HomeMAINTürkiye’nin Gücü ve BM5

Türkiye’nin Gücü ve BM5

  • ABD: Silah. Dolar. Bilgi
  • Rusya : Silah. Teknoloji
  • Çin : Ucuz Ürün
  • İngiltere: Dil. Alt kıta. Afrika. Böl Yönet
  • Fransa: Dil . Afrika
  • Türkiye: Dil. Kültür.

Sevgili dostlar merhaba bugün 14 Kasım 2021 pazar, sizlerle Türkiye’nin gücü konusunu değerlendireceğiz ve burada Birleşmiş Milletlerdeki beş veto yetkisine sahip güçleri de kıstas olarak ortaya koyacağız

Amerika Birleşik Devletleri’nin gücü silah lobisi para dolar ve bilgi ağırlıklıdır, bilgi ekonomisi şirketleri, Google, Amazon, Microsoft saymakla bitmez Amerika’nın dünyaya egemenliğini pekiştirmektedir. Silah konusunda ise Amerika dünyanın jandarmasıdır ve bütün denizlerde gemilerine dolaştırmaktadır. Dünyanın her tarafında sayısız güçleri mevcuttur.

Rusya’nın ise gücü yine silah silah ve teknoloji ağırlıklıdır. İlk olarak uzaya ilk çıkan ülke Rusya‘dır ve büyük ölçüde silah ticareti yapmaktadır ve enerji, doğalgaz, petrol ağırlıklı bir ekonomisi söz konusudur. Diğer üretim dallarında ise bir ağırlığı söz konusu değildir. Teknoloji şirketleri konusunda Yandex, Telegram ve benzeri şirketler ile dünyada hızla ilerlemektedir. Türkiye dahil bir çok ülkede fabrikalar kurmuş, sanayileşmeleri konusunda ağırlığını ortaya koymuştur ve özellikle Afrika’da buradan gelen bir gücü söz konusudur.

Rusya, hegemon bir güçtür, çok hassas bir coğrafi zeminde hayat bulduğu için de çok streslidir ve gücünü en aşırı derecede kullanmaktan hiçbir şekilde çekinmemektedir. Kültür ve sanat konularında ki 19. yüzyıldaki ağırlığını ise sürdürdüğü söylenemez. Dilinin yaygınlığı da bahis konusu değildir. Ortodoks ağırlıklı bir güçtür, evrensel değerleri söz konusu değildir, sadece hegemondur.

Çin’in gücü stratejik yaklaşımlarından ve ucuz ürün ile dünya pazarlarına hakimiyet uygulamalarından gelmektedir. Evrensel değerler konusunda hiçbir kaygısı yoktur, o konuda değerler sistemi de söz konusu olamaz, çünkü Çin’de birey, kişi hakları söz konusu değildir.

Çinli, köyde muhtarı bile seçemez. Dili ve kültürü sadece kendisine özgüdür, dünyada bir yaygınlık meydana getirecek kapasitede değildir. Rusya ve Amerika gibi aynı hegemon yaklaşımındadır.

İngiltere ise sessiz diplomasi ile dünyanın her yerinde mevcuttur ve gücünü kullanmaktadır. Bu konudaki en önemli silahı dilidir, dünyada en çok konuşulan dile sahiptir ve bunu stratejik politikalarla adım adım uygulamış, dilini ticaret üzerinden de dünyaya hakim kılmıştır. Her ülkeyle ticarete girmiş, bir şeyler almış, bir şeyler satmış ve dilini de evrensel bir yapıya kavuşturmuştur.

Böl ve yönet politikaları ile çözümler getirmemekte fakat problemler yaratmaktadır. Bu da kalıcılığını sorgulatmaktadır, kalıcılığı söz konusu olamayacaktır.

Fransa da İngiltere benzeri bir politika izlemiştir ve dilini özellikle Afrika’nın batı kıyılarında standart bir yazı ve konuşma dili haline getirmiştir. Ciddi bir silah üreticisidir.

Türkiye’de olan ise bu Birleşmiş Milletler 5 güçlerinin hiç birisinde olmayan bir güç unsuru olan kültürdür. Çünkü BM5 güçleri, hepsi emperyal güçlerdir ve kendilerine ait olmayan kültür sahalarında kendi kültürünü empoze etmek peşindedirler. Bunlar eski sömürgeci güçler ya da yeni hegemon güçlerdir mesela Çin gibi.

Dünyada kendi ülkesinin dışında en fazla kendi dilinde yer adına sahip olan ülke Türkiye’dir ve Türkçe yer adları 100’e yakın ülkede 7500 tane yer adı olarak yer almaktadır.

Bu Türk kültürünün dünyada ne kadar yaygın olduğunun bir göstergesidir. Türkler ise içedönük siyaset anlayışlarının neticesinde tamamen iç siyasetin ağırlıklı olması ve dış siyasetin de iç siyasete bir destek unsuru olarak yardımcı bir destek unsuru olarak uygulanması neticesinde bu gerçeklerden kopmuştur. Türklerin seyahat etmek istedikleri ülkeler kendi kültür coğrafyaları değil, fakat tropikal, egzotik ve benzeri kendilerine yabancı coğrafyalardır.

Yer adları ve konuşulan dil üzerinden tüm kıtalarda 100 ülkede sağlanan bu kültürel birikim ve yayılmışlık, Türkiye’nin en büyük bilgi gücüdür. Türk devleti bu yayılmışlığı Yurtdışı Türkler ve akraba topluluklar ve benzeri yapılar üzerinden, Yunus Emre Enstitüsü ile dil öğretmek üzerinden kavramaya çalışmaktadır.  Bu yayılmışlık, kültür üzerinden nüfuz etme konusu başka hiçbir devlette söz konusu değildir, bu konunun üzerinde iyice düşünülmesi lazımdır.

Bu düşünüşün bizi götüreceği nokta ise dış siyaseti, iç siyasete alet etmek değil, siyaseti bu dünyadaki 100 ülkedeki kültürümüzü esas alarak tasarlamak ve değerlendirmektir. Burada da Akraba topluluklar ve yurtdışı Türkler üzerinden mevcutta olduğu gibi uygulamak sınırlandırıcı bir unsurdur. Bu kriterlerin çok daha üzerinde bir anlayış ile konuya yaklaşmak lazımdır.

Burada konuşulan dil ve nüfuz edilen kültürüne Türk olması veya bizimle akraba olması esas değildir, önemli olan örneğin Afrika’da, güney Afrika’dakiler bizimle akraba değildir Türk değildirler, ama dilimiz orada vardır yer adlarımız orada vardır, bütün ülkelere bu gözle bakmamız lazımdır.

Bu değerlendirme neticesinde bizim kültürümüzü teşkil eden kritik tek bir unsur var ne akrabalık ne yurtdışı Türklük o unsur dilimiz Türkçedir. Şikayetçi oluyoruz işte biz Fransızlar ve İngilizler gibi yabancılara, Afrika’da Afrikalılara Türkçeyi öğretebilirdik şeklinde  fakat işin gerçeği bu değildir.

Türkçe Türkiye’nin en büyük gücüdür, çünkü binlerce yıl boyunca konuşula konuşula çok incelmiş bir dildir ve dil de aslında konuşmak içindir, yazmak için değildir ve biz de dil üzerinden bütün dünyada Birleşmiş Milletler 5 güçlerinin başaramadığını çok hızlı bir şekilde başarma kapasitesine sahibiz, bunun üzerinde ciddi bir şekilde düşünmemiz lazımdır.
E-Posta Bültenimize Bekliyoruz.
Haftalık olarak, sizinle tüm içeriklerimizi e-posta yoluyla paylaşıyoruz.
icon
Previous article
Next article
RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here


Most Popular