HomeMAINSümerler, Türkistan ve Hindistan

Sümerler, Türkistan ve Hindistan

Sümerler Kütüphanesi

 

Sümer Göçleri

Orta Asya’dan göç etmek zorunda kalan en eski kavimlerden biri Sümerlerdir. 20 MÖ. 3500’lerde Sümerler Mezopotamya’ya geldikleri zaman²¹, bu ülkede henüz bir köy kültürü yaşanmaktaydı. Sümerler öncesi Mezopotamya kavimleri arasında siyasal bir birlik de yoktu.

Sümerler Mezopotamya’ya yepyeni kültür unsurları getirmişlerdir ki, bunların başında çömlekçi çarkı, silindir mühür ve yüksek mabet gelmektedir.
Sümerler, Mezopotamya’nın güneyindeki bataklık bölgeye yukarıda sıraladığımız kültür unsurlarını da katarak, mevcut eski köy kültürünü bir “şehir kültürü”ne dönüştürmüşlerdir. Gerçekten onlar, bataklık arazinin içinde yerleşmeye elverişli adacıklara ayrı ayrı cemaatler halinde yerleşerek, birçok şehir devleti kurmuşlardır.

Eridu, Ur, Uruk, Lagaş, Umma, Şuruppak, Nippur ve Kiş, bu şehir devletlerinin önde gelenleri arasında sayılabilir. Sümerler’in tarihini aydınlatan binlerce çivi yazılı belge ve çok sayıda arkeolojik malzeme vardır.Bu belgelerden öğrenildiğine göre, “Sümer şehir devletlerinde her şehrin ayrı bir tanrısı vardı. Sümerler, bu şehir tanrılarına tepeler üzerinde mabetler kuruyorlardı. Vatandaşlara ait özel evler bu mabedin etrafında kümeleniyor, sonra şehrin etrafına yine müşterek emekle bir sur inşa ediliyordu.

Sümerler’in inanışına göre, yeryüzündeki bütün yaratıklar ve varlıklar tanrının malı idi. Fakat tanrıya ait olan bu toprakları verimli hale getirebilmek için bataklıkları kurutmak, suları kanallarda toplamak gerekiyordu. Bütün bu büyük ve zor işleri ancak müşterek emekle başarabilirlerdi. İşte bu yüzdendir ki, bütün şehir halkı birlikte kanallar açıyorlar, toprağı birlikte ekiyorlar ve yetişen ürünleri birlikte topluyorlardı.”

H. Schmökel’e göre, Sümerler’in kurduğu bu küçük şehirler, bir çeşit ilkel sosyalizm ile idare ediliyorlardı. Fakat bu sosyalizm gücünü tanrıdan aldığı için, Mezopotamya’da Sümerler’le başlayan bu rejime “mabet sosyalizmi” ya da “teokratik sosyalizm” denilmektedir.

“Bu sistem gereğince her vatandaş, topraktan elden ettiği ürünleri, yetiştirdiği hayvanları, avladığı avları ve hayvanlardan elde ettiği et ve süt ürünlerini mabede teslim etmek zorundaydı. Mabette görevli bulunan rahip memurlar, toplanan bu ürünleri, her ailenin ihtiyacı oranında paylaştırıyorlardı. İhtiyaç fazlası ürünlerle de taş, kereste ve maden gibi memlekette mevcut olmayan maddeler, dış ülkelerden satın alınıyordu.” Demek oluyor ki Sümerler’de mabet sadece dinin değil, ekonominin de merkezi idi.

Sümerler bu ilkel sosyalizmin doğal bir neticesi olarak çok geçmeden MÖ. 3200’lerde yazıyı da keşfetmeye muvaffak oldular. Zira rahipler, her vatandaşın mabede getirdiği malı, kil tabletler üzerine ancak kendilerinin anlayabileceği şeklide kaydediyorlardı. Bu, bir çeşit resim yazısıydı.

Fakat zaman içerisinde ürünlerin çeşidi ve miktarı artınca, bu resimle kaydetme yöntemi kifayet etmemeye başladı. Resimlerin yerini yavaş yavaş şekiller ve çizgiler aldı. Yaş kil üzerine üçken uçlu bir kamışla yazılan bu yazının işaretleri çiviye benzediği için, modern araştırıcılar tarafından “çivi yazısı” olarak isimlendirilen yazı sistemi böyle ortaya çıktı. Yüzlerce işaretten oluşan ve hece esasına dayanan bu yazının dili Sümerce. olduğu için, çivi yazısının Sümerler tarafından keşfedildiği anlaşıldı.

Sümerler’in keşfettiği çivi yazısı doğuda İran’dan batıda Anadolu ve Akdeniz’e kadar yayılmış ve MÖ. 1. yüzyıla kadar uzanan yaklaşık üç bin yıllık zaman dilimi içerisinde çeşitli kavimler tarafından kullanılmıştır.

Sümerler, MÖ. 3500-2500 yılları arasına rastlayan dönemde Mezopotamya’da gerçekten büyük bir medeniyet meydana getirdiler. Fakat ne gariptir ki, coğrafi şartlar uygun olmasına rağmen, büyük bir imparatorluk kuramadılar. Tam tersine onlar, şehir devletleri halinde yaşamayı tercih ettiler.

Merkezi bir devlet kuramamalarının önde gelen nedenlerinden biri, bu şehirler arasında yaşanan ve bitmek tükenmek bilmeyen hâkimiyet mücadeleleri olsa gerektir.MÖ. 2500’lerden itibaren Mezopotamya, Akkadlar, Asurlular, Babilliler ve Kaslar gibi çeşitli kavimlerin de yurdu olacaktır. Fakat adları geçen bu kavimler de yüksek Sümer kültürünü büyük ölçüde benimseyeceklerdir.

Demek oluyor ki, en eski kavimlerden biri olan ve Türkçe’ye akraba bir dil konuşan Sümerler, Mezopotamya’ya şehir kültürünü getirdikleri gibi, tarihi devirlerin başlamasını mümkün kılan yazıyı da icat etmişlerdi.

Mezopotamya’nın coğrafi şartlarının zorlaması neticesinde “emekte ve nimette müştereklik” esasına dayanan ve Batılı tarihçiler tarafından “Teokratik Sosyalizm” ya da “Mabet Sosyalizmi” denilen rejimi meydana getirenler de onlardır. Bir başka ifade ile ilk sosyalist rejimin mucidi Sümerler’dir.

Yine Mezopotamya’da MÖ. 2650-2550 yılları arasına tarihlenen Er Sülaleler II Devri’nde, Sümer kentlerinde din ve devlet işleri birbirinden ayrılarak, dünya tarihinin ilk lâik devlet sistemi meydana getirilmiştir. Bu yetki paylaşımından sonra, “LUGAL” unvanını taşıyan krallar sadece devlet işleriyle uğraşmışlar, din işlerini ise tamamıyla rahipler sınıfına bırakmışlardır. Görülüyor ki, günümüz dünya devletlerinin büyük bir kısmının benimsediği lâik devlet sisteminin ilk yaratıcıları yine Sümerler olmuştur.

Gelenek hukukunu yazıya geçirerek ilk yazılı kanunları meydana getirenler de onlardır. Urukagina Kanunları (MÖ. 2375’ler), Ur-Nammu Kanunları (MÖ. 2060’lar), Ana-İttuşu Kanunları (MÖ. 2060-1960), Lipit-İştar Kanunları (MÖ. 1900’ler), Sümerce olarak kaleme alınmış olan kanunlardır. MÖ. 1750’lerde. Babil kralı Hammurabi tarafından yazdırılan ve onun adını taşıyan kanunların ilham kaynağı, işte bu Sümer kanunları olmuştur.

Ayrıca Sümerler sütun, kemer ve kubbe gibi Batı dünyasına ancak binlerce yıl sonra girmiş olan mimari ögeleri, günümüzden 5000 yıl önce başarıyla kullanmışlardır. Başka bir deyişle, tarihte ilk kemer ve kubbe Sümerler’de görülür.

Bütün bunlar bize gösteriyor ki, Sümerler’in Mezopotamya’ya göç etmeleri sadece Mezopotamya medeniyetine değil, dünya medeniyetine de önemli katkılar sağlamıştır.
“Sümer göçleri” kitabından alıntılanmıştır. Prof.Dr.Ekrem Memiş. Yard.Doç. Dr.Cemil Bülbül

Eski Mezopotamya ve Sümer Kaynakçası

 

E-Posta Bültenimize Bekliyoruz.
Haftalık olarak, sizinle tüm içeriklerimizi e-posta yoluyla paylaşıyoruz.
icon
RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here


Most Popular