HomeMAINAdalar Denizi ve Adalar Stratejimize ilişkin bazı Öneriler

Adalar Denizi ve Adalar Stratejimize ilişkin bazı Öneriler

               Bizim Akdeniz         

 

        Sütliman Akdeniz

Göl misali

Büyük Deniz

Bizim Deniz

Bizimdir Akdeniz

                                                                                                                      Dünyanın Ortası

Kenevir halatlarla

Bağlanmış Beş Deniz

Kalblerimizde yatan

Lacivert Vatan

                                                                                                                      Barbarossalar

Kaptan-ı Deryalar

Bahriyeler

Levendler

Kenevirden kemendler

                                                                                                                        Ruhumuz;

Dokuz Sekiz

İlk hedefimizdi

Mavi gökler

Lâcivert deniz; Akdeniz!

 

Rastgele!

Kendir halatlar deryalara

Kenevir urganlar denizlere

Seferler ola

Andre Dorya’larla

Cedelleşenlere

 

Deryalar, Kaptanlara,

Kızıl Sakallara

Zaferler Barbaros’lara

Denizler göllere

Talaylar Levend’lere

Arşipel’e,

Adalar Denizi’ne

                                                                                                                                                                     Levent   Ağaoğlu                                             19 Mayıs 2019

 

Kavramlar: Yeniden Birleşme (Re-Unification). Nüfus ve Nüfuz Gücü. Güç. Batı Trakya Türk Cumhuriyeti. İttifaklar Stratejisi. Bilge Güç Stratejisi. Kayıp Haklar Hukuku.

Ülkeler: Türkiye. Yunanistan. KKTC. İtalya. Arnavutluk. Bulgaristan. Rusya. Hong Kong. Makau. Çin Halk Cumhuriyeti (1949). Çin Cumhuriyeti-Tayvan (1912). Mısır. Libya.

Adalar Denizinde Yunanistan’ın 5 ülke ile ihtilafları bulunmaktadır. Türkiye’nin ihtilafı ise sadece Yunanistan iledir.

Yunanistan, Ege Denizi ve Akdeniz’de birçok ada üzerinde egemenlik haklarını savunmaktadır. Bu durum, komşu ülkelerle bazı ihtilafların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

  1. Türkiye: Oniki Ada: 1947 Paris Barış Antlaşması ile Yunanistan’a devredilmesine rağmen, bazı adacıklar ve kayalıklar hala iki ülke arasında gri alan olarak kabul edilmektedir.

Doğu Akdeniz: Yunanistan, bazı adaları ve kayalıkları kullanarak deniz yetki alanlarını genişletmeye çalışmakta ve bu durum Türkiye ile gerginliğe yol açmaktadır.

Ege Denizi Hava Sahası: Ege Denizi’nde hava sahası ihlalleri zaman zaman iki ülke arasında gerginlik yaratmaktadır.

  1. Libya: Gava Adası: Libya, Gava Adası’nın kendi deniz sınırları içinde yer aldığını savunurken, Yunanistan adanın tarihsel ve coğrafi açıdan kendisine ait olduğunu iddia etmektedir.

Diaplous ve Paximadi Kayalıkları: Yunanistan, bu kayalıkların kendi deniz sınırları içinde yer aldığını savunurken, Libya bu kayalıkların kendi kıta sahanlığına ait olduğunu iddia etmektedir.

  1. İtalya:Bazı adacıklar ve kayalıklar: 20. yüzyılın başlarında yaşanan ada anlaşmazlığı çözülmüş olsa da, hala bazı küçük adacıklar ve kayalıklar iki ülke arasında ihtilaf konusu olmaya devam etmektedir.
  2. Mısır: Mısır: Yunanistan, Girit’in güneyinde yer alan Gavdos Adası’nın Mısır’a ait bir kayalığa çok yakın olması nedeniyle Mısır ile de bir ihtilaf yaşamaktadır.
  3. Arnavutluk: Yunanistan, Korfu Adası’nın kuzeybatısında yer alan Othoni Adası’nın Arnavutluk’a ait bir adaya çok yakın olması nedeniyle Arnavutluk ile de bir ihtilaf yaşamaktadır.

Yunanistan tarafından Ege denizi olarak adlandırılan Balkan ve Anadolu yarımadaları arasındaki geniş parçası tarihte Türkler tarafından yüzyıllar boyunca Adalar Denizi olarak adlandırılmıştır. Türkler, yer adlarını ifade ederken hep derin anlamlar yüklemektedirler. Bu denize özel bir isim verilmemiş fakat coğrafi ve jeolojik özelliği olarak adaların sıklığından ötürü bu şekilde adlandırılmıştır.

Türklerin 1300’lü yılların  başlarından itibaren süregelen  Akdeniz hâkimiyeti boyunca sürekli olarak İtalyan şehir devletleri olan Venedik ve Ceneviz ile mücadele edilmiştir. 19. yüzyıl başlarında Yunanistan ile olan savaşlarda adalar Yunanistan tarafından ele geçirilmeye başlamış daha sonra 20. yüzyıl başlarındaki Balkan Savaşı ve uzantısı Trablusgarp Savaşı neticesinde adalar İtalya’ya terk edilmeye başlanmış ve ardından birinci Dünya Savaşı ve ikinci Dünya Savaşı neticelerinden olmak üzere adaların elimizden çıkma süreci devam etmiştir.  Bu adalar İtalya’ya ve  Yunanistan’a terk edilmiştir.

Türklerin Avrupa’dan atılması, Vatikan planının son aşaması olarak Arnavut Katolikleri üzerinden çıkartılan Balkan Savaşı neticesinde Türkler, Adalar Denizindeki adalardan da çıkartılmaya başlanmıştır.

Doğu Akdeniz’de yer alan Kıbrıs adası ise İngiltere’ye 19. yüzyıl sonlarında kiralanmış ve birinci Dünya Savaşı’nın kaybedilmesi üzerine İngiltere adayı ilhak etmiştir. 20.yüzyılın son çeyreğinde 1974 Temmuz’unda ise Türkiye adanın kuzey kısımlarını güç kullanmak suretiyle geri almıştır.

Görüldüğü üzere imparatorluğun güçlü olduğu dönemlerde ele geçirilen adalar çöküş döneminde kaybedilmeye başlanmıştır. Yirmi birinci yüzyılın başlarından itibaren ise adacıklar ve kayalıklar hükümetin kayıtsız kalması karşısında Yunanistan tarafından işgal edilmeye başlanmıştır.

Türkiye sürekli olarak anlaşmalar zemininde hareket eden bir ülke olmasına karşın Adalar Denizi ve adalar üzerindeki egemenlik hakları konusunda her zaman yalnızdır.

Ortada Yunanistan olarak adlandırılan bir devlet sadece Mora yarımadasında mevcut iken, Makedonya, Trakya ve Arnavutluk topraklarının paylaştırılması suretiyle Yunanistan icat edilmiştir.

Yeniden birleşme ve nüfuz tesisi konularında Hong Kong ve Makau örnekleri yirminci yüzyılın sonlarında yaşanmış canlı örneklerdir. Tayvan da sırada beklemektedir.

Oldubittilerle imparatorluktan ve Türkiye Cumhuriyeti’nden kopartılan bu vatan parçaları ile yeniden birleşilmesi için önemli olan, 21. yüzyıl uluslararası ilişkiler dünyasında tek bir gerçeklik olan güç kavramıdır.

1920’li yıllarda Yunanistan’ın nüfusu 6.5 milyon, Türkiye’nin nüfusu ise 13.5 milyon civarlarında iken 2024 yılı itibarıyla Türkiye’nin nüfusu 90 milyona yaklaşırken Yunanistan’ın nüfusu 10.5 milyon civarındadır, aradaki nüfus farkı, bir misli iken dokuz misline çıkmıştır. Nüfus gücün önemli değişkenlerinden bir tanesidir.

Çin Halk Cumhuriyeti, Hong Kong ile ilgili olarak İngiltere’den, 1984-1997 yılları arasında 14 yıl süren görüşmeler neticesinde kiraladığından çok daha fazlasını geri alabildiyse bunun arkasında yatan Çin’in kalkınmasının da motoru olan nüfus ve nüfuz gücüdür.

Bu, Türkiye açısından da izlenmesi gereken bir yoldur. Türkiye’nin yeniden birleşebileceği vatan toprakları Misak-ı Milli belgesinde detaylı olarak listelenmiş durumdadır. Adalar denizi, adalar meselesi ve Batı Trakya da bu kapsamda değerlendirilmelidir.

1913 yılında Batı Trakya‘da bir Cumhuriyet kurularak, gelecekte bu cumhuriyetin canlandırılması hedeflenmiştir. Aynı model Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin teşekkülünde de gözükmektedir. Bu parçaların hepsi daha sonra birleştirilecektir.

Afganistan’daki Herat’dan, Makedonya’daki Üsküp’e, Karadeniz kıyısındaki Gagavuzya’ya kadar 5400 km uzunluğundaki bir alan Oğuz Türkçesinin konuşulduğu alandır, burada yaşayan 150 milyonu aşkın bir Türk nüfusu söz konusudur.

Balkan Savaşında Osmanlı İmparatorluğu’nun karşısında Balkan ülkelerinin oluşturduğu ittifaklar söz konusuydu. Demek ki Türkiye’nin de Adalar Denizi’nde bir takım ittifaklar oluşturması gerekmektedir.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin bir İngiliz toprağı olan Hong Kong’un tamamını 2 Temmuz 1997’de hangi stratejilerle devraldığı konusu son derece önemlidir. Bunun Türkiye’ye örnek olması lazımdır.

Çin Halk Cumhuriyeti kendisinden kopartılan parçaları (1997’de Hong Kong ve 1999’da Makao) geri almış ve Tayvan‘ı da yakın bir gelecekte geri alması beklenmektedir.  2500 yıl önce Savaş Sanatı kitabının yazarı olan Çin Halk Cumhuriyeti, İngiltere ile 13 yıl süren görüşmeler neticesinde Hong Kong adasını İngiltere’den geri almıştı.

Bu konudaki ana kaynak görüşmeleri bizzat yürüten Hong Kong Genel valisi Chris Patten’in yazdığı “East and West” başlıklı kitaptır. Görüşme süreçleri bu kitapta detaylı olarak anlatılmıştır.

Kiralanan Kıbrıs ve Hong Kong adaları 

Benzer şekilde de Tayvan adası ve hükümranlığındaki adalar, adacıklar ve kayalıklar da 640 adet olarak ifadelendirilmektedir. Burada Adalar Denizi ile benzer bir durum söz konusudur. İkinci Dünya Savaşı süreçlerinde ve sonunda Çin Halk Cumhuriyeti’den (1949) ayrışarak, Çin Cumhuriyeti (1912) olarak varlığını devam ettiren Tayvan adası Türkiye açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir.

Tayvan Çin Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 

Çünkü Osmanlı’nın çöküş sürecinde Batı tarafından desteklenen Yunan isyan hareketi koca bir devlete dönüştürülmüştür ve bunu Türk İmparatorluğu’ndan kopartılan parçalar yoluyla başarmıştır. Dünya Savaşları koşullarında bu süreçler gerçekleştirilmiştir.

Türkiye, Kıbrıs adasının kuzey kısımlarını güç kullanarak geri almayı başarmak suretiyle, Adalar Denizi’ndeki adalar, Girit ve Rodos gibi büyük adalar da dahil olmak üzere adacıklar ve kayalıkları geri alabileceğine ilişkin bizleri ümitlendirmektedir. Burada önemli olan bilge güç stratejisinin uygulanmasıdır; gerektiğinde diplomasi, gerektiğinde savaş.

Nüfusunu çoğaltmak suretiyle Osmanlı döneminden de daha güçlü olma sinyalleri veren Türkiye, adalar denizi ve adalarla yeniden birleşme gündemini, aynı zamanda 110 yıl önceki Batı Trakya Türk Cumhuriyeti yapılanması ile de ilişkilendirmek durumundadır. BTTC, gelecek için fidelenmiş, tohumları ekilmiş ve uygun zamanını kollayan bir yapıdır.

Türkiye’nin Balkan Savaşı’nda kendi aralarında ittifak yapan Balkan ülkelerine mağlubiyetinden çıkartacağı önemli bir ders ise Adalar meselesi için ittifaklar stratejisinin izlenmesi gereğidir. Burada Rusya ve Bulgaristan önem kazanmaktadır. Karadeniz’e erişim emellerine ulaşamayan ABD, karşılığında Adalar Denizini bir Yunan iç denizine çevirme hevesindedir.

Rusya ise İsveç’in NATO ile üyeliği ile birlikte kısıtlanan Kuzey denizlerine çıkış stratejisini, hiç olmazsa Karadeniz ve Boğazlar üzerinden Adalar denizi irtibatı ile birlikte Akdeniz’e ve okyanuslara erişim kabiliyeti olarak değerlendirmektedir. Burada Türkiye, Rusya ve Bulgaristan’ın çıkarları örtüşmektedir, bu ortam bir ittifak anlayışı içerisinde değerlendirilmelidir

İtalya ise her zaman NATO şemsiyesi altında davranma zorunluluğunda olsa bile Yunanlılar ile hiçbir zaman anlaşamayacakları gerçeğinden hareket ederek kendileriyle daha geniş alanlarda işbirlikleri ve stratejiler inşa  etmek suretiyle ortak bir zemin arayışına girilmelidir.

İtalya ile Roma İmparatorluğu kökenindeki ve ortak zeminindeki bağların canlandırılması burada ayrı bir önem taşımaktadır. Adriyatik Denizi’nde ve İyon Denizindeki adalar hususunda Yunanistan ile ihtilafı olan Arnavutluk ile ve Adalar Denizi’nde ve Akdeniz’de ihtilafları olan İtalya, Mısır ve Libya ile adalar konusuna özel Yunanistan karşıtı çıkar ortaklıkları tesis edilmelidir.

Vatan toprakları ile yeniden birleşme konusunda Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra iki fiili durumdan da başarıyla çıkılmıştır. Hatay konusunda Fransa ile görüşmeler neticesinde Hatay ve Kıbrıs konusunda ise garantör devlet İngiltere ile yapılan görüşmeler ve akabinde Yunanistan ile yapılan savaş neticesinde Kuzey Kıbrıs geri alınmıştır.

Bu iki olumlu örnek çok zengin bir tecrübe birikimidir ve Adalar Denizi ve adaları konusundaki olası girişimlerimiz ve stratejilerimiz için de ana esin kaynağımızdır.

Tayvan Çin Cumhuriyeti 1 Ocak 1912 tarihinde kurulmuş olup, ikinci Dünya Savaşı’nda Çin anakarasındaki iç savaşın sonuçlarına rağmen, hukuki varlığını sürdürmeye devam etmektedir. 

31 Ağustos 1913 – 30 Ekim 1913 tarihleri arasında varlığını sürdürmüş olan Batı Trakya Türk Cumhuriyeti ise varlığını sonlandırmış gözükmektedir. Bu varlığın tekrar canlandırılması önemli bir stratejik aksiyon teşkil edecektir

Ayrıca, Girit adasında, anlaşmalardan kaynaklanan haklarımıza ilişkin durum da masaya yatırılmalıdır.

Türklerin sayılamayacak kadar çok kayıp hakları vardır ve adalar denizi ile adaları kaybedilmiş kayıp haklar hukukunun en başında yer almaktadır. Bu konu uluslararası çapta yürütülecek Türklerin kayıp hakları hukuku etiket başlığı altında yürütülmelidir.

Tabii ki bu aynı zamanda bir propaganda faaliyetidir ve ülkemiz ile ittifak yapacak ülkelerin de bu konularda etkilenmesi, etki altına alınması özel önem taşımaktadır.

Levent Ağaoğlu

www.booksonturkey.com

[email protected]

E-Posta Bültenimize Bekliyoruz.
Haftalık olarak, sizinle tüm içeriklerimizi e-posta yoluyla paylaşıyoruz.
icon
RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here


Most Popular