HomeMAINAfrika ve Konuşma Yetisi

Afrika ve Konuşma Yetisi

Bir filozof için felsefe yapmanın zihinsel koşulları ve bu koşulları doğuran tarihsel gelişimi araştırmadan felsefenin kökenleri ile ilgilenmek mümkün değildir. Sahip olduğumuz bilgi birikimi, söz konusu zihinsel koşulların Afrika’da başladığını gösteriyor. Dolayısıyla felsefenin başlangıcına ilişkin olarak Afrika kıtasının felsefeye yaptığı en erken ve en önemli katkının ne olduğu düşüncesiyle birleşir.

Bundan 50.000 ila 100.000 yıl önce Afrika’dan Asya, Avrupa ve Avustralya’ya göç eden insanlar beraberlerinde felsefi açıdan önemli neler taşıdılar? Bu soruya verilecek en kuşku götürmez cevap konuşma yetisidir.

Konuşma yetkinliğine sahip olmak, insanın bundan 2500 yıl önceki Eksen Çağ’dan bu yana gelişmiş bir felsefeyi sadece anlayacak değil, aynı zamanda bunları ortaya çıkaracak bilişsel beceriye de sahip olması anlamına gelir. Aşağıda sıralı olan koşullar insanın dil hakimiyeti üzerinde olduğu gibi, felsefe yapma yetkinliği için de aynı derecede önemlidir.

1. insanlar özgür şekilde konuşabilirler. Verdikleri tepkiye neden olan dürtülerden bağımsız olarak, istediklerini söyleyebilirler. 2. her şey, şimdiki zamanlarında yer almayan, hatta hiç var olmamış şeyler hakkında bile evrensel bir şekilde konuşabilirler. 3. bakış açılarını dolayısıyla perspektiflerini değiştirebilir ve her şeyi başka şekilde söyleyebilirler. 4. kendileri hakkında düşünümle konuşabilirler. 5. kip kullanımı sayesinde ifadelerini genelleştirebilir, göreceleştirebiliyor, gerekli, genel geçer, mümkün, muhtemel, kuşkulu ya da yanlış vs hale getirebilirler. 6. söylemlerini mantık düzleminde kurup, ifadeleri için akılcı sebepler öne sürebilirler.

Dil etkinliği sosyal etkinliği şart koşar. Dilsel bir ifadeyi anlamamız, konuşmacının bu ifadeyle belli bir niyeti olduğunu ve sözlerinin onun için bir anlamı ifade ettiğini kabulümüz ile mümkündür ancak. Çevremizde bulunan kişilerin, kendi eylem ve davranışlarını belirleyen zihinsel tasavvur ve niyetlere sahip oldukları bilgisi temel bir felsefi bilgidir ve Afrika’dan tüm dünyaya yayılan erken dönem insanlar bu yetkiyi beraberlerinde taşımıştır. Kaynak: Felsefe Atlası. Elmar Holenstein. ss.66

İki kıtanın Avrupa sömürgeciliği öncesine dair en önemli farkı, Amerika’nın insanlığın en son, Afrika’nınsa ilk olarak yerleştiği kıta olması. Kolomb öncesi Amerika’nın etnik ve dil zenginliği yaklaşık 10.000 civarındayken, Afrika’da bunun on katıydı. Bunlar, “Afrika felsefesinin sözlü geleneğini” ortaya çıkarmaya çalışırken dikkat edilmesi gereken tarihsel ve coğrafi çerçeve koşullardır.

Afrika’daki çeşitli bölge ve dil gruplarını birbirine bağlayan, diğer kıtalarda yaşayan insanlarda da karşımıza çıkan bir şeydir: insanların gerek özgül dil becerileri, gerekse felsefi yetkinlikleri için temel koşul olan bilişsel yetiler. Afrika’nın felsefeye yaptığı en kalıcı katkı, alışılmadık dünya ve değer anlayışında değil, daha ziyade insanlığın erken tarihinde bu bilişsel yetilerinin geliştirilmesinde ve diğer kıtalara yayılmasında aranmalıdır. Kaynak: Felsefe Atlası. Elmar Holenstein. sayfa 80

“Anatomik açıdan modern insan”ın ( Homo sapiens sapiens) dünyaya yayılması günümüzden yaklaşık 100.000 – 10.000 yıl önce. “Anatomik açıdan modern insan”ın muhtemel ilk yaşam alanları Afrika’nın güneyi ve ortasında yer almaktadır Kaynak: Felsefe Atlası. Elmar Holenstein.  sayfa 43

E-Posta Bültenimize Bekliyoruz.
Haftalık olarak, sizinle tüm içeriklerimizi e-posta yoluyla paylaşıyoruz.
icon
Previous article
Next article
RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here


Most Popular