HomeMAINAtatürk’ün Türk Tarih Tezi Yazıları

Atatürk’ün Türk Tarih Tezi Yazıları

*******************************

Atatürk’ün Türk Tarih Tezi

Kendi Sözleriyle Atatürk’ün Tarih Tezi (1908-1938) Levent Ağaoğlu – 03/11/20240 1908 Daha hürriyetin ilan edilmediği günlerde (1908) Selanik’te arkadaşlarına bu konudaki düşüncelerini açıklamıştı. Bir gün arkadaşlarıyla felsefe ve…
Lütfen aşağıdaki linki TIKLAYINIZ. Atatürk’ün Türk Tarih Tezi GÖRSELLİ Sunum
1908 Daha hürriyetin ilan edilmediği günlerde (1908) Selanik’te arkadaşlarına bu konudaki düşüncelerini açıklamıştı. Bir gün arkadaşlarıyla felsefe ve tarih konusunda görüş alışverişinde bulunuyordu. Konu dönüp dolaşmış…
2+4+63+43+15: 127 Türk Tarihinin Ana Hatları 1930 Türk Tarihinin Ana Hatları-Methal 1931 Tarih Ders Kitapları (4) “Tarih I, Tarihten Evvelki Zamanlar ve Eski Zamanlar” Maarif Vekaleti Devlet…
“Türk tezi olgunlaştı, onun üzerinde yürümek, durmadan çalışmak gerekir. Bazı inançsızlıklar olabilir. Bunlar yol kesenlere benzer, onlara aldırmayınız” 1938 sonları. (1937 yılında, İkinci Türk Tarih…
Atatürk’ün bizzat üzerinde çalışarak ortaya çıkan 4 ciltlik Türk Tarih kitabı, 1947 de Truman Doktrinlerinin kabulü 1949 Fulbright Eğitim modeline geçişle yasaklanmıştı. Atatürk’ün yasaklanan tarih…
The Sumerian Empire under King Shulgi (2094 to 2046 BCE) (Image Credit: Wikipedia) “The Turkish thesis has matured, it is necessary to walk on it…
Kaan Arslanoğlu’nun, Atatürk’ün Dil ve Tarih Tezi söyleşisi bende Atatürk’ün Tezleri kavramını oluşturdu. Etkileşim her zaman üretkenlik ile eşdeğer. Başlıkları Tezler ve Fikirler olarak ayırıp…
*******************************

Atatürk, Tarih Tezi ile aslında İnsan’a ulaştı, insanlık kavramını geliştirdi. Çünkü Türkistan’da ırkların kaynaşmasını gördü anladı.

Atatürk’ün Türk Tarih Tezini sürekli gündemimizin en baş köşesinde tutmalıyız. Yeni bilgiler ve katkılarla güncellemeliyiz. En büyük emanet Tarih Tezi’dir. Konu ile ilgili konferans, sempozyum, seminer, çalıştay, paneller düzenlenmeli.
Atatürk’ün hazırlattığı Türk Tarih ve Medeniyeti ile ilgili kısımda Göktürk harflerinin şekilleri öğretiliyordu. Daha sonra Bizim “Tanrı Türk’ü korusun” deyişimiz bizden 40 yıl önce “Tanrı Türk’ü yaşatsın olarak” öğretiliyor ve Lise talebeleri tarafından pankartları taşınıyordu. Daha sonra Zeki Velidi Togan ve ardıllarınca reddedilen, küçümsenen, aşağılanan “Türk Tarih Tezi” Aslında Türk Devriminin/Türk’e dönüş devriminin zirvesiydi.

Atatürk’ün Güneş dili Türkçe teorisini kurultaydaki okuduğu metin.

Ulus Gazetesi, 2 Kasım 1935 ile 7 Aralık 1935 arasındaki 35 günde, Atatürk’ün 21 yazısını yayınladı. İsimsiz yayınlanan yazılarda, Türkçenin kökleri çok eskilere gidilerek araştırılıyor, geniş kapsamlı bu çalışmanın sonuçları ‘Güneş Dil Teorisi’ adı verilerek tartışmaya açılıyordu. Gazete, daha sonra Atatürk’ün kitapçık haline getirdiği görüşlerini, ‘Güneş dil Teorisi-Esası ve Kaynakları’ başlığıyla 14 sayfalık bir broşür haline getirdi ve okurlarına dağıttı. Atatürk, broşürde şunları söylüyordu:

“Burada anlatılan düşünceler, Türk dilinin etimoloji (kökenbilim), morfoloji (biçim ve yapı bilimi) ve fonetik (ses bilimi) bakımdan 1932 yılından beri 3 yıldır yapılan inceleme ve araştırmalara dayanır. Güneş Dil Teorisi, Türk dili üzerine inceleme yaparken, başka dillerde yapılan araştırmalardan ve dille ilgili felsefe, psikoloji, ve sosyoloji konularının gözden geçirilmesinden doğmuştur. Bu doğuş flolojide yeni bir teori olarak görülebilir. Bu teorinin temeli, insana benliğini güneşin tanıtmış olması düşüncesidir”.

Tahsin Mayatepek’le beraber kaynaklarına varana kadar açıklama yapmış kaynakları Google den bulabilirsiniz.

Büyük Kurgan Anıtkabir ‘de yatan Bilge Mustafa Kemal Atatürk ‘e en büyük hediye, Cumhuriyeti emanet ettiği gençlere Ön Türk Kurganları’nın önemini anlatıp Türk Tarih Tezinin yine okullarda okutulması için farkındalık oluşturmaktır. Çünkü Türkiye ancak böyle kurtulur MANKURTLUKTAN.

Atatürk Türk Tarih Tezini deniz ve okyanuslar özelinde yorumladım. Detaylı sunum linktedir..

Değerli üyelerimiz ön Türk Akademisi

Akademik ve Araştırmacı gönüllüleriyle Türk Ulusuna Tarih bilincini aktarmaya devam ediyor.
Sözde Atatürkçü Ege bölgesi Belediyelerini uyarma görevini de bundan böyle misyon edinmek zorundadır.
Hepimize çok iş düşüyor.
Depremlerde ve Ak Hastahanelerde yiten Bebeklerimizin öcü mutlaka alınmalıdır.
“Kürtleri ürkütmeden” yapılan siyaset bize uymaz.
Bu güne kadar Partiler üstü davrandık.
Hiç bir parti ile bir işimiz olmadı.
İşimiz Türklük ve Atatürk ün Türk Tarih Tezini bilimsel verilerle aktarmak oldu.
Güneş Dil teorisi Kaan Arslanoğlu ve bu konuda çalışan araştırmacılar la
Akademi üyelerimize ulaştı.
Biz bu yolun doğru olduğunu biliyoruz.
Atatürk hiç yanılmadı.
Bize set çeken her kuruluş bundan böyle bizim uyarı alanımız da yer alacak,
DOĞRU yola ulaşmadan bu etki alanından çıkmayacaktır.
Biz bunda çok kararlıyız.
Sayın Bahtiyar Aydın kardeşim Tweeter da bunları açıklayarak
Atatürk ün Türk Tarih Tezinin anlatılmasına kim karşı çıkarsa ifşa edilecektir..
Bu böyle biline.
Yönetim Kurulu adına
Kurucu Başkan
Vedat Köle

“Değerli arkadaşlar şimdi yayınladım.
“Türk Tarih Tezi”ni Türk-Altay kuramından daha gerilere Paleolitiğe İstanbul’a, 8.5 sene önce keşfettiğim İstanbul PaleoKültürü’ne götürerek TÜRK-İSTANBUL KURAMI’nı ortaya çıkardık.
Bu kitapçıkta İstanbul Paleokültürü’nde 1’i şu an kayıp antropomorfik kurgan steli olan, 9’u bende olan 10 İstanbul PaleoKültürü buluntusu ile bire bir benzerlikleri ve İstanbul kökenini gösterdim.

Atatürk’ün başlattığı yolda Türk Tarihi’nin hatta insanlığın köklerine doğru ulaşma çabasında, yoğun araştırma yolunda çok önemli bir noktaya ulaştık.
Vatanımıza, Türk Milletine, İnsanlığa, Bilime hayırlı olsun, ışık olsun.

Okursanız ve yayılması duyulması için paylaşırsanız çok sevinirim. Çünkü bizim arkamızda siyasi partiler yok, medya gücü yok, hatta onların görmezden gelme ve sansürü ile karşı karşıyayız. Bu yüzden gökte Tanrı, yer yüzünde de biziz diyorum.
Tüm Türkiye’ye ve tüm Türk Dünyası’na yayılması dileğiyle. Tanrı üflesin rüzgarını.” Nazım Derya Varol

ÖnTürk Akademisi’nden gelen bir iletiyi üzüntü ile iletiyorum.İzmir Belediyeleri (Urla,Seferihisar,Büyük şehir) seçim dönemlerinde olabildiğince Gazi M.Kemal Atatürk’ü dillerinden düşürmüyorlardı.Atatürk’ün Türk Tarih Tezi konusunda büyük emek vermiş 15 hocamızın sunum yapacağı BİLGİTAY için iki gece konaklama ve kısa ulaşım hizmeti için talep edilen hizmete olumsuz cevap gelmesi sonrası ÖN TÜRK AKADEMİSİ yanıtıdır..

Danyal abi, CHP nin Dünya Türklüğü filan umurlarında değil. Eğer Atatürk’ü iyi tanısalar onun Türk Varlığının geçmişi ile ne kadar ilgilendiğini bilirler. Ama mateessüf ben CHP’nin Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin binlerce yıllık Türk tarihinin bir devamı olduğunun bilincinde olduğuna inanmıyorum. Bu durumun tasarrufla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Onun için milliyetçilik lafını zerre kadar ağzına almazlar. Bizler kerhen destekledik. Ama milli şuuru olmayanların Cumhuriyeti koruyacak güç ve inançta olduğunu görüyoruz. Diğer taraftan Türk Milliyetçileri hastalıklı bir ruh haline sahip. Ortaya çıkan bir çok lider denen arkadaşın doğru dürüst bir fikri altyapısı yok. Çoğu kerameti kendinde görüyor. Atatürk’ü anlamak her babayiğidin harcı değil. Türk gibi düşünmek feraset ister, bilgi ister, yürek ister, yaratıcılık ister, stratejik bakış ve vizyon oluşturma yeteneği ister. Yoksa tanıdık bir çevre de dönüp durmak Türk’ün Türk’e propagandası ile bu işte sonuç elde etmek zor iş. Şimdilik selamlar ve hürmetler.

CHP’nin şu anki yapisi gerçek Atatürk ile uzaktan veya yakından bir ilgisi yok! olsalardı 22 yildir iktidara gelirlerdi maalesef, bir diğer konu Feto terör örgütü,tarikatlar,pkk ve pyd Amerikanin çatısı altinda işlevlerini surdurduler ve devam ediyorlar digerleride katki sundu yani en büyük düşmanımız Amerikadir.Rusya da aynı,Çin’de aynı durumda bunlar bize günahlarını kiymazlar !Uygur Turkleri ortada,Suriye ve Irak dagilmasi ortada Rusyanin 1000 yildir inmek istedigi sicak denizlere inisi: Kuzey Irakin yapisi, Barzani ve Talabani petrol onlarin bogazlarindan geçiyor Turkmenler ise soykırım a ugruyor
Birileri çuval çuval dolarlarla dolaşıyor bu Gangastellerin yönettiği yerlerde….

Filistin zaten ortada ,Araplar Başka gezegende yaşıyor,İslam dünyası varmi yokmu belli degil ,sonuç Turkler Ve Türk Dunyasi Yani Milliyetçi Atatürkçüler iş düşüyor!

Gaspıralı İsmail Bey’den, Mustafa Kemal ATATÜRK’e

TEK DİL, ORTAK ALFABE…Türk Dünyası ortak dil kullanımında yeni bir adım attı. 9 – 11 Eylül 2024 tarihlerinde, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de gerçekleştirilen, TDT (Türk Devletleri Teşkilatı) toplantısında; 34 harften oluşan, Ortak Türk Alfabesi konusunda uzlaşma sağlandı. 1991 yılında başlatılan ortak alfabe çalışmaları 33 yıl sonra da olsa sonuca ulaşmış oldu. Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tataristan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilk etapta, ortak alfabeyi kullanma kararı alan ülkeler. Bu dildeki birlikteliğin diğer Türk halkları arasında da giderek yaygınlaşacağı inancını taşımaktayım.Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşları olarak kullanmakta olduğumuz 29 harf’e ek olarak; Ää, Ňn, Qq, Ww, Xx sesleri eklenerek yeni alfabe oluşturulmuş oldu. Bu da bize, Mustafa Kemal Atatürk’ün bir tek bize değil, bütün Türk Dünyasına ne kadar güzel bir alfabe bıraktığının bir kanıtıdır. Sadece 5 harf ekleyerek, Türk halklarının çoğunluğunun kullanabileceği bir alfabedir ortak alfabe. Türk Dünyasının çoğunluğu diyorum çünkü soydaşlarımız ortalama 29 ile 35 harf arasında konuşuyor.Kısa bir bilgi vermek gerekirse; Türkiye 29 harf, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 29 harf, Azerbaycan 32 harf, Kazakistan 33 harf, Özbekistan 33 harf, Tataristan 35 harf, Kırgızistan 36 harf, Türkmenistan 38 harf ile konuşmaktadır. Elbette istisnalar da vardır. Örneğin, Başkurdistan 42 harf, Gagauzya 31 harf, Tuva 18 harf, Uygurlar 14 harf ile konuşurlar. Bu rakamlar üzerinde uzlaşılan alfabedeki harf sayısının ne kadar isabetli olduğunu gösterir. Ayrıca bir not düşmek gerekirse de; Türklerin ilk alfabesi olan Göktürk/Köktürk bir başka deyişle Orhun Alfabesi de 38 harften oluşur.

İngiliz devletler topluluğu 151 milyon civarında bir nüfusa sahiptir. (yaklaşık rakamlar) Ama 53 ülkede İngilizcenin 1. Veya 2. Dil olarak konuşulduğu bilgisine rastlıyorsunuz. Bazı kaynaklara göre dünyada en çok konuşulan dil İngilizce, bazı kaynaklara göre de dünyadaki konuşulan 3. Dildir İngilizce. (Hindistan’ın 2. Resmi dilinin İngilizce olması bu istatistikleri önemli ölçüde etkilediği bir gerçektir.) Ama dünyanın her bölgesindeki İngilizce konuşan insanlar bir biri ile rahatlıkla anlaşabilirler. Tek gerçek budur.
Yine araştırmalardan çıkan yaklaşık sonuç; Dünyada 330 ile 370 milyon Türk yaşadığıdır. (Ancak benim iddiam şudur ki, çok sağlıklı bir araştırma yapılırsa dünyadaki Türklerin sayısının 400 milyonu geçeceği yönündedir.) Başka bir takım araştırmalara göre de, Türkçe dünyada, (43 ülkede) konuşulan 5 dilden birisidir. Ama ne yazık ki hiçbir soydaşımız ile rahatlıkla anlaşamıyoruz. Bu işte bir yanlışlığın olduğunu her aklı başında bireyin anlaması çok zor olmasa gerek. Kaldı ki, köklerimiz bir, kültürümüz bir. Dağıldığımız coğrafyadan ötürü dilimiz farklı lehçelere ayrılmış. Olmasa iyi idi ancak kısmen de olsa değişmiş. Geçte olsa bu yanlışın düzeltilme çalışmasıdır aslında. Ortak Alfabe çalıştayı.

Hiçbir zaman, hiç kimseye kendi doğrularınızı dayatamazsınız. Sorunların çözümü ortak akıl gerektirir. Uzlaşma gerektirir. Türk dünyasının, 34 harfli bir alfabenin etrafında buluşabilmesi ve bu alfabenin temelindeki 29 harfin, günümüz Türkçesinde kullanılıyor olması, Atatürk’ün nasıl bir dahi olduğunun anlaşılması açısından da çok önemli olduğunu önemsiyorum.

Biraz daha geriye gidecek olursak, Gaspıralı İsmail’e rastlarsınız. Ne diyor Gaspıralı İsmail Bey: “Dilde, Fikirde, İşte Birlik.” Bunu biraz açacak olursak; tek dil, ortak alfabe, ortak siyasi yapılanma, ortak ekonomi diyor.
Gaspıralı İsmail Bey; 1851 yılında Bahçesaray yakınlarındaki, Avcıköy’de dünyaya gelen; ünlü bir Türk düşünürüdür. 1914 yılında yine Bahçesaray da vefat eden Gaspıralı’nın, Turan Birliği düşüncesinin ilk savunucusu olduğu tezini ortaya atanlar da azımsanmayacak kadar çoktur. Tarihte, Tek Dil Ortak Alfabe düşüncesini ilk gündeme getiren bilim insanıdır Gaspıralı İsmail. (Tarihi kayıtlara göre.) Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ de Tek Dil Ortak Alfabe konusunun, öneminin farkındadır aslında.

ATATÜRK’ÜN TEK DİL ORTA ALFABE GÖRÜŞÜ

29 Ekim 1933 gecesi, birçok kurum ve kuruluşlarda olduğu gibi, Ziraat Bankası Salonunda da, Cumhuriyetin 10. Yıldönümü kutlamaları büyük bir coşku ile gerçekleştiriliyor. Bir başka yerde, bir başka programda olan Gazi Mustafa Kemal Paşa; etrafındaki diplomatların ve yabancı uyruklu davetlilerin ayrılmasından sonra etrafındakilere “Bizimkiler nerede?” diye sorar. Bizimkiler dediği, Salih Bozok, Kılıç Ali, Nuri Conker, Recep Zühtü dür. “Ziraat Bankası Salonundaki Balodalar Gazi Hazretleri.” Cevabını alan Atatürk; “Ne duruyoruz o zaman bizde oraya gidelim.” der .
Salon tıka basa doludur. İçeriye girmenin olanağı yoktur. Atatürk’ü, genel müdürün odasına alırlar. Bir süre sonra Atatürk; “Neden beni buraya kapattınız? Biz buraya resim (Ziraat Bankasını sembolize eden duvardaki tablo.) seyretmeye gelmedik, baloya geldik.” Der. Etrafındakiler salona girmenin güçlüğünü anlatsalar da; “İyi ya, tam yerindeyiz. Aradığımız bu değil mi? İnsanlar demek meclis demek. Meclis demek konuşulacak yer demek.”
Koruma görevlileri salona inerek Atatürk’ün geldiğini haber verirler. Zar zor yol açılır. Salona giren, Gazi Mustafa Kemal Paşa bir sandalye ister ve üzerine çıkarak Kalabalığa hitaben:
“Cumhuriyetimizin onuncu yılını kutlamak için toplanmışsınız! Görüyorum hepiniz neşe içinde, mutluluk içindesiniz. Ben de sizden biri olarak, neşenizi, mutluluğunuzu paylaşmak için geldim. Bu büyük günde, devlet başkanınız olarak, sizin bana soracaklarınız vardır. Benim size söyleyeceklerim olabilir.”

Sandalyede dikeldiği alandaki yurttaşlardan; sağa, sola ve geriye gidebildikleri kadar çekilmelerini ve ortada boş alan yaratmalarını söyler Gazi. Açılan alana bir masa ile sandalye ister. Oturur masaya ve salondakilere sorar, “Bana soracak sorusu olan var mı?”
İlk olarak bir deniz yüzbaşısı söz alır. Sonra bir vatandaş söz alır. Atatürk her ikisinin de sorularını yanıtlar. (Bunların detayına girmiyorum konumuzun dışında çünkü.)
Üçüncü olarak, 24, 25 yaşlarında görünen genç bir doktor kalabalıktan sıyrılıp söz ister. “Benim sormak istediğim bazı şeyler var, Gazi Paşa hazretleri.” Atatürk genç doktoru masanın karşısına oturtur, adını sorar ve dinlemeye başlar. Adının Zeki olduğunu ifade eden genç, bu yıl Tıbbiye’yi bitirdiğini söyler. Genç Doktor Atatürk’ün başarılarını ve kendisine duyduğu hayranlığı ifade eder. “Fakat üç şey var ki, bunları ya ihmal ettiniz, ya da başaramadınız! Ben bu üç şeyi sizden öğrenmek istiyorum Gazi hazretleri.” Der.
Birinci soru; devrimlerdeki başarının bürokraside sağlanamadığıdır. Doktor Zeki, ikinci gözlemini de anlatır ancak kaynaklarda net değildir. Genç doktor üçüncü soruya geçer.
“Gazi Paşam! Saltanatı kaldırdık. Hilafeti, meclisin manevi şahsiyetinin içine aldık; bunlar yapılana kadar bir milletin ideali olabilirler. Fakat yapıldıktan sonra yeni bir düzen kurulur ve işler. Onun iyi işlemesini sağlamaya mecburuz. Yaptığımız öteki devrimlerde, yapıldıkları an ideal olmaktan çıkar. Artık ideallerimiz yaşadığımız gerçeklere dönüşmüştür. İyi ya da kötü sonuç vermesi bizim sorumluluğumuzdur. Ama bir de milletlerin; babadan oğula sıçrayan uzun vadeli idealleri vardır. Siz bize böyle bir ideal aşılamadınız! Yahut benim bundan haberim yok! Bunu bize açıklar mısınız Gazi Hazretleri?
Atatürk genç doktora başka sorusu olup olmadığını sorar. “Hayır!” yanıtını alır. Ve sözlerine devam eder.
“Haklısınız Zeki Bey, söyledikleriniz doğrudur. Eksiklerimiz var. İdeal ele geçince ideal olmaktan çıkar! Artık o, yaşanan korunan bir varlık olmuştur.” İlk iki sorunun yanıtını veren Gazi Paşa devam eder.
“Üçüncü soruya gelince; Bunlar vicdanımıza yazılmış gerçeklerdir. Konuşulmaz yaşanır! Elbet bu milletin bir ülküsü olacaktır. Ama bu ülküler devletler tarafından açıklanmaz. Millet tarafından yaşanır. Nasıl bakarken gözlerimizi görmüyor, onunla her şeyi görüyorsak, Ülkü de onun gibi, farkında olmadan vicdanlarımızda yaşar ve her şeyi ona göre yaparız. Ben devlet başkanıyım! Sorumluluklarım vardır! Bu sorumluluklarım altında konuşamam! Bu konuda genç arkadaşımla ayrıca konuşacağım.”
Atatürk, salonu dolduran alkışlar arasından kalkarak, Doktor Zekiyi de yanına alarak Ziraat Bankası genel müdürünün odasına geçer, otururlar. Atatürk’ün arkasındaki duvarda bir Türkiye haritası vardır. Karşısında oturan Doktor Zekiye:
“Benim arkamdaki haritayı görüyor musun?”
“Evet Paşam.”
“O haritada, Türkiye’nin üstüne abanmış bir blok var, onu da görüyor musun?”
“Evet, görüyorum Paşa Hazretleri.”
“Hah… İşte o ağırlık, benim omuzlarımın üstündedir. Omuzlarımın üstünde olduğu için konuşamam! Düşün bir kere. Osmanlı İmparatorluğu ne oldu? Avusturya – Macaristan İmparatorluğu ne oldu? Daha dün bunlar vardılar. Dünyaya hükmediyorlardı. Avrupa’yı ürküten Almanya’dan bu gün ne kaldı? Demek hiçbir şey sür git değildir! Bu gün ölümsüz gibi görünen nice güçlerden, ilerde belki pek az bir şey kalacaktır. Devletler ve Milletler bu idrakin içinde olmalıdırlar.” Ve devam eder.
“Bugün Sovyet Rusya dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Devlet olarak bu dostluğa ihtiyacımız var. Fakat yarın ne olacağını kimse kestiremez. Tıpkı Osmanlı İmparatorluğu gibi, tıpkı Avusturya – Macaristan İmparatorluğu gibi parçalanabilir! Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler, avuçlarından sıyrılabilirler. Dünya, yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir!”
“Bizim bu dostumuzun yönetiminde dil bir, inanç bir, öz kardeşlerimiz vardır. Onları arkalamaya hazır olmalıyız! Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır!”
“Milletler buna nasıl hazırlanırlar? Manevi köprülerini sağlam tutarak! Dil bir köprüdür. İnanç bir köprüdür. Tarih bir köprüdür. Bugün biz bu toplumlardan dil bakımından, gelenek görenek ve tarih bakımından ayrılmış çok uzağa düşmüşüz! Bizim bulunduğumuz yer mi doğru, onlarınki mi? Bunun hesabını yapmakta fayda yoktur! Onların bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli. Tarih bağı kurmamız lazım. Folklor bağı kurmamız lazım. Dil bağı kurmamız lazım… Bunları kim yapacak? Elbette biz! Nasıl yapacağız? İşte görüyorsunuz; Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumlarını kuruyoruz. Dilimizi onların diline yaklaştırmaya, tarihimizi ortak payda haline getirmeye çalışıyoruz. Böylece, birbirimizi daha kolay anlar hale geleceğiz. Bir sevgi parlayacak aramızda. Tıpkı bir vücut gibi, kaderde ve mutlulukta birbirimizi duyacağız ve arayacağız. Ortak bir dil amaçladığımız gibi, ortak bir tarih öğretimiz olması gerekli. Ortak bir mazimiz var. Bu maziyi bilincimize taşımamız lazım. Bu sebeple okullarda okuttuğumuz tarihi Orta Asya’dan başlattık. Bizim çocuklarımız orada yaşayanları bilmelidirler. Orda yaşayanlar da bizi bilmeli… İşte bunu sağlamak için de Türkiyat Enstitüsünü kurduk. Kültürlerimizi, bütünleştirmeye çalışıyoruz. Ama bunlar açıktan yapılamaz. Adı konularak yapılacak işlerden değildir. Yanlış anlaşılabileceği gibi savaşlara da sebep olabilir. Bunlar devletlerin ve milletlerin derin düşünceleridir.
“Bunları sana akıllı bir genç olduğun için söylüyorum. Açıktan söylemiyorum, kulağına söylüyorum. Sen bil, gerekçesini kimseye söylemeden böyle davran. Çevrenin de böyle davranması için gerekeni yap! İdealler konuşulmaz yaşanır! İşte senin sorunun karşılığını da böylece vermiş oldum.”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, genç Doktor Zekinin kulağına fısıldadığı bu ideal ve görev bilincini, doksan yıldır yeni yeni duymaya başladık. Bu hata Türk gençliğinin değil, Türk gençliğine bu bilinci aşılayamayanlarındır. Ortak Alfabe; Türk Halklarının kaynaşmasında, sosyal, kültürel ve tarihsel bütünleşme açısından yeni bir dönüm noktası olacaktır. Bu bir geçiş sürecidir. İlkokullardan itibaren okutulmaya başlanır ve her geçen yıl yaygınlaşır ve dilde birlik sağlanır. Dünya ile uyum açısından ortak alfabenin Latin harfleri ile oluşturulması doğru bir eylem planıdır bana göre. Anacak bir de Türk’ün öz alfabesi var. Orhun / Göktürk Alfabesidir adı. Bu alfabenin de, atalarımızın mirasına sahip çıkılıp ve yaşatılması açısından, Türk Halklarının çocuklarına okullarda öğretilmelidir.

Dil bir ulusun kimliğidir. Kimliğini kaybeden geçmişini kaybeder. Geçmişini kaybeden geleceğini kaybeder. Bolat Ünsal Şair Yazar Heykel Sanatçısı

Sanıyorum iki bağlantı var.
1.Öntürk bağlantılı Fenike’liler,(Güneye inen Türkler)
2.Kuzey’e Odin ile geçenİskandinav (İskit kökenli) halklar..İskoç,Islanda,İrlanda,vb.lerinin denizci Ataları ki meşhur Altın postu aramaya Kafkasya’ya kadar geldiler…
Tabi Atatürk’ümüzün Türk Tarih tezi devam etse idi araştırmalar farklı gelişirdi..Not : Finike yazılarıda,Kıbrıs yazılarıda Runik yazı olup sanıyorum Mehmet Turgay Kürüm 2500 yıllık Kıbrıs yazılarını okumuştu..  Danyal Hergünsel

Etrüksçe Türkçe’dir

Etrükslerin DNA’sı %97 TÜRK

Renfrew, Stanford (California) Üniversitesi’nden Cavalli ve Sforza, Floransa Etrüskoloji Enstitüsü’nden Camporeale ve öteki üniversite profesörlerinin tekrar tekrar yaptıkları DNA testi ile Etrüsklerin %97 Türk oldukları 2007’de ortaya çıkmıştır!.

Kazım Mirşan, Doğu Türkistan’ın ili Nehri üzerindeki Kulca kentinde, 4 Temmuz 1919’da dünyaya geldi. 1932’de öğrenimine istanbul’da devam etti. Almanya da Berlin Üniversitesi’nde ve istanbul Teknik Üniversitesinde inşaat yüksek mühendisliği okudu.

Almanca, Rusça, ingilizce ve Türk lehçeleri (Tatarca, Özbekçe, Başkurtça, Tarançıca, Kaşkarlıkça (yani Uygurca), Kazakça, Kırgızca, Azerice, Türkiye Türkçesi ile kendi ana lehçesi olan, Tümenlikçe) dışında Yunanca, Latince, italyancayı meslek araştırmalarına yarayacak kadar bilen Mirşan, hayatının büyük bir kısmını Ön Türk tarihi ile ilgili araştırmalara adadı.

Çeşitli Savları

  • Yazı M.Ö 16.000 yılında Türkler tarafından icat edildi!.
  • Kürtçe’nin Ön-Türkçe’den sözcükler barındırdığı gibi bu sözcükleri Arapça ve Farsça’ya da taşımıştır.
  • Anadolu’da da Ön-Türkçe yazıtlar bulunmaktadır.
  • Latin, Yunan, Fenike ve Kril alfabelerinin Ön-Türkçe’den oluşmuştur!.
  • Roma’nın küllerinden kurulduğu medeniyet olan Etrüskler Türk’tür. (Etrüskçe yazıtlar ilk defa 2004 senesinde Kazım Mirşan tarafından çözümlenmiştir.)
  • Etrüskçe Türkçe’dir!.
  • Skandinavya ve Avrupa’da 5000’den fazla Türkçe yazıt bulunmaktadır.
  • Türklerle Almanlar (cermenler) akrabadır.
  • Mısır’daki eşteşlerinden 2000 yıl daha eski ve iki kat daha büyük olan ve şu anda yasaklanmış bölgede bulunan piramitler Türkler tarafından yapılmıştır.

Tarih Türklerde Başlar

#BenimAdımAtatürk

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN..

26 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da başlayan ve 15 bin 55 şehit verilerek yazılan emsalsiz bir kahramanlık destanının adıdır 30 Ağustos..

Bu destan, çoğu ülkenin askeri okullarında ders olarak okutulan ibretlik bir eserdir..

Eserin banisi, tüm cihana tarihi boyunca unutamayacağı bir insanlık dersi vermiş olan askerî deha Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür..

O, gök yüzünden süzülüp bu topraklara düşmüş olan bir yıldız ve yüce Allah’ın Türk Milleti’ne bahşettiği bir lütuftur..

  • Asker olmak için doğmuş,
  • Gözünü cephede açmış,
  • Ömrü boyunca vatanı için savaşmış,
  • Bu yüzden gençliğini yaşayamamış,
  • 57 yıllık kısacık ömrünü milletine adamış,
  • 2100 sene sonra Mete’yi,
  • 1500 sene sonra Atilla’yı,
  • 1150 sene sonra Bilge Kağan’ı,
  • 1000 sene sonra Alparslan’ı unutmamış,
  • Bastırdığı kağıt parayı Bozkurt’la resmetmiş,
  • Yakın arkadaşlarına, “Bozok, Bozkurt” gibi soy isimler koymuş,
  • Manevi kızına “Ülkü” adını vermiş,
  • Önce Türk Tarih Kurumu’nu ardından da Türk Dil Kurumu’nu kurmuş,
  • Kurduğu devlete asırlar sonra yeniden Türk adını vermiş,
  • İbrahim Çallı’ya “Ergenekondan Çıkış” tablosunu yaptırmış,
  • Türk Tarih Tezi’ni hazırlatmış,
  • Anadolu’da yaptırdığı kazı çalışmalarıyla Türklüğün izlerini buldurmuş,
  • Petrol Ofisine, “Göktürk Simgesi” olan “Bozkurt” logosunu koydurmuş,
  • Her konuşmasında mutlaka “Türklük”vurgusu yapmış,
  • Her daim “Anadolu 7 bin yıldır Türk beşiğidir” demiş,
  • Türklüğün ebedî olduğunu haykırmış,
  • Türk devrimlerini, Osmanlı’nın son döneminde unutulmuş olan Türklüğün özüne dönerek yapmış,
  • Türk’ü, Türk yönetmelidir sözünü şiar edinmiş,
  • Türk kültürünü yaşamın her alanında hakim kılmak için çalışmalar yapmış,
  • Anadolu’da unutulmuş, sinmiş, hor görülmüş Türklüğü yeniden şahlandırmış gerçek bir başkomutandır..

Özü de sözü de Türk olan, Türk’ün yanında saf tutmuş her kim varsa ayrım gözetmeksizin bağrına basıp kardeş kabul eden, bu yüzden de “Zafer, zafer benimdir diyebilenindir..” ve “ Ne mutlu Türk’üm diyene..” diye tarihe not düşen, kısacık ömrü boyunca yüreği hep vatan ve millet sevdasıyla atmış olan böylesi bir başkomutanın zaferidir 30 Ağustos..

Haddini bilmez, kanı bozuk, ne idiği belirsiz güruhun her sene maskesinin düştüğü, ecdadın gerçek evlatlarının ve Türk’e her zaman kardeş olanların ise iftihar ve gururla yad edildiği coşkunun adıdır 30 Ağustos..

Kutlu zaferin 102. yılına erişmiş bir nesil olmanın mutluluğu içinde başta büyük önder Gazi Mustafa Kemal Paşa olmak üzere kahraman silah arkadaşlarını saygı, minnet ve rahmetle yad ediyorum.. Dr. Vecdet Öz

Bilinen İskit tarihi, Homer’e ve Herodot Tarihe göre; 3 bin yıllık ama,
3 ciltlik Dünya Tarihi yazan Babilli Tarihçi Beressos’a göre en az 5 bin yıllıktır.
Beressos, Babilliler Med işgalinden kurtuluş için her yıl Kasım ayında 5 gün boyunca kutladıkları bayramın adı ise İskit Bayramıdır diyerek, İskitlerMeddir, Medlerİskittir demekte ve Eski Avrupalı bilginler de bunu kabul etmektedir.
Örneğin; İran’ın, Persepolis şehrindeki 2500 yıllık Darius Yazıtlarını okuyan Fransız dilbilimci J. Oppert, bu yazıtın orta sütununda yazılan dilin, Macarca, Fince dil grubundan sondan eklemeli Sakaca-İskitçe-Türkçe olduğunu ortaya koymuştur. Doğu Roma-Bizans kaynaklarına göre Göktürkler diye bildiğimiz Türk Kağanlığı’nın konuştuğu dil de İskitçe’dir.
Alman Tarihçi Baron Bunsen’e göre ise, İskitler Sakalardır ve kökeni 18 bin yıl geriye, antik Sibirya havzasına gitmektedir.
Prof Dr İbrahim Çesmeli’ye göre Sakalar/İskitler, Hunlar, Göktürkler hep aynı Türk kavimleridir ve kültürleri birbirinin devamı, Din ve Sanat birbirinin aynısıdır.
Bu yüzden
Atatürk’ün döneminde, liselilere okutulan 4 ciltlik Türk Tarih Tezinin birinci cildinde konu Türk-İskit İmparatorluğu olarak işlenmiştir.
Yapılması gereken,
Türk Tarih Tezini güncelleyerek okullarda tekrar okutulması için çaba göstermektir. Başka türlü milletin mankurtluğunu bitiremeyiz. …
Bu konuda bilinen tüm ezberleri bozan kitabımın 10 baskı da bitti.
2 yeni baskı geldi.
Okuyucularıma çok teşekkür ediyorum
Eski Çağ Tarihi Uzmanı
Bahtiyar Aydın
saygılarımla Arzediyorum

ATATÜRK’ÜN TEZLERİ

1. Güneş-Dil,
2. Türk Dil Tezi,
3. Türk Tarih Tezi,
4. 6 Ok Doktrini
5. Ulus kavramı
6. Savaş Sanatı
7. Bin Yıl: Bin yıllık Ortaçağ Saltanatı ve Hilafet Karşıtlığı
8. Türkiye Cumhuriyeti
9. Dil Tarih Coğrafya
10. Türk Alfabesi

Selamlar, bu saydıklarınızdan bir bölümü yalnıza konu başlıkları, bazıları ise gerçek tezleri. Fikrimi sorduğunuza göre şunu söylememe izin verin: Tezleri öbürlerinden ayırmak gerekir ki, gerçek tezlerin önemi daha çok anlaşılsın, üstünde daha çok durabilelim. Örneğin Güneş-Dil, Türk Dil Tezi, Türk Tarih Tezi, 6 ok doktrini gerçek tezlerdir. Ötekiler ise konu başlıklarıdır ve tabii ki Atatürk’ün üstünde özgün fikirleri olan konulardır. Ama bunlara tez diyemeyiz. Tez olarak buna birkaç ek daha yapılabilir sizin listeden, örneğin Ulus kavramı tezi diyebiliriz. Ama gençlikle ilgili görüşlerine tez diyemeyiz mesela… Gibi… Atlantis konusuna ne görüşte olduğu ise tartışmalı, sanırım sadece ilgi göstermiş.. Ayrıntısını bilmiyorum. Aklıma başka şey gelirse yazarım. Sevgiler ve saygıyla. Kaan Arslanoğlu

İlgi gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim. Sizin Atatürk’ün Tarih Tezi makaleniz bende Atatürk’ün Tezleri kavramını oluşturdu. Etkileşim her zaman üretkenlik ile eşdeğer.

Fikrinize katılıyorum. Başlıkları Tezler ve Fikirler olarak ayırıp tezleri öne çıkarmamız daha uygun olacaktır. Atatürk sadece cumhuriyet ve laiklik kavramlarına indirgendiği için tezler kaybolup gidiyor.

Onluk bir liste taslağı oluşturdum.

TEZLER

1. Güneş-Dil,
2. Türk Dil Tezi,
3. Türk Tarih Tezi,
4. 6 Ok Doktrini
5. Ulus kavramı
6. Savaş Sanatı
7. Bin Yıl: Bin yıllık Ortaçağ Saltanatı ve Hilafet Karşıtlığı
8. Türkiye Cumhuriyeti
9. Dil Tarih Coğrafya
10. Türk Alfabesi

Sevgi Saygı ve Selamlarımla

Hind-Avrupa tezine karşıt olarak Hazar-Türk ve Hind-Türk tezleri önem kazanıyor. Levent Ağaoğlu

Büyük Kurgan Anıtkabir ‘de yatan Bilge Mustafa Kemal Atatürk ‘e en büyük hediye, Cumhuriyeti emanet ettiği gençlere Ön Türk Kurganları’nın önemini anlatıp Türk Tarih Tezinin yine okullarda okutulması için farkındalık oluşturmaktır. Çünkü Türkiye ancak böyle kurtulur MANKURTLUKTAN.
Ayrıca İbrani toplumu sanılan toplumun nereden baksanız %90 yakını Hazar Türk MUSEVİSİ. Ve bunun en büyük dayanağı Atatürk ve Türk tarih tezi. Atatürk 1930 larda Fransa dan göçen Türk Musevi cemaati olan Amikal cemaatine bir konferans verildi. Bu konferansın ana hatları, Türk devletine katılan bu cemaatin Türk toplumuna kaynaşması. Biliyorsunuz Atatürk her Türk Kaanı gibi dine dayalı bir devlet istemedi. Sebebi bence çok haklı bir gerekçe. Kimseye ruhunun derinliklerinde bir dini zorlayamazsın. İşte bu sebeple bu Musevi Türk cemaatine Türk ulusuna kaynaşması için Türkçeyi kabullenip herkes gibi konuşmasını ve dinlerinde ise istedikleri gibi yaşamakta herkes gibi özgür olduğunu söylemiştir. Geleyim esas konuya, o konferansta özelikle söylenen şu idi. Şu anda İbrani olarak görünen toplumun çoğunun aslında Hazar Türk MUSEVİSİ olduğu. Acaba haksız mı idi ulu önder Atatürk. Bir düşünün derim?
…………………………………

1873 yılından sonra, Fransız Tarihçi-Arkeolog Ernest Renan, batılı arkeologlara şöyle sesleniyordu;

“Arkeolojik bulgular Türkleri işaret ediyorsa da, siz onları Türklere mal etmeyin. Sonu kötü olur. O zaman Türkleri Anadolu’dan sürmek zorlaşır.Renan şöyle devam edecekti: Türkler hiçbir uygarlık kurmadılar. Aksine kurulmuş uygarlıkları yıktılar. Türkler Barbardır. Kızılderililere ne yapıldıysa, Türklere de o yapılmalıdır.”

(Oysa 1873’e kadar, Anadolu’daki arkeolojik bulguların Türklere ait olduğu belgelenmişti)8 Ocak 1918’de ABD Kongresinde okunan ve tarihe “Wilson Prensipleri” olarak geçen bildirinin 12. Maddesi; “Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki diğer ulusların yaşam güvenlikleri ve özerk gelişimleri sağlanmalıdır.” …10 Ağustos 1920 Sevr’e geldiğimizde, 62-63-64’üncü maddeleri şöyleydi;

“Fırat’ın doğusunda Kürtlerin özerkliğini İngiltere-Fransa-İtalya’dan 3’er üyeli komisyon hazırlayacak. Osmanlı, komisyon kararlarını 3 ay içinde kabul etmeyi ve yürürlüğe koymayı şimdiden kabul eder……Kürtler 1 yıl sonra bağımsızlık için Milletler Cemiyetine başvurursa, Türkiye bölgedeki tüm haklarından vazgeçer…”Atatürk, Türk Tarihini çok iyi inceleyen ve gerçekleri bilen bir liderdi. Anadolu’nun en az 7 bin yıllık öz be öz Türk Yurdu olduğunu biliyordu. Bu yüzden Atatürk, Kurtuluş Savaşımız sonunda, büyük emperyalist oyunu yırttı attı!Bir daha böyle tuzaklara düşmeyelim diye de “TÜRK TARİH TEZİNİ” anlatan dört cilt olarak tarih kitabını hazırlattı. Buna bağlı olarak da gerçek Türk Tarihini anlatan Tarih Kitapları hazırlattı.

10 Kasım 1938’de Atatürk vefat edince, bu kitapların hepsi hemen rafa kaldırıldı..!1939 yılında, daha sonra Başbakan olacak Şemsettin Günaltay’ın, yazdığı tarih kitabı okullara dağıtıldı!

O andan itibaren, Atatürk’ün yazdığı Türk Tarih Tezi kalkmış, yerine Grek Tarih Tezi oturtulmuştu!Bu teze göre, Anadolu’daki tüm medeniyetlerin kaynağı Greklerdi. Doğal olarak Anadolu da bir Grek yurdu oluyordu!

(Bknz: M. Bernal-Kara Atena, Eski Yunan Aldatmacası Nasıl İmal Edildi)12 Mayıs 1939’da, Kültür Reformu kapsamında Türk-İngiliz Ortak Beyannamesi imzalandı ve yabancı ülkelerin eğitimcileri, eğitim sistemimizi istedikleri gibi değiştirdiler. Halkevlerinde dahi, İngiliz öğretmenler görev yapmaya başladı!Köy Enstitülerinin, gerçek işlevlerinden uzaklaştırılmalarının esas nedeni, yabancı eğitimciler ve onların devletlerinin baskılarıdır.Nitekim, Köy Enstitülerinin Kurucuları Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç, tek parti döneminde yani 1946 yılında R. Şemsettin Sirer (Bakan) ve R. Peker (Başbakan) imzaları ile görevden alındılar!
09.05 1947’de Köy Enstitülerinde Kız-Erkek Öğrencilerin birlikte ders görmesi yasaklandı. 27 Kasım 1947’de uygulamalı Ankara Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü kapatıldı! Misyonu bitirilen okullar 1954 yılında da tekrar Öğretmen okuluna dönüştürüldü.İngilizler ve Amerikanlar 1949 yılına kadar hem eğitim sistemimizi, hem de tarihimizi diledikleri gibi çarpıttılar.

Amaç, Türklerin Anadolu ile, geçmişimizle olan bağlarını kopartmaktı!1946 da Truman Doktrini Kabul edildi. 1947 yılında Hilts Raporu kabul edildi. 1948’de Marshall Yardımı kabul edildi!

1949 yılında Türkiye-ABD bir anlaşma imzaladı. Anlaşmanın bir adı, “Fulbright Eğitim Komisyonu”, diğer adı ise; “Türkiye-ABD Kültürel Mübadele Komisyonuydu!Komisyon, Türk Eğitim sistemini yeni baştan hazırlayacaktı!

9 Üyeli komisyonun 4 üyesi Türk, 4 üyesi Amerikalı, Başkanı da ABD Ankara Büyükelçisi olacaktı!

Tarihimizin nasıl kendi elimizle çarpıtıldığını anlatabildim mi?
Bu komisyon hala görevdedir ve merkezi Ankara’dadır…TARİHİ KENDİNDEN GİZLENEN MİLLET!

Almanya’daki “İnsan Tarihi Bilimi Enstitüsü” Türkçe’nin 9 bin yıl önce de konuşulduğunu kanıtladı.

Tarihimizi bizden öylesine sakladılar, öylesine çarpıttılar ki, insanımız ancak yabancılar söyleyince inanır oldu!..A- Linguistik Arkeoloji Araştırma Grubu’nun lideri, Almanya’daki Max Planck İnsan Tarihi Bilimi Enstitüsü’nden ve Nature dergisinde yayınlanan çalışmanın baş yazarı karşılaştırmalı dilbilimci Martine Robbeets: Dünya’daki dillerin kökeni Türkçedir dedi.Turani dil ailesi gruplamasını (1854) yapan Alman Max Müller,Ve Yine; A.V.Edlinger, Herman F.Kevergic ve L. Cahun’a göre, Fransızca dahil, Hint-Avrupa dillerinin kökeni Turanidir ve Dünya’daki ilk dil Türkçe’dir. Bunlarda namuslu Avrupalı bilginlerdi.Prof.Dr. Kazım Mirşan’da fizik bilmini kullanarak elde ettiği algoritma ile “Dünya’nın en eski dili Türkçedir” demişti.O zaman tarihimizi bir de bizden dinler misiniz?

Bize, Türklerin Anadolu’ya ilk geliş tarihi olarak 1071 Malazgirt Savaşıyla olduğu söylendi. Halbuki 1071’de Anadolu’ya gelen Türkler, Müslümanlığı kabul etmiş Türklerdi.
Ne diyordu Ermeni tarihçi Kiragos: İskitler geri döndü.Ön-Türkler, milattan önce 13 bin yılında Anadolu’da idiler ve Anadolu’nun dip kültürünü oluşturdular.

Esas önemli olan, Anadolu’ya gelen Ön-Türkler;
Göçebe olarak değil, göçmen olarak geldiler. O tarihte tamgayı/resim-yazıyı biliyorlardı.Yine Tanrının birliğine inanırlardı. (M.Ö 14 bin yılında ORAL Dağlarındaki Şölgen Taş Mağarasında, Rus ve Fransız araştırmacılar buldukları yazıtlarda bunu kanıtladılar)
Kırgızistan Saymalıtaş Vadisinde bulunan eserlerde, Türklerin tekerleği icat ettikleri, tekerlekli sabanla çift sürdükleri, geyik-at-köpek gibi hayvanları ehlileştirdikleri ispat edilmiştir.Çoğumuz, Prof. Dr. Afif Erzen tarafından 1967 yılında Van’da kurulan ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine bağlı “Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezini” ve yaptığı hizmetleri bilmeyiz. İşte benim için hazine olan bir kaç kitabı.Yine çoğumuz, Prof.Dr Erich Feigl, Prof.Dr Justin McCarty, Andrew Mango, Normon Stone, Stanford Shaw, Kazım Mirşan, Servet Somuncuoğlu, Prof.Dr Semavi Eyice, Ord. Prof. Dr. Ali Tanoğlu gibi isimleri ve çalışmalarını bilmeyiz, öğretmezler ki!..Çoğu rahmete kavuşmuş bu değerlerimiz, Ön-Türkler ve Türkler konusunda mevcut tarihi alt-üst edecek buluşlara imza attılar.Prof. Dr. Erich Feigl ve Stanford Shaw Yahudi’dirler. Bu ikili Ermenilerin soykırım yalanlarına öyle darbeler vurdular ki, Ermeniler onların evlerini yaktılar, defalarca suikast düzenlediler!Ön-Türklerin M.Ö 13 bin lerde Anadolu’ya geldiğini, İst. Ünv. Senatosunun “Şeref Doktoru”, Türk Tarih Kurumu “Onur Üyesi” payesi ile ödüllendirdiği Afif Erzen, yıllar süren araştırmalarını 1984 yılında yayınladığı “Anadolu ve Urartular” kitabında bilimsel olarak kanıtlamıştır.Prof Dr Kazım Mirşan’ın incelediği, Doğu Anadolu’da mevcut yazı öğelerini içeren kaya resimleri ve kaya yazıtları, rahmetli Servet Somuncuoğlu’nun Orta Asya’dan Anadolu’ya yıllar süren araştırma boyunca belirlediği on binlerce kaya yazıtı, kaya resimleri ve DamgalarÖn-Türklerin Anadolu’ya M.Ö 13 binli yıllarda geldikleri kesin olarak ispat etmişlerdir.Göbeklitepe M.Ö 12 bin yılında kurulmuştur. Göbeklitepe Dikilitaşlarının üzerine resmedilmiş çok sayıda hayvan ve insan figürlerinin, damgaların
Türk Dikilitaşlarındakilerle birebir aynı olması, Ön-Türklerin Anadolu’ya geliş tarihini doğrulamaktadır.Klaus Schmidt, Göbeklitepe de, Asya balbal kültürü var,Yine;
Altaylar’da 12 sütundan oluşan bir kamlar tapınağı var, Göbeklitepe’de de var, OZ tamgası ve çemberli T, Tengri sembolü 9 bin yıllık Çatalhöyük’de de var,7 bin yıllık Hacılar Höyük’te de varGöbeklitepe’deki dikilitaş kültürüyle Türklerin dikilitaş kültürü aynı. Örn:1 sütunda 3 adet hayvan figürü üst üste işlenmiş bir Göbeklitepe sütunu var, Tuva’da ve Moğolistan’da yer alan bazı Türk sütunlarında da aynı üslup var.
Hatta işlenen hayvanların bazıları tamamen aynı.Göbekli Tepe’yi ilk ortaya çıkaran arkeolog Klaus Schmidt, 20 tapınaktan sadece 6’sının gün yüzüne çıkarıldığı ve ortaya çıkan benzerlikler; Türklerin erken kültürünün Göbeklitepe olabileceği yönünde ciddi kanıtlar sunuyor demişti Peters ile birlikte yazdıkları makalede(2004)Dünya tarihini alt-üst edecek bu gelişmeler karşısında nedense dünya basını ve tarihçileri sessizdirler! Niye?..
Bir an için M.Ö 13 binli yıllardaki bulguların Ermenileri ve Yunanı işaret ettiğini düşünün. “Türkler, Anadolu’da işgalcidir” yaygarası tüm dünyayı inletirdi…!Peki, Ön-Türkler M.Ö 13 bin yılında Anadolu’ya gelmiş de, Hıristiyanlar ne zaman gelmiş?
Hz. İsa’nın Havarilerinden Saint Paul M .S 40’lı yıllarda Anadolu’ya (Tarsus) gelmiş ve Anadolu’nun Hıristiyanlaştırılması çalışmalarına başlamıştır. Yani binlerce yıl sonra.Böylelikle, yabancı kaynaklar ve bazı art niyetli bilim insanlarının “Anadolu Medeniyetinin beşiği Helen-Roma-Bizans medeniyetleridir” iddiasının YALAN olduğu ve boşa düştüğü çok açık değil midir?Anadolu, Türklerin öz be öz vatanıdır. Türkler, Anadolu’da yeşermiş medeniyetlere beşiklik etmiştir. Başka bir deyişle; Türkler, Anadolu’da can bulan medeniyetlerin hem anasıdır, hem babasıdır. Türk Tarih Tezi kitaplarını geri getirmek ve Damgalarımıza sahip çıkmak vazifedir!1-Tolunoğulları (868-905)
2-Ihşidoğulları (935-969)
3-Eyyubîler (1171-1250)
4-Mısır Memlüklüleri/Devletü’t-Türkiyye=Türk Devleti/(1250-1517)
Ortadoğu ve K.Afrikada kurulan bu devletleri kuranlar Türklerdi, ama Araplaşıp yok oldular!
Lütfen DAMGALARIMIZA SAHİP ÇIKALIM artık!Hakkari’deki, Van’daki Taşbabalar bile 4.000 yıllık.
E hani ilk kez Anadolu’ya 1071’de gelmiştik? Bunlar 1071’den 3.000 sene daha önce gelen Türklere aittir. O halde hala Anadolu’ya ilk kez 1071’de geldiğimiz yalanı okullarda niye okutuluyor diyen Prof. Veli Sevin haksız mı?Eski Çağlarda Türk ismi yerine Turani kavimlere şu isimler verilmiştir:
Persler: Saka, Sak
Grekler ve Ermeniler: İskit
Urartu: İşgulu-Saga
Asur: Aşguzai yada İşkuzai
Çin: Sai
Tevrat: Aşkenaz
Roma: Hun
D.Roma/Bizans: Türk.
Netekim Dünya da Kımız içen sadece bunlardır…Adı Rus, peki kültürü Rus mu? Saka-Yakut mu?..

Demek ki dil farklılaşıyor diye binlerce yıllık kültürünü kimse terk etmiyor…

Ağız kopuzu ‘Türk Dünyası’nın en eski çalgılarındandır.
Binlerce yıldır Şamanlar bu çalgıyı törenlerinde kullanıyorlar.Osmanlıyı övüp Atatürk’ü ve Türklüğü sileceklerini sanıyorlar ama Osmanlı sülalesinin, “Türk-Oğuz soyuna PARAYLA bağlanma” hikayesinin içyüzünü
Prof Halil İnalcık Tv lerden anlatmıştı
ve anlı şanlı uydurmasyoncu Osmanlı tarihçileri de gık diyememişti.Damgalara neden bu kadar çok önem verdiğimizi anladığınızı umarım.DAMGALARIMIZ ÇOK ÖNEMLİDİR
Şu “4 koç başlı mezar taşının” biri
Rize’de,diğeri Ovacık’ta,
bir diğeri Doğu Beyazıt’ta,
en altta solda ki ise,en eskisi ve teee Hakasya’dan.
Hani Doğu Karadeniz Yunandı-Rumdu! Bunu diyenler belki şimdi biraz utanırlar…
Twitter .Sakalar İskitler(Gizlenen Eski Anadolu Halkı)

………………………………………
Hatta Biraz Daha Geri Gidelim..1800 lü Yılların Sonunda Amerikalı Bir Amiral ( Bristol ) Anadoluyu Dolaşmış ve Bir Kıta Yazmış..
Sonuçta Şu Kanıya Varmış ” Anadolu Türklerin Egemenliğine Brakılmayacak Kadar Önemli Bir Toprak Parcasıdır” Ve Amerikan Dış Politikası Bu Tezin Üzerine Kurulmuştur..
Bir Tek Atatürk Dahi Zekası Sayesinde Tarihin Akışını Değiştirmiştir..
………………………………
Hatta Biraz Daha Geri Gidelim..1800 lü Yılların Sonunda Amerikalı Bir Amiral ( Bristol ) Anadoluyu Dolaşmış ve Bir Kıta Yazmış..
Sonuçta Şu Kanıya Varmış ” Anadolu Türklerin Egemenliğine Brakılmayacak Kadar Önemli Bir Toprak Parcasıdır” Ve Amerikan Dış Politikası Bu Tezin Üzerine Kurulmuştur..
Bir Tek Atatürk Dahi Zekası Sayesinde Tarihin Akışını Değiştirmiştir..
………………………………
Bastırdığı kağıt paranın üzerine Bozkurt koyduruyor.
Yakın arkadaşlarına, Bozok, Bozkurt gibi soy isimler koyuyor.
Üvey kızına Ülkü adını veriyor.
Yusuf Akçura beği İstanbulu teslim almaya yolluyor.
Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumunu kuruyor.
Asırlar sonra Türk adını vererek, Türkiye Cumhuriyetini kuruyor.
İbrahim Çallı’ya “Ergenekondan Çıkış” tablosunu yapmasını istiyor.
Petrolofisinin logosunu bozkurt yaptırıyor!
Türk Tarih Tezini hazırlatıyor.
Anadolu da kazı çalışmaları yaptırıp , Türklüğün izlerini bulduruyor.
Her konuşmasında Türklük vurgusu yapıyor.
Anadolunun 7 bin yıldır Türk beşiği olduğunu söylüyor.
Türklüğün ebedi olduğunu haykırıyor.
Türk devrimlerini öze dönerek yapıyor.
Tıpkı Fikirlerinin babası Ziya Gökalp beğin dediği gibi.
Türk’ü Türk yönetmelidir diyor.
Türkiye Türklerindir diyor.
Türk kültürünü yaşamın her alanında hakim kılmak için çalışmalar yapıyor.
Anadolu’da, unutulmuş, sinmiş, hor görülmüş Türklüğü şahlandırıyor..
“Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. ”
Diyerek kutlamış Türklüğünü hatırlatıyor.
Sarışın kurt Gazi Mustafa Kemal Atatürk..
……………………………….

Kaynaklar

******************************

TÜRK TARİHİNİN ANA HATLARI

I. BEŞER TARİHİNE METHAL 5

II. TÜRK TARİHİNE METHAL 47

III. ÇİN  71

IV . HİNT 127

V. KALDE , ELAM VE ASUR 163

VI. MISIR 193

VII. ANADOLU 227

VIII. EGE HAVZASI 265

IX. ESKİ İTALYA VE ETRÜSKLE R 309

X. İRAN 329

XI. ORTA ASYA 401

******************************
TÜRK TARİHİNİN ANA HATLARI
BU KİTAP NİÇİN YAZILDI ? 1
I. BEŞER TARİHİNE METHAL 5
A ) Kâinat 6
Dünya 10
İnsan 16
B ) Tarih 21
İnsanların geçirdiği devirler 22
C ) Irk 31
Lisan 34
Türk ırkı 37
D ) Fikir 39
II. TÜRK TARİHİNE METHAL 47
A Türklerin Ana Yurdu 47
Umumî muhaceretler ve medeniyetler .. . 49
Ana yurtlarından ayrılan Türkler 59
Göçlerden evvel ve sonra Ana Türk-Yurdu . . 61
III. ÇİN  71
1. Memleke t 73
Şimalî Çin 74
Cenubî Çin 75
Çine tâbi memleketle r 76
Mongolya 77
Mançury a 78
Çin Türkleri 78
2 . Ahali 84
3 . Çi n medeniyeti 87
Cinde türk medeniyetinin kıdemi 87
D in ve felsef e 90
Bugünk ü dinle r 91
; Konfüçiüs 91
>’Ta o dini 93
Buda dini 95
Dil, yazı ve edebiyat 96
Resim, mimarî ve heykeltraşlık 98
Çinicilik ve ipekçilik 99
Ziraat 99
4 . Çinin siyas î tarihi 100
Ü ç sülâle devri 101
Birinc i sülâl e 103
İkinc i sülâle 104
Üçüncü sülâle 106
İmparatorluk devri: T’sin sülâlesi … . 107
Han sülâles i İ H
Milâdın III ünc ü asrından sonr a Çin … . 11 4
Topa Türkleri (Vey Devleti) 116
Tangla r 117
Cengiz Han devri 119
Kubilay 121
Kubilay m Avrupa devletlerile temasları . . • 123
Kubilay devrinde çin medeniyeti 123
Mingle r 125
Mançu sülâles i } • 125
IV . HİNT 127
A) Memleke t 129
B ) Tari h 132
1. Tarihte n evvelk i zamanla r 132
2 . Tari h devri 135
M. E. 100 0 tarihinden sonr a 135
Per s ve İskende r istilâsı . . . . 137
Morya sülâles i 138
Gre k hakimiyeti 139
Sakala r istilâsı 139 ‘
Yueş i Türkleri ve Kuşhanla r 140
Suraştra, Andra 144
Gupta İmparatorluğu 144
Akhunla r 145
Hars a ve Palalar 146
Rajput derebeyliği 147
Müslüma n Türkle r ve Babur İmparatorluğu . 147
C)Hin t medeniyet i 149
1. Dinler 149
Veda dini ve Brahmanlı k 149
Upanişatla r 151
Jenis m 152
Budism 153
Hindu dini . .’ . 155
2 . Cemiye t ve aile . . 156
3 . Lisan, yazı, edebiyat, fen v e felsef e . . . 158
4 . Hint san’ati 160
V. KALDE , ELAM VE ASUR 163
1. Memleke t 165
2 . Ahali 168
3 . Arkeoloj i keşifleri 171
4 . İlk medeniyetleri n banis i , 172
5 . Sümer, Akat, Ela m Devletleri 173
6 . Kalamd a dahilî rekabetle r v e mücadelele r 177
7. Sümer, Akat, Ela m Devletlerinin akıbeti 179
8.Asurlula r 180
9 . Süme r medeniyeti 182
Hayvancılık ve ziraat 182
Sanayi 183
Milliyetperverlik ve kanun 184
Talim ve terbiye 185
Din ve ilimler 186
Edebiyat ve yazı 187
Mimarî ve konfor 188
VI. MISIR 193
1. Mısır v e Nil 193
2 . Mısırın ilk ahalis i 197
3 . Mısırın tarihi 200
4 . Mısırda tarih devirleri 205
Birinci devir: Eski imparatorluk 206
İkinci devir: Yeni imparatorluğun başlangıc ı 207
Üçüncü devir: İkesuslar devri 208
İkesuslarm menşei 209
îkesus İmparatorluğunun genişliği … . 213
5 . Mısırda inhitat v e sebepleri 215
6 . Mısır medeniyeti : Fir’avun 217
Muhtelif sınıflar 217
Halk 218
Mısırda dinî inanışlar 219
Mısırın papazları ve dinî ayinler 222
San’atler 223
Yazı, edebiyat, musiki ve ilim 225
VII. ANADOLU 227
A) Eti İmparatorluğu,-‘ 229
1. Memleket , isim v e vasıfları 229
2. Ahali v e lisan 231
3 . Siyas î tarih 232
° ı Subbilüyuma 234
II. inci Mursil 235
Muvatalla 236
Kadeş muharebes i 237
III üncü Hatusil 238
II inci Dudhalijas 239
Arnuvandas 239
4 . Eti medeniyeti 240
Hüküme t ve ordu 240
Hukuk ve din 242
San’at 245
B ) Frikya 247
1. Ahali, ve memleke t 247
2 . Frikyanı n şevke t devri 249
3 . Friky a medeniyeti 250
Din 250
San’at 251
4 . Frikyanı n inkıraz ı . . • ‘ 252
C) Lidya . 253
1. Memleke t ve ahali 253
2 . Hükümda r sülâleleri 254
Atalar 254
Eti sülâlesi;: Heraklitler 254
Şahin kırallar Sülâlesi’: Mermcnatla r … . 255
Gigesin iktisadî siyaseti 2-55
3 . Kimrleri n istilâsı 256
4 . Lidyanın azame t ve inkıraz ı 259
VIII. EGE HAVZASI 265
A) Yunanistan 267
Memleke t 267
Kara Yunanistan ‘ • 268
Peloponez 270
Deniz ve sahiller 270
Adalar . 271
İklim ve varidat membala n 272
B) Ege medeniyeti 273
1. Umum î naza r 273
2 . Hafriya t 274
3 . Devirler e taksim 275
6000-300 0 arasındaki devir 277
3000-400 0 arasındaki devir 277
2400-200 0 arasındaki devir 281
2000-175 0 arasındaki devir 281
1900-140 0 arasındaki devir 282
Miken medeniyetinin hakimiyeti (140 0 — 1200 ) 282
4 . Dorilerin Yunanista n v e Adaları istilâsı . 283
5- Yuna n medeniyetini n doğduğ u ye r Ana –
doludur 285
6. Mino s medeniyeti 285
Oyunla r 286
San’at 287
Ticaret 288
7. Mike n medeniyeti 288
Binaları 289
C) Aka elleri ve müstemlekeler … . 290
1. İyonla r v e Dorile r 290
İyonlar 290
Doriler . 290
Bunların yayılmas ı 290
Garbı Akdeniz 292
Müstemlekelerin evsafı 293
2 . İlk Yuna n medeniyetini n merkez i . . . 293
3 . Grekleri n miras a konmas ı 295
4 . Atina müstemlekeleri . . . 296
5 . Bir İyony a şehri : Mile 296
D) Grek kavminin teşekkülü 297
E) Irklar ve kavmler 299
1. Efsanevî delille r 299
2 . Lisan delilleri 301
3- Arkeoloj i delilleri 304
4 . Antropoloji delilleri 304
F ) Greklerde n evve l Yunanista n sakin ­
leri hakkınd a kıs a mütale a 305
I X. ESK İ İTALYA VE ETRÜSKLE R 309
A ) Esk i İtaly a 311
1. İtalyanın coğrafî tarifi 311
2 . Tarihte n evvelk i zama n . . , 312
İlk medeniyetler 312
3. Tari h devri 313
4 . Esk i kavmle r hakkınd a izahat … . 314
B ) Etrüskle r . . . . ‘ 316
1. Umum î malûma t 316
2. Etrüskleri n hakimiyeti v e istilâları . . • 319
3. Etrüs k medeniyeti 321
4 . Latiyo m v e Romad a Etrüs k kıralla n . , 322
5 . Romad a Etrüs k hakimiyetini n zevali . . 323
X. İRAN 329
A ) Umum î malûma t 329
1. İranın coğrafî vaziye t v e iklimi … . 329
2. İran adının menşe i 332
3. İran ırkı v e İranın tarihi devreleri . . 336
4 . İran lisanları 341
5 . İran dini 347
6. Medy a v e İran medeniyeti 35^.
B ) Tari h kısmı : Metle r 353
C ) Parsla r 361
1. Kuruşta n evve l v e sonr a 361
Kurusun neş’eti 361
Akamanışlar 368
Kambi s . 379
Sahte Bardiya 382
2. Kuru ş – Daryü s 3S4
3. Daryüste n İskenderi n ölümün e kadar. 389
D) Partlar 392
E ) Sasanîler ve son devir 396
XI. ORTA ASYA 401
A) OrtaAsyada türk medeniyeti tarihine
umumî bir nazar 403
Kurganla r 404
Türklerde madencilik 406
Orta Asyanın kurumuas ı ve ikliminin değişmes i 408
Eski türk şehirleri , . . . 409
Türk ırkı tarihi Orta Asyanın coğrafi şeraiti
neticesidir 411
Türk medeniyeti merkezleri 414
Büyük türk devletleri 414
Eski türk dilinde kitabeler 417
Çini Türkistanda türk medeniyeti 417
Oarbî Türkistanda türk medeniyeti 420
Türklerde yazı 425
Eski Türklerin hukukuna umnmî bir nazar. . 432
Eski Türklerin dini 437
Türkler arasına hariçten giren dinler … . 455
Zerdüş t dini 458
İsa ve Musa dinleri 458
Mani dini 459 %
İslâm dini 461
B) M. E. III üncü asırdan sonra Orta
Asyada kurulan ve oradan yayılan Türk Devletleri 467
1. Asya Hunları (Hyung-Nu ) Devleti . . . 467
Cinde Hyung-N u Hunlan hakimiyeti … . 471
Topa (Vey) Kırallığı 471
Garbi Hun Devleti 472
Avrupada Hun İmparatorluğu 477
Avar İmparatorluğu 477
Akhunlar 477
2 . (Türk ) Tuky u İmparatorluğ u 479
Kutluk Devleti 481
3 . Tuky u Devletinden sonr a Ort a Asyada
Tür k Devletleri 483
Oğuzlar 483
Uygurla r 484
Dokuz Oğuz Devleti 485
Çin Türkistanı Uygurları 485
Kırgızla r 487
Türkeşler 487
Karluklar 489
4 . Garb ı Asya v e şark î Avrupad a Tür k
Devletleri 489
Hazar Devleti 489
Bulgar Devleti Peçenekle r ve Kıpçaklar . . . 491
5 . Sama n Oğulları Devleti 493
6 . Gaznelile r (Sövükteki n Oğulları ) . . . 495
7. Karahanlıla r ve Kar a Hıtayla r 498
8 . Selçukla r 501
Aksungurlulardan Nurettin 506
Harzem Devleti 512
9 . Cengi z devri 513
Büyük Türk-Moğol İmparatorluğu 513
Kıpçak (Altınordu), Çağatay ve İlhanlı Devletleri 521
10. Timu r Devleü 528
Umum î siyasî vaziyet 529
İranın zaptı 535
Timur istilâsının neticeleri 540
Timur ve Timurlular devrinde fikir hayatı . . 541
Cengiz ve Timur orduları 542
11. Osmanl ı tarihi 547
Osmanlı tarihine girmeden evvel 547
Osmanlılar 553
1. İsfendiyar Oğulları 553
2. Balıkesirde Karası Oğulları 554
3. Manisada Saruhan Oğulları 554
4. Aydın Oğullan 555
5. Menteşe Oğulları * • • 555
6. Teke Oğulları 555
7. Eşref Oğullan 555
8. Hamit Oğulları 555
9. Germeyan Oğulları 556
10. Lâdik Beyleri 556
11. Karaman Oğulları 556
12. Zülkadir Oğulları 557
13. Ramazan Oğulları . 557
14. Erdana Oğulları 558
15. Sivas Sultanı Burhanettin Kadı 558
Osmanlı İmparatorluğunun teşekkülü. . . . 568
Tevakkuf devri 581
Ricat devri 587
İnhilâl devri 592
Osmanlı içtimaî heyeti 596
1 2 . Türkiye Cumhuriyet i 605
Notlar iphone. Atatürk tarih . Atatürk tarih tezi
E-Posta Bültenimize Bekliyoruz.
Haftalık olarak, sizinle tüm içeriklerimizi e-posta yoluyla paylaşıyoruz.
icon
RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here


Most Popular