Tarihin bilinen ilk stratejisti, günümüzün küresel rekabetinde düşmana karşı yaklaşımı ve savaş felsefesiyle değişik kültürlere strateji yolu göstermiş olan Sun Tzu‘nun Savaş Sanatı kitabı, savaş (ve rekabet) stratejilerinin bir numaralı referans kaynağıdır.
Sun Tzu’nun “Savaş Sanatı” kitabında yeralan savaşın aktörleri ise Çinliler ve Türklerdir. Türkler ise Atatürk’e gelene kadar durmaksızın savaşmışlar, fakat yaptıkları savaşları kaydetmemişlerdir. Sun Tzu’dan 2500 yıl sonra, Atatürk, Savaş Sanatı hakkındaki uygulama ve değerlendirmeleri ile çağlarüstü bir yapıt ortaya koymuştur.
Sun Tzu’nun askeri öğretisiyle, kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün kariyerinde almış olduğu kararlar, rakiplerine karşı sunduğu rekabetçi bakış açısı ve Kurtuluş Savaşı’nda zaferi kazandıran savaş felsefesinin yorumlanarak, ülke Stratejisi’nin kendi kurumsal kimliği içinde yorumlanması, öz kaynaklarımızı etkin şekilde kullanmamıza imkân verecek, kurumsal kimliğimizi köklerimize paralel şekilde geliştirme imkânı sunacaktır.
Atatürk’de misyon; değer (insan ve kurum) ve kuvvet olarak ifade edilirken, Sun Tzu’da vizyon dar anlamda zafer ile sınırlanmış, Atatürk ise gerçek zafer kavramı ile, savaşı savaş alanlarının dışına çıkararak, savaşı sadece askerler ile ilgilendirmemiş, ulusun tümünü savaşın aktörleri haline getirmiştir. Stratejinin de üzerine çıkan Atatürk vizyonu ile karşılaştırıldığında, Sun Tzu’nun savaşı taktik (teknik) ve strateji düzeyinin dışında yorumlamadığı rahatlıkla görülebilmektedir.
Yapılan çalışma Sun Tzu ve Atatürk’ün benzer yanlarındaki farklılıklarına da dikkat çekmiştir. Birleştikleri ve ayrıştıkları noktalar, geniş kaynaklarda, verdikleri kararlardan hareketle taranmış ve yorumlanarak sonuca ulaştırılmıştır.
Atatürk ve Sun Tzu’nun dönemsel farklılıkları metinde en aza indirgenmesine rağmen, bulundukları farklı konjonktürlere, kendilerini yaratan savaşların dönemlerine ve sebeplerine bağlı olarak, aralarında fark oluşturan etmenlerle, çalışma sırasında sıkça karşılaşılmıştır.
Atatürk’ün mağlup bir imparatorluk ordusundan yarattığı, ülkesini kurtarmak için son şansı olan ordusuyla, Sun Tzu’nun imparatorlar veya prensler tarafından ganimet için görevlendirilmiş ordusunun, zaferin kazanılması hakkındaki görüşlerinin uyuşmaları beklenmemelidir.
İki komutandanın farklı olan zafer algıları, çalışmanın genelinde ortaya çıkan farklılıkların merkezini oluşturur. Savunma ve saldırı arasında komutanların yaptıkları seçimler, Sun Tzu takip kavramından kesinkes bahsetmez iken, Atatürk’ün mutlak takip ve imha prensibine sıkı sıkıya bağlanması, iki düşünürün konjonktür farklılığından doğan bu yorum farklarına etkili örnekler teşkil etmektedirler.
Çalışmada en dikkat çekici fark ise iki komutan arasındaki vizyon algısı olmuştur. Sun Tzu’da amaç çarpışmada düşmana üstünlük sağlamak iken, Atatürk’ün amacı savaşı kazanmaktır. Düşmanı imha, ısrarcı saldırganlık ve takipçilik, Atatürk’ün geniş vizyonunun sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Metinde ayrıca aralarındaki ikinbin beşyüz yıllık farkın dışında büyük özdeşleşmeler görmek şaşırtıcı olmuştur. Tarihe hizmet etmiş iki komutanın da savaş öncesi, savaş sonrası ve savaş sırasında alacakları kararlar birbiriyle örtüşmekte, agresif, disiplinli inisiyatif alabilen yapının zafere ulaşacağının altı çizilmektedir.
Bir diğer dikkat çekici özellik ise yine iki komutanın da planlama aşamasında, temellerini sağlam olarak hazırlamalarını takiben, devam eden süreçte planlarının değişebilir olmasına verdikleri önemdir. Taktiklerde ve diğer alanlarda dikkat çekici bir farklılık ise Atatürk’te savaşın kendi kaynakları ve kendi durumu merkezinde ele alınarak planlanmış olmasına karşın, Sun Tzu’da arazi ve düşmanın durumu gibi kendi gücü dışındaki faktörlere verilen önemdir.
Sonuç olarak, gerek liderlik gerekse de yönetimde iki liderin farklılıklarından çok dikkat çekici ölçüde benzerlikleri mevcuttur. Bu benzerliklerde ise, Atatürk’ün manevi güce verdiği önem gözle görülür şekilde Sun Tzu’nun üstünde iken, Sun Tzu’nun örgüt yapısı içindeki disiplinin vazgeçilmezliğine yaptığı vurgu Atatürk’ten fazladır.
Farklılıkları ele alındığındaysa, en önemli olgular, Atatürk’ün, düşmanın imha edilmesini zaferi tayin edici bir özellik olarak araması, savaşta başarının temelini serbest hareket olarak değerlendirmesi ve savaşı sadece ordu ile sınırlamaması, ulusun tümünü savaşa dahil eden topyekün savaş anlayışı, Sun Tzu’da ise düşmanın savaş alanından çekilmesinin zafer için gerekli ve yeterli şartlar olarak görülmesi, başarının temelinin disiplin olarak tanımlanması ve savaşın askerlerle sınırlanmasıdır.
Savaş, insanın yaratılışından beri var olan bir olgudur. Tarih boyunca yaşanan bütün maddi ve manevi gelişmeler, bilimsel ve ahlaki ilerlemeler, insanlar arasında süregelen savaşları yok etmeyi başaramamış, hatta gerek teknolojik gerekse fikrî bakımdan kuvvetlenmesine, yayılma alanı ve yıkım gücünü artırmasına sebep olmuştur. Bu duruma dikkat çeken bazı yazarlar, insanlık tarihini bir “Savaşlar Tarihi” olarak nitelendirmişler ve tarih boyunca birçok düşünür, asker ve devlet adamı, savaşın ne olduğu, tarihî seyir içerisindeki yeri, toplumsal ve ekonomik döngü üzerindeki etkisi ve Savaş Sanatı konularında muhtelif eserler kaleme almışlardır.
Bu eserlerin başında “dünyanın en eski Savaş stratejileri kitabı” olarak bilinen Sun Tzu’nun “Savaş Sanatı (The Art of War) adlı eseri gelmektedir. Meşhur Çin klasiklerinden biri olan ve modern askerî stratejilerin hepsinin temelini oluşturduğu kabul edilen bu eserin, eski Çin’de MÖ. 5-3. yüzyıllar arasında yaşanan “Savaşan Eyaletler” döneminde (Chou Hanedanı’nın parçalanma dönemi) yazıldığı bilinmektedir. Taocu felsefenin hâkim olduğu eserde Savaş, “devletler için hayati önem taşıyan bir konu, bir ölüm-kalım meselesi, hayata ya da yok oluşa giden yol” olarak değerlendirilmekte ve bu sebepten “onu derinlemesine incelemenin kaçınılmaz olduğu” söylenmektedir.
MÖ. 500’lerde yaşamış olan, Çinli büyük stratejist (askeri filozof) Sun Tzu «Savaş Sanatı» adlı ünlü eserinde Strateji biliminde ilk teorileri ortaya koymuştur. Bundan 2500 yıl önce Çin’de yaşayan, Sun Tzu Türkler’in, M.Ö.78-711 tarihleri arasında yaptığı sürekli akınlar döneminde Çin’de bir askeri stratejist olarak yetişmiş ve düşüncelerini Türk ordularını incelemekle olgunlaştırmıştı. M.Ö. 500 yıllarında yazdığı “Savaş Sanatı” eseri ile ünlüdür. Harbin prensip ve ilkelerini sıralayan bu eser, modern çağda da önem ve değerini korumaktadır. Sadece askerlerin ya da araştırmacıların değil bu günün iş dünyası içinde özellikle yönetici konumunda olan herkesin okuması gereken muhteşem bir kitaptır.
Çalışmada kaynak olarak, Sun Tzu’nun Savaş Sanatı (M.Ö.500) kitabının yanısıra, 1908-1938 yılları arasında Kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk‘ün aralarında;
- imza attıklarının,
- yazdıklarının,
- söylediklerinin,
- kişisel notlarının,
- savaş alanlarında verdiği emirlerin,
- basına verdiği demeçlerin,
- özel konuşmalarının,
- kişisel hatıralarının,
- savaşları yönettiği dönemdeki demeçlerinin
taranarak bir araya getirildiği sistematik bir veritabanı oluşturulmuştur. Atatürk’ün Savaş Sanatı hakkındaki uygulama ve değerlendirmeleri yer ve zamandan soyutlanmıştır. Yine yorumlarda, Yunanlılar yerine düşman Türkler/Türk Ordusu yerine ise Ordu kavramları kullanılarak genellenmiştir.
Veritabanında yeralan Sun Tzu ve Atatürk referanslarının;
- Savaş Sanatı
- Savaş
- Misyon: Değer ve Kuvvet
- Vizyon: Zafer
- Strateji
- Planlama
- Düşman
- Manevra
- Arazi
- İnisiyatif
- Aldatma, Şaşırtma ve İstihbarat
- Manevi Güç
- Ordu
- Taktikler
- Taarruz
- Harekat
- Komutan
- Karar
- Zaman
- Durum
ara başlıkları altında kavramsal sınıflandırılması yapıldı.
Kavramlar karşılaştırmalı olarak analiz edilerek;
- Misyon tespit edildi.
- Vizyon tespit edildi
- Temel Kavramlar tespit edildi.
- Kavram sıklıkları (frekans) tespit edilerek, kavramlar sıralamaya tabi tutuldu.
- Yorumlandı.
- Sunum dosyası hazırlandı.
Çalışmanın çıkış noktası;
- Karşılaştırmalı bir bakış açısı ile değerlendirilen, kuruluşumuzun öz bilgi kaynaklarının değerini yükseltmede göstereceği etkinin,
- Proje Departmanı tarafından daha önce sunulan “Deloitte Referansları” dikkate alınarak hazırlanan “Şirket Değeri Haritası”ndan daha az olmayacağı fikridir.
Amaç;
- Sun Tzu’nun “Savaş Sanatı“ kitabı ve kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Rekabet gücü” nün artmasına kaynaklık edecek “Savaş Sanatı” referansları karşılaştırılarak, “yeni iş modelimize” ışık tutması amaçlanmıştır.
Ayrıca;
- Günümüzün genç ve güçlü Cumhuriyetini kuran hareketin içinde barındırdığı rekabetçiliği,
- daha berrak şekilde kurucusunun şahsi demeçlerinin rehberliğinde, yükselen güç Çin’in kurucu değerlerinin ve rekabet stratejilerinin fikri temelleri ile karşılaştırarak;
Rekabet Gücü olgusunu → sağlam bir temele kavuşturmaktır.
Çalışma,
- Karşılaştırmalı olarak yeniden analiz edilen kurucu değerlerin,
- Kurum kültürünü artıracak değerleri yaratacağı
inancıyla hazırlanmıştır