HomeMAINKültürün, Kültür Eserlerinin neden değeri yok?

Kültürün, Kültür Eserlerinin neden değeri yok?

New Mosque (Yeni Cami) Front August 1975

Entrance stairs of the old New Mosque. The elder is feeding the cornfields and the pigeons. Blessings to your heart, strength to your eyes and stick. A typical Istanbul ritual. The young boy adorned the square with running steps. New Mosque August 1975
Eskide kalmış Yeni Cami’nin giriş merdivenleri. Yaşlı amca, mısır tablaları ile güvercinleri besliyor. Gönlüne bereket, gözlerine bastonuna kuvvet. Tipik bir İstanbul ritüeli. Genç çocuk koşar adımlarla kareyi süslemiş. Yeni Cami Ağustos 1975

Kurucumuz Atatürk tarafından “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” şeklinde geleceğe uzanan bir hedef tespit edilmiş olmasına rağmen, Türkiye’de kültürün bir piyasası bulunmamaktadır, değeri söz konusu değildir. Kültür adamlarının eserlerinin de değeri bulunmamaktadır. Yazılar kitaplar makaleler yayınevleri tarafından hatta üzerine para da talep edilerek yayınlanmaktadır. Kültür insanlarına telif ödenmemesi ciddi bir problemdir. Telif konusu sadece yabancı firmalar söz konusu olduğunda dava konusu olabilmektedir ve anlam taşımaktadır.

Buradaki sorulması gereken önemli soru kültürün hangi strateji ve politikalarla değerli hale geleceği ve kültür insanlarına emeklerinin karşılığının ne şekilde verileceği konusudur. Bugün kitap piyasası tamamen kartel ve tekel bir piyasadır ve kitaba meta gözüyle bakılmaktadır, en çok satan diyelim 5-10 yazar dışındaki kitapların bir anlamı bulunmamaktadır, bundan ötürü okuyucusu da bulunmamaktadır.

Her televizyonda spor programları daha doğrusu futbol programları futbol kanalları yorumcuları gazetelerde 2-3 sayfa futbol sayfaları yer almasına rağmen kültürle ilgili böyle bir durum söz konusu değildir.

Bu neden böyledir, çünkü her şey sevgiyle başlamaktadır, sevgi ise beraberinde bilgiyi getirmektedir, fakat insanlara çocuklara gençlere okuma sevgisi aşılanmamakta okumak bir külfet olarak görülmektedir bir zevk ve huzur kaynağı olarak kesinlikle görülmemektedir, zaten dört şıkka sığdırılmış bir soru cevap sistematiği ile kısırlaşma çoğalmaktadır.

“Orta Asyalıların uzun süredir Hindistan ve Ortadoğu’dan ithal ettikleri inciler, kolay yetişmezler. Çoğu istiridye incinin özünü oluşturacak kum tanesiyle hiç karşılaşmaz bile. Bazıları kumu içine alır, ama hiçbir şey olmaz, birtakım istiridyelerin ise bünyesi kabul etmez kumu, süreçte canını yitirir. Bu, Orta Asya kültürünün mucizesidir ki yüzyıllar içinde hem yabancı kum tanesini almaya açık oldu hem de inci üretmek için kullanacağı kapasiteye sahipti.

Bu, dış dünyaya açık olmak ve yeniliği sadece özümsemek yerine üzerinde çalışıp uyarlamak anlamına da gelir. Bu durum hüküm sürdükçe Orta Asya entelektüel yaşam ve kültür olarak global anlamda ön saflardaydı. Ve yapısal olarak, ne zaman ki yabancı olanı karşılama ve inciye çevirme yetisini yitirdi, o zaman medeniyeti çöktü.” Frederick Starr, ABDli yazar, Kayıp Aydınlanma

“İnsanın gönlü, dibi olmayan denize benzer. Bilgi ise onun dibinde yatan inci taneleri gibi parlar. İnsan, o inciyi denizin dibinden çıkarmazsa, o incinin kum tanesinden bir farkı kalmaz.” Yusuf Has Hacib. 1077.

Değeri bilgide, bilgiyi de denizlerin en derinlerinde yatan inci tanesine benzeten Yusuf, 1000 yıl önce Kutadgu Bilig eserini yazarak Has Hacib olmuştur.

Henüz, 3.Bin yılın başlarındayız. Umalım ki inci tanelerini çıkartarak değerlerimizi yenilemek konusunda çok geç kalmamış olalım.

E-Posta Bültenimize Bekliyoruz.
Haftalık olarak, sizinle tüm içeriklerimizi e-posta yoluyla paylaşıyoruz.
icon
RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here


Most Popular