiben 1991 yılında Azerbaycan da kendisini tekrardan Cumhuriyet olarak bağımsızlaştırmıştır.
Tayvan Çin Cumhuriyeti ise ekonomik gelişmişlik endekslerinde ve demokrasi indekslerinde kendisini hep en üst noktalara doğru ilerletmiştir.
Çin Cumhuriyeti (1911) nin kurucusu Sun Yat Sen
Batı kampının lideri ABD, Türkiye’nin Rusya ile aynı bölgede yer almasından ötürü, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik ilerlemelerini sürekli darbelerle dizginlerken, diğer yandan Çin Halk Cumhuriyeti ile aynı bölgede yer alan Tayvan Çin Cumhuriyetindeki demokratik hayatı sürekli olarak en ileri noktalara ilerleterek, Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki halkın demokratik hürriyetlerden ve ekonomik zenginliklerden etkilenerek Çin’de istikrarsızlık yaratmayı sürekli gündemin en başında tutmaktadır.
Ülkelerin Demokrasi Kalitesine Göre Sıralaması
- 26 . Tayvan. Çalışır Demokrasi
- 137. Türkiye. Ilımlı Otokrasi
- 157. Azerbaycan. Katı Otokrasi
Kaynak: Ranking of Countries by Quality of Democracy
Günümüzde her üç cumhuriyetin demokrasi ligindeki sıralamaları izlendiğinde yukarıdaki şekilde bir tablo ortaya çıkmaktadır. Tablodaki tanımlamalara göre Tayvan Cumhuriyeti çalışan demokrasi yönünde ilerlerken Türkiye Cumhuriyeti ılımlı otokrasi, Azerbaycan Cumhuriyeti ise katı otokrasi rejimlerine yönelmişlerdir.
Çin Cumhuriyeti’ni Tayvan adasına (1949) iltica ettiren Çan Kay Şek
20.yüzyılın ilk çeyreği içerisindeki istiklal mücadelesini Cumhuriyet ile taçlandıran Türkiye, 21.yüzyılın ilk çeyreğinde ise cumhuriyetin demokrasi boyutundan uzaklaşmıştır.
Azerbaycan Cumhuriyeti ise 20. yüzyılın sonlarına doğru kazandığı bağımsızlık mücadelesinin yönünü bir türlü demokrasiye doğru çevirmemektedir.
Tayvan Cumhuriyeti ise Çin Halk Cumhuriyeti tarafından uygulanan tehditlere ve güvenlik risklerine karşın demokrasisini gittikçe daha da zenginleştirmiştir.
1997 yılında yapılan anlaşma neticesinde İngiltere’den koparak Çin Halk Cumhuriyeti ile 50 yıllık geçiş sürecinin ardından bütünleşmeye doğru yol alan Hong Kong ise demokrasi Ligi’nde 107.sıraya kadar düşmüş ve hibrit rejim olarak sınıflanma durumundadır artık. Bu gerçeğin farkında olan Tayvan benzer bir birleşmeye ayak diremektedir. Tayvan‘ın resmi ideolojisi ise Çin Halk Cumhuriyeti’nin rejimini demokrasi yönünde dönüştürmek ve böylece Çin anakarasına geri dönerek birleşmek şeklindedir
Netice olarak Çin Halk Cumhuriyeti ile Çin Cumhuriyeti Tayvan demokrasi yönelimleri açısından birbirlerine tamamen zıt bir konumda yer alırlarken, Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti demokrasi dışı yönelimleri ile giderek birbirlerine daha fazla benzemişlerdir, sıralamanın gösterdiği apaçık gerçek bu şekildedir.
19. yüzyılın ortalarından itibaren bir Avrupa ülkesi olarak kabul edilen Türkiye‘nin demokrasi gelişimi çok uzaklardaki kıta devleti olan ABD tarafından sürekli engellenmiştir. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin demokrasi gelişimi ise Sovyetler Birliği ve ardından Rusya Cumhuriyeti tarafından aynı şekilde engellenmektedir.
Asya Pasifik’teki Tayvan Çin Cumhuriyeti’nin demokratik gelişimi ise uzaklarda Amerika kıtasındaki Amerika Birleşik Devletleri tarafından Çin Halk Cumhuriyeti’ne hasım olması nedeniyle sürekli olarak desteklenmektedir.
Üç Hegemon ve Üç Cumhuriyet
Gözüken şudur ki BM5 güçlerinden üç hegemon arasından ABD, Türkiye’nin, Rusya, Azerbaycan’ın ve Çin Halk Cumhuriyeti ise Tayvan’ın kaderini tayin hakkını kendilerinde görmektedir.
Bu hazin bir durumdur çözüm senaryoları konusunda yoğun mesai ve enerji harcanmasına zorunlu kılmaktadır.