Eski devirlerden başlamak üzere filozoflar, felsefe yapmak suretiyle düşünceye bir güç kazandırmaya çalışmışlardır. Dünyayı özneleri itibari ile algılayan ve değerlendiren filozoflar bilgi sever insanlardır ve düşünerek buldukları çözümleri insanlık adına dile getirerek isimlerini tarihe de sonsuza kadar yazdırmak istemişlerdir.
Filozofların bu çabaları neticesinde felsefe yani bilgelik sevgisi, bilgi sevgisi olarak adlandırabileceğimiz bir disiplin ortaya çıkmıştır.
Bilim dünyasının en büyük ünvanı da filozoftur. Türkçemizde doktora olarak adlandırılan doktorluk sıfatı aslında İngilizcede PhD olarak kısaltılan felsefe doktoru ibaresidir.
Burada kastedilen hangi bilim dalı ise o dalda felsefe yapmak suretiyle yeni bir düşünce, bir tez ortaya konulduğunun belgelenmesidir doktora, Türkçemizdeki adlandırmayla doktor.
Kavramlara yabancılaştırıldığımız için buradaki felsefe vurgusunun maalesef farkında değiliz. Felsefeden de kastedilen yeni bir bilgi, yeni bir düşüncedir.
Düşünce gücü, yenilik ile birebir ilintilidir. Felsefe tarihi dediğimiz de aslında filozofların düşünce ile ilgili düşünceleridir.
Yunan filozoflarının eserlerinde düşünce konusuna büyük bir vurgu yapılmıştır. Hatta diyebiliriz ki, Yunan felsefesinin temelinde düşünme ve sorgulama yatar.
“Bir eylemin başlangıcı insanın kendisidir. Ayrıntılı düşünme insanın kendisinin yapabileceği eylemlerle ilgilidir. Bu nedenle eylemlerin yapılmasının amaçları vardır. Sonuç olarak ayrıntılı düşünme ve tercih birbirinden farklı şeylerdir, ayrıntılı düşünme sonucunda verilen karar tercihtir” Aristoteles
“Akıllı düşünceyi gösteren çok konuşmak değildir. Bir tek bilgeliği ara, bir tek onuru seç. Böylece geveze insanların kesilmek bilmeyen seslerini kısacaksın” Thales
Düşünme eylemi neticesinde meydana getirdikleri düşünce eserleri ile insanlığın felsefe tarihinde yerlerini alan eski Yunan, Roma, Hint, Çin, Mısır, Mezopotamya filozoflarının yanı sıra, Türkler sekizinci yüzyılda ilk yazılı eseri ortaya koyan düşünür ve Başbakan Bilge Tonyukuk ile düşünme neticesinde eserler meydana getirmeye başlamışlardır.
Tonyukuk’un Yazıtında düşünme eyleminin safha safha nasıl gerçekleştiğini çok net bir şekilde görmekteyiz. Eser aslında Türk dilinin de zaman içerisinde ne kadar gelişkin bir noktaya geldiğini sözlü aşamaların ardından ilk yazılı eserle birlikte ne kadar gelişkin bir noktaya geldiğini felsefi düşünceleri ne kadar net ortaya koyduğunu açık açık göstermektedir.
Onuncu yüzyılda ise ilk Türk filozofu Farabi, ki ikinci Aristoteles, ikinci Öğretmen olarak anılacaktır. Yazdığı felsefi eserlerle, özellikle düşünce gücü konusuna yoğunlaşmış ve açıklamalar getirmiş, düşünce gücü konusuna bu denli değinen ilk filozof olmuştur. Ardından Horasanlı Gazali, “Düşünme, Konuşma ve Söz Üzerine” başlıklı akıl yürütme yöntemlerini değerlendiren özel başlıklı bir eser meydana getirmiştir. Bu da alanında bir ilk felsefi eserdır.
17. yüzyılda Fransız düşünür Descartes ise düşünme konusunu insanın asli bir niteliği olarak öne sürmüş ve “düşünüyorum o halde varım” mottosu ile felsefesini çarpıcı bir başlık haline getirmiştir. Düşünce konusunda en kayda değer değer filozof Fransız Descartes’dir.
Burada saydığımız düşünürler özellikle düşünceyi güç olarak tanımlayan görüşleri ile öne çıkmaktadırlar.
***************************************
DÜŞÜNCE GÜCÜMÜZ
- Düşünmek, Tonyukuk Yazıtı
- Farabi ve Düşünce Gücü
- Ali Gevgilili: Kendi Kökümüz ve Düşünce Gücü
DÜŞÜNCE GÜCÜ
- Hayatta En Hakiki Güç Düşünce Gücü’dür.
- Düşüncenin Gram Değeri
- Düşünce Gücü ve Dil
DÜŞÜNCE ÜRETIMI ILE ILGILI SÜREÇLER
DÜŞÜNCE GÜCÜ VE DIL
DÜŞÜNCELER VE YAZILAR
DÜŞÜNCE PINARLARI
- Yazılar
- Sorular
- Kitaplar
- Sözler
DÜŞÜNCENİN COĞRAFYASI
DÜŞÜNMEK
- Descartes
ŞİİR
DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ
YABANCILAŞMA
TEFEKKÜR GÜCÜMÜZ
- VİZYON’umuz Tefekkür ve İnovasyon’dur.
***************************************
***DÜŞÜNCE GÜCÜMÜZ***
Düşünmek, Tonyukuk Yazıtı
İlk yazılı eserimiz olan Tonyukuk yazıtında üç kez kullanılan düşmek fiili, düşünmek kavramının etimolojik izlerini ilk kez ortaya çıkarmıştır. Düş ve düşünce kavramlarının kökünde yer alan düş ile söz konusu olan kendi kendineliktir. Düşmek, düş görmek, düşünmek, kendi kendine olmaktadır. Buradaki düşmekten, rüyanızda düş görmekten kasıt, aniden kendiliğinden olmak anlamındadır.
Böylece, hem düş hem de düşünce olgularının özündeki aynılık ve kendi kendinelik ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkanlar da zihinsel ürünlerdir aslında. Demek ki insan zihninde düş ve düşünce şeklinde ürünler kendiliğinden ortaya çıkmaktadır, kendi kendine ortaya çıkmaktadır ve aniden gerçekleşmektedir.
İlk düşünür-yazarımız olan Tonyukuk, yazıtı ile bu iki felsefi kavrama, düş ve düşünce kavramlarına da etimolojik açıdan bir açıklık getirmiş olmaktadır. Düşmek fiili, düşünmek fiiline dönüştüğünde kendiliğindenlik söz konusudur, görmek görünmek fiillerindeki gibi. Buradan Türkçenin yaratıcı gücünü, iki harf ilavesi ile kavramın nasıl dönüştürüldüğünü de açıklıkla görmüş olmaktayız.
Düşmek fiili, bir ek ilavesiyle kendiliğindenlik ortaya koymaktadır. Düşüncenin özünde o halde kendilik söz konusudur. Kendilik ise, Türk bilgelik döngüsünün yedi kavramından bir tanesidir.
O halde düşünürken kendi kendimizle olmamız önemlidir, kendiliğinden olmamız önemlidir. Kendiniz olmamız önemlidir.
Farabi ve Düşünce Gücü
“Düşünmek ruhun kendi kendiyle konuşmasıdır”
Kötü ya da iyi hissetmenizin nedeni düşündüğünüz şeylerdir. Çünkü hissetmek düşünmekle başlar.
Cahil insan kimdir? Cahil insan aklını kendine eğitmek ve öğrenmek için kullanmayan insandır.
Akıl, insanın sahip olabileceği en yüce değerdir.
Aklını kullanamayan insan karanlığın içinde kalacak ve hiçbir şey görmeyecektir.
İlk Türk filozofu olan Türkistanlı Farabi’nin düşüncelerinin merkezinde yer alan fizik ve metafizik dünyalar arasında köprü vazifesi de gören insandır. Düşünce gücü ve ürünü olan bilgi insanın en önemli hasletidir. İnsan ayrıca sadece düşünce gücü ile var olamaz. İnsanı vareden diğer insanlarla yardımlaşma ve dayanışma ihtiyacıdır. Farabi bu dayanışmayı evrensel düzeye çıkartarak dünya devletini ve bütünsel insanı idealize etmiştir.
Farabi bu görüşleri ile felsefesinin içine özgürlük (düşünce gücü) ve dayanışmayı eşzamanlı olarak konumlandırmıştır.
Ali Gevgilili: Kendi Kökümüz ve Düşünce Gücü
Gazeteci-Düşünür Ali Gevgilili Beyefendi’nin başlattığı “Düşünenlerin Forumu ve Düşünceleri” ekolünün yeniden canlandırılması da hayatta en hakiki güç olan Düşünce Gücü’nü hareketlendirerek gelişme yolunun açılması konusundaki mühim bir temennimizdir.
Kendi düşünce gücümüz dilden geliyor. Düşünce dediğimiz zaman nedir tüş, işte yazıtta yazıyor. Düştüm diyor, dağlardan düştüm, nehire düştüm. Peki düşmek nasıl gelişir, düşünce nasıl oluşur? Aniden oluşur. Sabah uyanırsanız aniden aklınıza düştü işte. Biz bu köklerden gideceğiz.
Düşüncemizi, kendi sosyolojimizi, kendi kökümüzden üreteceğiz. Hayatta en hakiki güç olan “Düşünce Gücü”nü hareketlendirerek gelişme yolunun açılması konusunda ülkemizin ender gazeteci düşünürlerinden Ali Gevgilili’nin 9 Şubat 1969 tarihinde ilk kez Milliyet gazetesinde yayınlanmaya başlanan Düşünenlerin Forumu, elli yıl öncesinden en kayda değer bir girişimdir. İhtiyacımız olan bilgi gücü ile ulaşacağımız A’dan Z’ye bilimlerin aydınlığıdır. Bilge Tonyukuk’un kimliği ile ilgili incelememiz bizleri kadim hazineler ile buluşturmuştur. Bilge Tonyukuk’un kriterleri ve bilge güç kavramı, bizleri üçüncü bine ulaştıracak ilk adım olan 21.yüzyılı bir Türk Yüzyılı olarak yaşamamızın teminatıdır.
Temel Düşünce Kaynağımız Türkistan Bilgeleridir
***DÜŞÜNCE GÜCÜ***
Düşüncenin Gücü e-Kitap Bilal özbay Rakuten Kobo Türkiye
% 100 Düşünce Gücü (Jack Ensign Addington)
Düşünce Gücü: Nedir ve Nasıl Kullanılır?
Düşünce gücü, zihnimizin gücüyle maddi ve manevi alemde etkiler yaratabilme yeteneğidir. Bu, sadece inanç ve hayal gücüyle değil, aynı zamanda bilinçli ve odaklı düşünmeyle de gerçekleşir. Düşünce gücünün nasıl işlediğine dair kesin bir bilimsel kanıt olmasa da, birçok kişi bu gücü kullanarak hayatlarında somut değişimler yarattığını savunur.
Düşünce gücünün kullanım alanları:
- Hedef belirleme ve ulaşma: Düşüncelerimiz, hedeflerimize odaklanmamıza ve onları gerçekleştirmek için gerekli motivasyonu bulmamıza yardımcı olabilir.
- Olumlu bir bakış açısı geliştirme: Olumlu düşüncelere odaklanmak, stresi azaltır, iyimserliği artırır ve daha mutlu bir yaşam sürmemize katkıda bulunur.
- İlişkileri geliştirme: Düşüncelerimiz, başkalarıyla olan ilişkilerimizi de etkileyebilir. Olumlu düşünceler ve sevgi dolu niyetler, daha güçlü ve anlamlı ilişkiler kurmamıza yardımcı olabilir.
- Sağlığımızı iyileştirme: Düşüncelerimiz, bedenimiz üzerinde de güçlü bir etkiye sahip olabilir. Olumlu düşünceler ve meditasyon gibi teknikler, bağışıklık sistemimizi güçlendirmeye ve stres kaynaklı hastalıkları önlemeye yardımcı olabilir.
Düşünce gücünü kullanmak için:
- Hedeflerinizi belirleyin: Neyi başarmak istediğinizi net bir şekilde tanımlayın.
- Olumlu düşüncelere odaklanın: Olumsuz düşünceleri zihninizden uzaklaştırın ve hedeflerinize ulaştığınızı hayal edin.
- Görselleştirme: Hedeflerinize ulaştığınızı gösteren canlı ve detaylı zihinsel resimler oluşturun.
- Meditasyon: Meditasyon yapmak, zihninizi sakinleştirmenize ve düşüncelerinize odaklanmanıza yardımcı olabilir.
- Tekrar: Olumlu teyitler ve inançları tekrarlamak, bilinçaltınızı yeniden programlamanıza ve hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olabilir.
- Düşünce gücü, hayatımızda birçok alanda değişim yaratma potansiyeline sahiptir. Bu gücü bilinçli bir şekilde kullanarak daha mutlu, daha sağlıklı ve daha başarılı bir yaşam sürmemiz mümkündür.
Düşünce gücü ile ilgili kaynaklar:
Düşüncenin Gücü- James Allen
Düşünce Gücüyle Tedavi – Louise L. Hay
Düşünce gücü ile ilgili videolar:
- Düşünce Gücü Nedir? Nasıl Kullanılır? Prof Dr Sinan Canan
- Zihnin güçleri var mı? Prof Dr Sinan Canan
- Düşünce Gücüyle Mucizeler Yaratın
Düşünce gücü ile ilgili makaleler:
- Düşüncenin Gücü ile Hayatınızı Değiştirin
- Düşünce Gücünün Sırrı
Düşünce gücü ile ilgili forumlar
Hayatta en hakiki güç, Düşünce Gücü’dür.
“Doğu’nun ve Batı’nın entellektüel ortak kümesinin bu iki ülke (İngiltere ve Rusya) tarafından bu kadar etkin kullanılması onların diplomatik, antropolojik, istihbari ve askeri başarısını anlamamızı sağlamaktadır. Bu anlamda İngiliz ve Rus mütefekkirler birer hazine vasfını hala korumaktadır.
Batı’nın entellektüel dünyası analiz edildiğinde Alman, Fransız, İngiliz ve Rus başarılarının tesadüfi olmadığı ortadadır. Batılıların yaptığı aslında basittir: Türklerin ve İslam coğrafyasının yükselişini sağlayan Türk-İslam mütefekkir ve devlet adamlarını iyi etüd ederek kendilerine uyarlamak ve elde ettikleri bilimi kullanarak devletlerini kuvvetlendirmektir.
İngilizler bu konuda büyük gayret sarfetmişler, Ruslar ise içlerindeki ve komşu coğrafyalardaki egemen Türkler tarafından itilip kakılan, kıymeti bilinmeyen mütefekkirlere, bilim insanlarına ve sair elite, ama kesinlikle darbeci ve devlet düşmanı olmayanlara, kapılarını açarak ve rasyonel bir ortaklık kurarak müthiş birikimi değerlendirmişlerdir. Bütün bunlarla birlikte iki gücün de ciddi sorunları bulunmakta ve bunları aşmakta zorlanmaktadırlar.” Kaynak: Ayı (4) http://www.gunes.com/yazarlar/omer-ozkaya/ayi-4-813855
En değerli yeraltı kaynağımız, Türkistan’ın bağrında yatan bilgelerimizdir.
Düşüncenin Gram Değeri
Peki düşünce nasıl değerlenmektedir.
Dünyada düşüncenin en değerli olduğu ülke Amerika Birleşik Devletleri‘nde bunun göstergesi de iPhone’un gram değeri de 3.77 $’dır. Düşünce çoksesliliği ve zenginliği ile eşitliği ile ülkedeki düşünce kuruluşlarının katkıları ile üretilen aslında kolektif bir üründür, kolektif bir başarıdır. Türkiye’nin ihracat değeri ise kiloda 1.44 dolardır. Bu karşılaştırma, düşünceye verilen değer ve değersizlik, ilgisizlik boyutlarını çok güzel gözümüzün önüne getirmişler.
Tabii Amerika bunu nasıl sağlıyor, düşünce kuruluşlarına sürekli projeler gönderiyor, bu konudaki düşüncelerinizi hazırlayın diyor, projeler çok sayıda düşünce kuruluşlarına gönderiliyor, bunların paraları ödeniyor, finanse ediliyor. Neyi görmek istiyor, acaba hangi farklı düşünceler üretildi, bunları görmek istiyor, çünkü bu farklılıklardan bir senteze gidecek ve o sayede de kendisini diri ve canlı tutuyor dünyanın çeşitli yerlerinden en donanımlı insanları ülkesine çekiyor.
Zamanların derinliğinde, zeminlerin enginliğinde sürekli hareket halinde olan zihinde biriken düşüncelerin değeri yeganedir.
Levent Ağaoğlu, fikir üreterek teşebbüse geçmeyi tercih eden şiir sevdalısı bir şair-düşünür. Düşünce eyleminin özündeki düş boyutunun olmazsa olmaz niteliğini önemsiyor; düşünce gücünü hayal gücü ile zenginleştirmeyi, çeşitlendirmeyi seviyor. Ayasofya ile Kutadgu Bilig’in sözlük anlamlarındaki aynılıktan bir AğaSofya düşüncesi geliştirmeye gönül vermiş. Fikir ile yatıp şiir ile kalkmayı seviyor.
Aslolan kendimiz olabilmektir. “Düşünce Gücü”.
Üç boyutlu bir vizyon modeli geliştirdim. Bilgelik, liderlik, dış dünya. Bu üçgenin açıları arasındaki farklı bakışların üretken olduğuna inanıyorum. İnsanın en büyük yeteneğinin düşünce gücü olduğu konusu temel bir ilkemdir.
Bilgi sistematiği içerisinde dinlemek, konuşmak, işitmek, okumak, yazmak, sormak yedilisi en önemli bilgi kaynaklarımızdır.
Düşünme eylemi konusunda dinlemek ve ardından konuşmak kritik önemlidir. Dinleme ile ayrıca okuma ile zihinde biriken düşünceler, ardından konuşarak ortaya çıkmaktadır. https://www.
Geniş bir perspektiften bakarak ayırım yapmaksızın tüm sektörlere, tüm yaş gruplarındaki insanlarımıza, düşünce gücüyle ve yaşanmış tecrübelerin zengin birikimiyle hizmet vermeyi arzuluyorum.
Düşünce Gücü ve Dil
Dil, Düşünce ve Felsefe
“Düşüncelerinizde çok haklısınız. Felsefe ve dil birlikteliği özellikle bizim atasözlerimizi Türk Felsefesi ile bağdaştırmanızı çok beğendim. Rahmetli babam da bu geniş dil hazinemizin farkında idi ve hep “ya ben bu ülkeyi bizim atasözlerimizle yönetirim” derdi, yani sizinle aynı kapıya çıkıyor. Çok haklısınız derin bir dil olmadan felsefe olmaz, felsefe olmadan da ne sanat olur ne de bilim…” Prof Dr Serdar Çelebi
Dil üzerinden dünyada büyüme 25.10.2020.m4a
İnsan İnciyi Denizden Çıkarmadıkca,
O İster İnci Olsun — İster Çakıltaşı, Farketmez
Bilgili bilgisini dili ile meydana çıkarmazsa,
Yıllarca yatsa bile, onun bilgisi muhitini aydınlatmaz. Yusuf Has Hacip. Kutadgu Bilig. 1071.
“Kelime, söz, dil, insanın en önemli varlık dayanağıdır. Dil kadar insani başka bir olay gösteremezsiniz. Dil aklın ve onun idare ettiği duyguların ifadesidir ve bunların başoyuncusu sözlerdir, dolayısıyla kavramlardır. Sözlerimiz tarihimizdir, ruhumuzdur. “ Teoman Duralı 28 Ocak 2017
“Dil aklın dışavurumudur. Dili zengin olan milletler akıllı milletlerdir. “ Teoman Duralı. Kaynak: Akademisyen Teoman Duralı. Hiçbir zaman profesör olmak istemedim. Röportaj Nuriye Çakmak Çelik. 27/08/2019
“Beşerde gen ne ise, insanda yazı o’dur” Kaynak: Teoman Duralı
“En önemli varlığımız dilimizdir. Düşünmenin dışa yansıması dildir. Dili kullanmıyorsam düşünmüyorum demektir. En önemli esaret de zaten düşünmemezliktir.” Teoman Duralı. Ağustos 2018. Açık Medeniyet Dergisi
“Dil’in Gücü” büyük felsefecilerimizden Nermi Uygur’un bir kitabına kapak olmuştur. “Dilin Gücü”, Nermi Uygur’un yazarlık gündeminin “baştan beri en başında yer alan dili dile getirmeye yönelik bir dil yapıtıdır.” Kaynak: Nermi Uygur, Dil’in Gücü. İstanbul, Yapı ve Kredi Yayınları, 2015
“Dil’in Gücü”, Düşüncelerin ortaya çıkışını, yazıtlardaki tabirle yazar isek tüşüşünü kolaylaştırmakta, düşünceyi de bir güç haline getirmektedir.
DÜŞ, (eski türkçede tüş; düşme, birden ortaya çıkma, ürün, yemiş, ödül, belirme anlamını içeren kökten) ve DÜŞÜN, (düş-ü-n/düşün; anlıkta üretilen bilgisel izlenim) köklerinden DÜŞÜNCE kelimesi türetilerek kendi kendine düşürmek, kendi kendine düşmek, bir nesneyi kendi belleğinde ortaya çıkarmak, doğurtmak, belleğe indirmek, üretmek anlamlarını kazanmıştır. Tüş/düş kökünün içerdiği bütün anlamlar, düşünmek eyleminde vardır. Kaynak: İsmet Zeki Eyüboğlu, Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü, Sosyal Yayınları. 1995
Kök anlamdaki kendi kendinelik ve birden ortaya çıkma durumu, düşüncedeki gücün sonsuz etkisini yegane kılmaktadır.
Olmaya devlet cihanda
bir nebze fikir gibi;“Düşünce Gücü”, dilden beslenmektedir ve yazı ile kayda geçirildiğinde ise ölümsüzlüğe kavuşmaktadır. İnsanı ölümsüz kılan yaşayan fikirlerdir. Türklerin ilk yazılı eserleri olan yazıtları incelendiğinde dilin gelişmişlik düzeyi okuyanları hayrete düşürmüştür. Türklerin dili, Yenisey Yazıtlarından başlayarak binbeşyüz yıl boyunca üç kıtada izler bırakmış ve “Düşünce Gücü”müze katkılar oluşturmuştur.
İlk düşünürümüz ve yazarımız Tonyukuk’dan başlayarak bin yıllık bir dönem boyunca coğrafyalarda, kıtalar, nehirler, dağlar, denizler, talaylar boyunca sağladığımız saha hareketliliğinin ardından, son üçyüz yıllık bir süreç içinde durup düşünmeye başladığımız zamanlardan itibaren, saha zenginliklerimizden de aldığımız asil ve asal bir güçle, düşünürlerimizi de yeniden değerlendirerek, yaşanası düşler ve yepyeni ve orijinal düşünceleri beynimize, dimağımıza düşürmeliyiz.
Müttefik ve Mütevekkil parantezlere kıstırılan Düşünce güçsüzleştirilerek Mütefekkir sonsuzluklara gözlerimiz bağlanmış, beynimiz dumura uğratılmıştır. İhtiyacımız olan sahte müttefikler, bihaber mütevekkiller değil, “Düşünce Gücü” ile dolu gerçek mütefekkirlerdir. Hedefimiz hem mütefekkirler hem de müteşebbisler yetiştirerek dilimizi ve devletimizi küresel bir güce dönüştürmektir.
***Düşünce Üretimi ile ilgili süreçler***
dinleme işitme konuşma görme okuma yazma
Bilgi: Düşünce: Dinleme, Konuşma, Yazma
Dinleme konuşma: Dinleyerek hafızanızı şarj ederseniz, konuşma süreciniz kolaylaşır. Dinleme birikimi olmaksızın konuşmaya geçerseniz, zorlanırsınız. Konuşmayı da düşünmeyi de tetikleyen dinlemektir. Kendi tecrübelerim bana bunu sürekli olarak ispatlıyor.
Evet hocam çok teşekkür ediyorum. Son iki sorumuz var dinleyicilerimizden geldi. soru Levent Ağaoğlu beyefendi diyor ki değerli hocam düşünce üretimi konusunda süreçlerin dinleme işitme konuşma görme okuma yazma etki dereceleri eşit ağırlıklı mıdır yoksa bazı süreçler daha mı etkilidir diyor
Evet ben de Levent beye teşekkür ediyorum. Bana sosyal medyadan yazmıştı bu şekilde tekrar hatırlattı.
Levent Bey, kişinin yani düşünce üreten kişinin algıda seçicilik gibi bir şey var bazı kişiler yazarak düşünce üretmeyi, bazıları görerek bu insanlar için bir standart şey yok mesela ben en çok yazarak yeni düşüncelere ulaşıyor ya bir metin yazıyorum yazarken yazma duygusu beni alıyor yeni bir düşünceye götürüyor.
Bazı insanlar konuşurken sohbet ederken yeni bir düşünce üretebiliyor etkileşimden dolayı bu tamamen kişinin yaratıcı belleği ile ilgili bir süreç. Hani derler ya işte senin zeka görsel zeka sayısal zeka sözel zeka. Çocuklarda bu eğitim bilimciler tasnif ediyorlar zeka türlerini burada düşünce üretilmesinde bence bazıları oturur mesela düşünerek yeni şeylere ulaşırlar.
O yüzden ben bunun kişiden kişiye farklı olacağını düşünüyorum çünkü bizim hepimizin düşünme biçimleri düşünme algıları ve öğrenme becerileri hem biyolojik olarak hem de zihinsel olarak farklı. Bazılarınız mesela matematik zekası çok yüksektir çocuğun dersiniz ki annesi babası veya sülalesinde bir matematikçi var sayısal belleği ve sayısal zekası nedeniyle.
Bu bakımdan düşünce de böyle bir standart şey bilmiyorum doğrusu uzmanlık alanım değil ama ben şimdiye kadar yaşadığım deneyimlerden hareketle onu söylüyorum. Bugün size bir destek noktasında bende mesela kalemle yazarken çok daha rahat ifade ediyorum yani bilgisayarda yazarken değil de kalemle yazarken çok daha yeni düşünceler yeni kavramlar yeni cümleler çok daha rahat geliyor geliyor. O nedenle ben bazı çalışmalarımı falan böyle kalemle kopya ederim önce ondan sonra bilgisayara geçiririm daha rahat ettiğimi düşünüyorum. 2021 Dünya Dili Türkçe Yılı Söyleşileri Dil ve Düşünce İlişkileri Bağlamında Türkçe 1
Düşünme Konuşma ve Söz Üzerine, Gazali
Gazâli’nin felsefe arastırmaları yaptıgı sırada kaleme aldıgı bu eser, fikrî düzeyde birçok sorunlara ve tartısmalara ısık tutmaktadır. Gazâli eserinde, felsefi bir tavır ve yöntemle, genel olarak düsünme, konusma, söz ve yazı arasındaki içsel iliskiyi gözler önüne sermektedir. Eserin Arapça baslıgına göre bunlar, aklın basarıları, marifetleri olarak anlasılmaktadır.
Konusuyla ilgili ilk deneme kabul edilebilecek olan bu kitap; varlık, insan ve dil üzerine önemli yaklasımları içerdigi gibi, Tanrı ve kelamı/sözü, Peygamberlik ve vahiy konularında da farklı bakıslar sunmaktadır. Gazâli’nin farklı yönlerini merak edenlerin, dil felsefesine, Hermeneutik’e ve kutsal kitapların nasıl anlatılması gerektigine ilgi duyanların kayıtsız kalamayacagı bir eser.
***Düşünceler ve Yazılar***
Düşünceler ve yazılar 2019-10-09.m4a
- Zamandan tasarruf.
- Zihinsel verimlilik.
- Düşünce üretimi.
- Telif eserlerinde artış
- Yeni fikirler.
- Artan yaratıcılık
- Yazı yazma konusundaki kısırlığın aşılması
- Türkçenin geliştirilmesi
- Eser sayılarındaki artışlar
Cep telefonundan konuşarak kitap, makale vb yazma eylemi, yazılımlar içerisinde en hızlı ve insanın beyinsel beyin yapısına en uygun bir verimli kullanım aracıdır.
***DÜŞÜNCE PINARLARI***
Konuşmalar
Okuma Kültürü
Çok çok teşekkürler bu girişiminiz için. Ben kendim bir yazarım. Yazma eylemi konusunda da 5 yıl önce Bilge Tonyukuk’u keşfettim. İlk yazarımız, bu sene de Anıtının 1300.yılı kutlanıyor. Bizim ilk Başbakanımız aynı zamanda. Okuma eylemi konusunda ilk kez yazmayı başlatan yazan insan, onu çok önemsiyorum. Okumaya yönelik olarak da kamu politikalarını çok önemsiyorum.
İngiltere’de eğitimin yüzde 80’i sözel. Kim yaptı bunu Devlet. Ne zamandan beri yaptı 500 yıldır böyle yapıyor? İngilizceyi dünyadaki kim hakim kıldı, devlet. Nasıl yaptı, Türkçeyi nasıl takla attırdı, mağlup etti. Geldi. Mercan Yokuşu’nda Sir James Redhouse kitabevini açtı, Türkçe sözlüğü yayınladı. Dünyada iki tane büyük dil var dedi. Bir tanesi İngilizce, bir tanesi de Türkçe. O zaman 90.000 kelime. Bunun anlamı şuydu: biz Türkçe’yi yok edeceğiz. Edildi. Dilimiz bizim en büyük gücümüz okuma konusunda düşüncem bizim en büyük gücümüz dilimiz. Çünkü iletişimimiz bozkırlardaydı, Asya’nın, Büyük Asya’nın bozkırlarındaydı, ıslıkla iletişiyorduk. Büyük bir iletişim dehası var Türklerde.
Okuma konusunda neden biz gerilerdeyiz, hanımefendi bahsetti Aydın. Beyefendi de bahsetti. Erdoğan Bey genetik. Şimdi Aydın’ın genetiği millete gider. Milattan önce beşyüz’e gider. Thales, Anaxemender. Çinliler bir kitap yazdılar. Dünyanın yüz büyük filozofu diye. İlk 10 içerisinde 5 tanesi Türkiye doğumlu. Miletli bunların 3 tanesi Aydınlı. Şimdi biz bunu bileceğiz. Aydın’da, İzmir’de o eğitim kalitesi neden son derece yüksek, genetik devamlılık var. Yani bu coğrafi genetiğin devamlılığı var. Biz bunu değerlendirmemiz lazım.
Fazla uzatmayayım uzuyor. Ben burada Okuma’nın yüceltilmesi anlamında değil de, okumanın büyütülmesi anlamında devlet politikasını çok önemsiyorum. Yani spor salonları açılıyor. Yani bugün şey yetersizliği var. Okuma salonları, kütüphane de demiyorum, okuma salonlarının açılması lazım. Devlet böyle bir politikayı gütmeye başladığı anda resim değişecektir.
Milli Eğitim Müdürümüz çok güzel bahsetti. Bizde eğitim sayısal. Sayısaldan biz okuma, sözel bir şey çıkarmaya çalışıyoruz. Mümkün değil. Buna bizim takla attırmamız lazım. Dinlediğiniz için de seminerimiz için de çok çok teşekkür ediyorum. 11 Şubat 2020, Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi.
Avrupa’da Üniversiteler oluşurken talep kimden geldi
Üniversitede-ne-zaman-evrenselligi-yakalayabilecegiz-prof-dr-muzaffer-elmas-ile-
Yazılar
Düşünce – Books on Turkey | Key for Humanity
Düşünce – Levent AĞAOĞLU | Yazar, Şair
ŞİİR
Düştüm
Düşlerdeyim
Düşümde
Düşünde
Düşlerimde
Düşündükçe
Düşüncelerle
Düş mü
Düşünce mi
Aklıma düşünce
Nasıl bir düşünce
Düşün mü yoksa
Düşe düşe
Düşündüre
Düşündüre
Düştün mü?
Düşürdün mü?
Düşündün mü?
Düştüm
Düşünde idim
Düşüncelerde idim
Düşlerle
Düşüşlerle
Düşüncelerle
18.11.2018
Düşünce Özgürlüğü
Emir ve Ezber, fikrin düşmanıdır.
Ülkemizde fikir hürriyetinin banisi, Turgut Özal’dır.
21.YY Türklerin Asrı olacaktır. Turgut Özal
İlk kez bir Türk Lider fikir hürriyetinden bahsediyor, tefekkür gücümüzü tekrar yakalama imkanını bizlere bahşediyordu.
YABANCILAŞMA
Batı (Avrupa); Doğu’yu (Eski Yunan, Eski Mısır, İslamiyet) tefekkür kaynaklarının merkezine almış ve bu kaynaklardan yararlanarak dönüşümleri (toplumsal, siyasi, iktisadi) gerçekleştirmiş; kendi özgün medeniyetini yaratmıştır. Ne olduysa tefekkür sayesinde olmuştur. Yararlandığı tefekkür kaynaklarındaki yapılara dönüşme sözkonusu olmamıştır.
Biz ise, tefekkür kapısının bilhassa 16.YY’dan başlayarak kapatılması neticesinde, dönüşümleri yakalayamadığımızdan düşüşe geçmeye başladık. Katip Çelebi, bu dönemde problemi tespit ve teşhis etmiş, devlete çözümleri iletmişse de, ilgisizlikle karşılanmıştır. Çelebi’nin yakaladığı husus, nasıl Batı; Doğu’nun tefekkür gücünü kullandıysa, aynı şekilde biz de yükselen Batı’nın metodolojisini incelemeliydik noktasıdır. Kayıtsızlık, 200 yıl sonra, panik ve teslimiyete yol açmıştır.
Biz toprak fetihlerini hedeflerken, düşmanlar, fethettiğimiz toprakların sosyolojisini, antropolojisini, maden ve petrol kaynaklarını ve haritalarını çıkartıyordu.
Altını da üstünü de ele geçirdiler.
Düşünce kaynağının bilhassa Jön Türklerle birlikte Avrupa’ya kayması ile yabancılaşma hızlanmıştır. 1638 Kasrı Şirin Anlaşması (İran), Türkistan’dan gelen düşünür/düşünce kaynağının önüne set çekmiştir. (Başar, Cezmi, Konferans, Tanzimattan Bugüne Fikir Hareketleri, Ali Emiri Kültür Merkezi)
1800’lerin sonunda Kafkasya’nın ve Türkistan’ın (Rusya, Çin) işgalleri ise kesintiyi daha da çoğaltmıştır.
• Mısır Seferi (1514) ile Güney’den Eşari düşüncelerin İstanbul’a taşınması,
• İran ile Kasrı Şirin Anlaşması (1638) ardından Türkistan Düşünce kaynağının önünün kesilmesi,
• 1699 Karlofça Anlaşmasının ardından, 1700’lü yıllarla birlikte Batı’dan düşüncelerin ithal edilmeye başlanması ve
• Kuzeyde yükselen Rusya’nın Osmanlı topraklarını ele geçirmeye başlaması;
her yönden düşüncedeki donukluğun ana sebepleri arasında önde gelenler arasında sayılabilir.
Kuruluş Devrinde, Fatih zamanında hem doğu hem de batıdan gelen düşünce ve düşünürlere çok sayıda örnekler verilebilirken, Yükselme Devrinin bitimini takiben doğu kanalı kapanmış, batı ise yıkıcı fikirlerini Osmanlı’nın içine boca etme konusunda yarış içine girmiştir. Cumhuriyet devrinde de doğu kanalına bizzat set çekilmiş, sadece batı dillerinin eğitimine ağırlık verilmiştir.
Geldiğimiz noktada Türkiye Düşünce Dünyası, Batı’nın hegemonisi altındadır. İstanbul (Doğu Roma), 20.yüzyılda Latin zihniyeti ile baskılanmaktadır. Doğu Roma’yı ve Osmanlı’yı ele geçiremeyen Latin zihniyet Avrupalılaşma görüntüsü altında topraklarımıza ve zihinlerimize yerleşmiştir. 24 Mart 2017 tarihinde Papa Francesco’nun Avrupa Birliği’nin temellerinin atıldığı Roma Antlaşmaları’nın 60. yıldönümü töreni için Roma’ya gelen AB liderleri ile Vatikan’da Papalık Sarayı’nda görüşerek, 27 AB ülkesinin liderleri ve AB kurumlarının temsilcileri ile verdiği geniş kapsam ve katılımlı fotoğraf; Latin zihniyetinin temsili görüntüsüdür.
Tonyukuk döneminin Çin’i ile çağımız Avrupa’sı bu manada özdeştir ve yabancılaştırmanın merkezleridir. Avrupa’da ve Slavlarda kimlik; dil (Latin alfabesi, Kril alfabesi) ve din (Katoliklik, Protestanlık, Anglikanlık, Ortodoksluk) üzerinden tanımlanırken, Türkler her iki boyut üzerinden kimliksizleştirilmiştir. 3 yönümüzü çevreleyen Avrupa, Arap, Acem düşünce duvarları 1500’lü yılların başlarından itibaren peyderpey düşünce dünyamızı, zihnimizi işgal altına almış, yerli tavırlarımızı örselemiştir.
Göktürklerin 550’li yıllardan başlayarak Bizans ile anlaşarak İpek Yolu güzergâhını Acemlerin elinden almalarından itibaren, İran bulunduğu coğrafyada sıkışıp kalmıştır ve tarihsel İpek Yolu güzergâhının 2030’lardan başlayarak Pekin-İstanbul-Londra bağlamında yeniden canlanması; Tonyukuk Aklını izleyen Türklerin nasıl bu güzergâhın merkez noktası haline geldiklerini açıklamaktadır.
Doğu’daki Türkistan’dan gelen insan fikir kaynağının kesilmesi üzerine, 19.yüzyıl ile birlikte Rusya Türkleri İsmail Gaspıralı ve Mizancı Murat’dan başlamak üzere, 30’a yakın düşünür Türkiye’yi fikirleri ile beslemişlerdir. Böylelikle kaybolan Türkistan ağırlığının yerini, Rusya’daki Türk Düşünürleri almıştır. 20.yüzyılda Rumeli’nin kaybedilmesi üzerine, bu sefer Rumeli Türk düşünürleri göçlerle Türkiye’ye yerleşmişlerdir. 19.yüzyıldan itibaren ortaya çıkan Bulgaristan ve Rusya kökenli düşünürlerimiz, Türkiye’nin düşünce gücünü, fikriyatını çoğaltmışlardır.
***TEFEKKÜR GÜCÜMÜZ***
Kesişen alanlar, coğrafyalar, nehirler, denizler; ikili ve çoklu coğrafya ve yapıları, tefekkür gücümüzü doruklara çıkarmıştır.
VİZYON’umuz Tefekkür ve İnovasyon’dur.
1000’li yıllardan itibaren donuklaşan düşünce yapımızı kırdığımızda, ilk 1000 yıldaki tefekkür gücümüze tekrardan kavuşacağız.
• 0-1000: 1.Bin: Tefekkür Gücü
• 1001-2000: 2.Bin: Tefekkürde Tıkanma
• 2001-3000: 3.Bin: Yeniden Tefekkür Vizyonu
TEFEKKÜR VE TEKERRÜR
Tefekkür; tekerrürün önleyicisidir aslında. Tefekkür edemeyen, tekerrür eder ve yokolur.
Kendi çabamız ve aklımızla; tefekkür gücümüz ile tarihe yeni ve görülmemiş bir yön verebiliriz. Tarih tekerrürden ibaret ise de, irade ve tefekkür gücümüz ile tarihi şaşırtmak elimizde.
TEFEKKÜR SÜREÇLERİ
Güç Bilge’dedir, Mütefekkirdedir. Atamız Bilge Kağan’ın binyıllar aşan mesajı budur.
Ne yapıp edelim, tefekkür gücümüzü çoğaltalım, Mütefekkir olalım.
Mütefekkirler, hep evrenin nizamını araştırdılar. Listede hertürlü ilim/bilim var; kimya, fizik, astronomi, matematik vb.
Teoman Duralı