Yeniden birleşme ve nüfuz tesisi konularında Hong Kong ve Makau örnekleri yirminci yüzyılın sonlarında yaşanmış canlı örneklerdir. Tayvan da sırada beklemektedir.
Oldubittilerle imparatorluktan ve Türkiye Cumhuriyeti’nden kopartılan bu vatan parçaları ile yeniden birleşilmesi için önemli olan, 21. yüzyıl uluslararası ilişkiler dünyasında tek bir gerçeklik olan güç kavramıdır.
1920’li yıllarda Yunanistan’ın nüfusu 6.5 milyon, Türkiye’nin nüfusu ise 13.5 milyon civarlarında iken 2024 yılı itibarıyla Türkiye’nin nüfusu 90 milyona yaklaşırken Yunanistan’ın nüfusu 10.5 milyon civarındadır, aradaki nüfus farkı, bir misli iken dokuz misline çıkmıştır. Nüfus gücün önemli değişkenlerinden bir tanesidir.
Çin Halk Cumhuriyeti, Hong Kong ile ilgili olarak İngiltere’den, 1984-1997 yılları arasında 14 yıl süren görüşmeler neticesinde kiraladığından çok daha fazlasını geri alabildiyse bunun arkasında yatan Çin’in kalkınmasının da motoru olan nüfus ve nüfuz gücüdür.
Bu, Türkiye açısından da izlenmesi gereken bir yoldur. Türkiye’nin yeniden birleşebileceği vatan toprakları Misak-ı Milli belgesinde detaylı olarak listelenmiş durumdadır. Adalar denizi, adalar meselesi ve Batı Trakya da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
1913 yılında Batı Trakya‘da bir Cumhuriyet kurularak, gelecekte bu cumhuriyetin canlandırılması hedeflenmiştir. Aynı model Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin teşekkülünde de gözükmektedir. Bu parçaların hepsi daha sonra birleştirilecektir.
Nüfusunu çoğaltmak suretiyle Osmanlı döneminden de daha güçlü olma sinyalleri veren Türkiye, adalar denizi ve adalarla yeniden birleşme gündemini, aynı zamanda 110 yıl önceki Batı Trakya Türk Cumhuriyeti yapılanması ile de ilişkilendirmek durumundadır. BTTC, gelecek için fidelenmiş, tohumları ekilmiş ve uygun zamanını kollayan bir yapıdır.
31 Ağustos 1913 – 30 Ekim 1913 tarihleri arasında varlığını sürdürmüş olan Batı Trakya Türk Cumhuriyeti ise varlığını sonlandırmış gözükmektedir. Bu varlığın tekrar canlandırılması önemli bir stratejik aksiyon teşkil edecektir.