Zamanın ruhuna vurgu yapan yazılar çoğunluktadır ve fakat yerin ruhuna aynı derecede bir vurgu maalesef söz konusu değildir. Halbuki zaman gelip geçicidir, geçmiş pek de hatırlanmak istenmeyecektir ve fakat yer, örneğin bulunduğumuz şehirler, ülkeler, coğrafyalar bizde derin izler bırakmaktadır.
Anlaşılan odur ki göz, soyut olan zaman kavramını değil de gördüklerini, somut olarak bulunduğu mekanları hafızasında tutmaktadır, yer vermektedir. İçinde bulunduğumuz zamanı pek hatırlamasak da yeri muhakkak hatırlarız, çünkü gözümüzle görmüşüzdür, hafızamızda muhakkak kayıtlıdır.
Demek ki yerin ruhu göklerle irtibatlıdır. Türk teolojisinde gök, yer ve kişi ana sütunlardır.
Zamanın ruhunu var eden aslında gözümüzle gördüğümüz yerler ve kulağımızla işittiğimiz seslerdir. Ruhumuzu var eden de göz ve kulak ile ilişkili olanlardır. Beynimizdeki nöronlar arasındaki bağlantılar, ancak bu şekilde canlılık ibaresi gösteren sesler ve görüntülerle anlam kazanmaktadır
O halde yerin, ruhumuzda nasıl derin izler bıraktığına ilişkin olarak Avrupa kıtasının güney batı ucundaki Endülüs ile, aynı kıtanın güneydoğu ucundaki Eyüp ruhumuza engin ve derin çağrışımlar yapmaktadır.
Yaşantılarında ve ruhlarında Eyüp’ü taşıyanlar bir zamanlar kıtaya adlarını vermiş olan Latinler’in çoğunlukta olduğu Güney Amerika kıtasına El Türkolar olarak göç ederler iken, yüzyıllar öncesinde ise İberya yarımada kıtasındaki Müslümanlar ve Museviler ise bulundukları toprakları terk etmek zorunda kalarak, bu kez de ruhlarında Eyüp’ü derin bir şekilde taşıyan ve yaşayan insanların yer aldığı Osmanlı İmparatorluğu’nun, Selanik, İstanbul ve benzeri şehirlerine dağılmışlar ve imparatorluğun ana unsurlarından biri haline gelmişlerdi.
Endülüs
İspanyolca; Endülüs’ten
Anadolu’ya iltica eden İbnül Arabî’nin,
Katoliklerle olan kavgasından
Mülhem mücadeleciliği,
Mevlâna ile mecz etmişim.Üstüne de yine
Endülüs’ten Cezayir’e avdet eden
Müslümanları, Musevileri,
Ardından Barbaros ile
Şenlendirmişim ki;Hâlen efsanedir;
Fransız katoliklerine kafa tutan;
Barbaros soyumdur; dayıdır.21 Aralık 2014
Yer değiştirmeler ve göçlere olanak sağlayan kıta coğrafyalarından yola çıkanlar bambaşka medeniyetlerin unsurları haline gelmişlerdi. Ve bunun da yol açacağı derin bir hicran duygusu idi. Türklerin ve Portekizlilerin en yoğun olarak ortaklaşa yaşadıkları bir duygudur hicran. Çünkü evlerini barklarını terk ederek deniz savaşlarına yollanmışlar, “giden gelmiyor acep nedendir” türkülerinin yaratıcıları olmuşlardır.
Her iki farklı medeniyette de Fatihlik ana ve önemli bir unsurdur. Demek ki hicran duygusunu yaşayan insanların bulundukları yerlerin ruhu da zenginlik kazanmış ve insanların iliklerine işlemiştir. İspanyolcada Konkistador olarak ifade edilen kavram ise Türkçede Fatih olarak adlandırılmıştır.
Yerdeki ruh, İspanyol romanı Donkişot ve Türk romanı İnce Mehmet’te eş anlamlı bir şekilde şövalyelik ve eşkıyalık olarak anlamlarını bulmuştur.
Tonyukuk Yazıtı’nın 38.satırında yerin ruhundan bahsetmektedir;
“Umay ıduk yir sub basa birti erinç.”
(Tanrı Umay, kutsal yer, su ruhları bizim için onları basmış olmalı”
Türk teolojisinde yeryüzünde insanlarla birlikte yaşayan iyilikçi ruhlar Yer-su olarak adlandırılmaktadır.
*****************************
Eski Türk Yazıtları Sözlüğü, Hatice Şirin
Y E R, yer su
- yer / yir 1. yer, toprak, arazi, yeryüzü 2.ülke, memleket 3. yer tanrısı 320, 385,410
- yer sub / yir sub (dağları, ovaları, ırmakları, gölleri vb. içeren) kutsal vatan toprağı 386,411
- yerçi kılavuz, rehber 382
YAZITLARDA YER
Bilge Kağan Yazıtı
Kül Tigin Yazıtı
Şine Us Yazıtı
Taryat Yazıtı
Tonyukuk Yazıtı
Yenisey Yazıtları
*****************************
Endülüs nasıl büyük şairimiz Yahya Kemal’in dizelerinde kendine Gırnata olarak yer bulabildi ise, Eyüp de yaşamı ve ölümü aynı anda bizlere gösteren ve Asya’nın derinliklerinden gelen taş mimari geleneğine yaslanan mezar taşları ile hafızamızda derin izler bırakmaktadır ve bugün Türklerin her türlü sosyal vesile ile en çok ziyaret ettikleri dini mekan Eyüp Türbesi ve camisidir.
Kıraathaneler, Çayhaneler
İsfahan, Lahor’un,
Karaçi, Şam’ın,
Kaşgar’ın, Şian’ın,
Kazan, Üsküp’ün,Addis Ababa’nın,
Sevilla Endülüs’ün,
Kahire Fişavi’nin
Çınaraltı İstanbul’unKahvehane, kıraathane, çayhaneleri
Muhayyileler, muhakemeler
Mütefekkirler, medeniyetler
Fikri, efkârı
Tefekkür mekânları20.08.2022
O halde bizlere düşen kendi kişiler anlarımızda yerin hafızasını sürekli canlı tutmak ve ruhunu bizzat yaşamaktır. Şahsen kendimi Fatihli olarak tanımlarken, doğduğum yer olarak Fatih’in ruhunun bende sürekli olarak yaşadığını hissediyorum, davranışlarımı şekillendiren de Fatih’in liderlik ve insanları sevgi içerisinde bir arada yaşatma ruhudur. Fatih Sultan Mehmet Han’ın Fransisken rahiplerine verdiği ‘Ahidname’ olarak adlandırılan özgürlük fermanı, ilk insan hakları belgesi olarak kabul edilen 4 Temmuz 1776 yılındaki ABD Anayasası’ndan 324 yıl önce yazılmıştı.
Ayrıca mesleğim gereği beş yıl boyunca yaşadığım Hong Kong şehri de yer olarak bende diğer izler bırakmıştır ve sürekli bu şehire özlem duymaktayım, anlaşılan o ki Hong Kong ruhu çok kapsayıcı mistik ve manevi bir mekandır ve o açıdan da sıklıkla ziyaret edilen şehirlerden bir tanesidir.
Latinlerin ve Türklerin bulundukları yerlerin hemen hemen tüm kıtaları kapsıyor olması, söz konusu insan toplulukları merkezinde yerin barındırdığı ruhun çok sesli zenginliğini bize işaret etmektedir. Afrika, Asya, Avrupa, Latin Amerika, Kuzey Amerika kıtalarında Latinlerin ve Türklerin zamanlar boyunca yaşadıkları yerlerin ruhunu zenginleştirdikleri gibi, bu yaşantılar da yer adlarına zengin bir şekilde yansımıştır.
O halde yapılması gereken zengin bir insanlık mirasını kültür ve medeniyetlerinde yaşatan Portekizli, İspanyol ve Türklerin dünya yüzeyindeki yer aldıkları mekanları birbirine kaynaştırmak suretiyle, yerin ruhunu zenginleştirmek ve bu zenginliği bu yerlerde bulunan insanların kalplerine nakşetmek şeklinde olacaktır.
Eyüp’ün önemi, iki kıtanın birbirine en yakın olduğu emsalsiz bir coğrafya noktasında, Türk Medeniyeti’nin adeta şahane bir vitrin dolabı gibi tüm unsurları ile arz-ı endam ettiği nadide bir eserler beldesi olarak tevarüs etmiş halidir ki, değil sadece kıtaları, hayat ve ölümü de birarada yaşatmaktadır.
Endülüs’teki aydınlanmada Musevilerin payı büyük, convivencia (birlikte yaşamak) kültürü var. İbni Rüşd‘ün Aristo çevirileri (avorroes derler batılılar) ilk İbraniceye oradan Latinceye çevriliyor.
Türkiye Türklerinin alfabesi latin kökenlidir ve Türkistan Türkleri de alfabelerini krilden latinceye dönüştürme sürecindedirler. Diğer yandan Endülüs düşünürü İbni Rüşd’ün akılcı felsefesi, İkinci Aristo olarak adlandırılan Türk filozof Farabi et Türki’den etkilenmiştir. Günümüzde ise Türklerin en çok ilgi duydukları dil İspanyolca’dır.
……………………………………………………
- Sevilla: İspanya’nın güneybatı kesiminde Endülüs (Andalucía) özerk
bölgesinin merkezi ve en büyük şehridir. - Endülüs: Endülüs, İspanya’nın güneyinde özerk bölge. Nüfus bakımından İspanya’nın en büyük bölgesidir. Başkenti Sevilla şehridir.
………………………………………….
ENDÜLÜS
PORTEKİZ
EL TURCOS
El Turcos y sus hermanos Argentinos
L A T İ N