TESPİT: Bilgesi, çavuşu ben kendim idim. Tonyukuk’u yazıtında, Tonyukuk’un ifadesiyle İlteriş Kağan’ın bilgesi ve çok başı ben idim cümlesini analiz etmeye çalışalım. Burada dile getirilen gerçek Türklerde bilgelik ve askerliğin aynı derecede değerli olduğudur. Demek ki askerlikte gerekli olan bir kişilik özelliğidir bilgelik. Çavuş’un bugünkü karşılığı ise başkomutandır. Burada kurmay bilgisi olarak günümüzde dile getirilen özelliğin Tonyukuk yazıtında karşılığı bilgelik olarak verilmektedir. Bilgesi, çavuşu ben kendim idim.
SORU: Bilgesi, çavuşu ben kendim idim.
“İlteriş Kağan’ın bilgesi, çavuşu ben kendim idim.”
Bilge Tonyukuk Yazıtı. 1B7
Bilgesi, çavuşu ben kendim idim. Çavuş’un taşıdığı orjinal anlam başkumandan. Daha sonra anlam kayması yaşamış ve bugünkü takım komutanı anlamını kazanmıştır. Başkumandan bilgi olmalı, bilge olan da başkumandan olmalıdır. Burada kastedilen ise bilginin masa başı bir iş değil fakat hayatı da bir savaş olarak yorumlarsak sahalarda kazanılan, hayatın içinde olduğu hayat memat meseleleri ile yüzleşmesi neticesinde kazanılan bir vasıf olduğudur. Bilgeliğin temelinde bilgi yer aldığı için de bilgi pratikte kazanılan edinimlerdir. Okumak bilgili olmak için yetmemektedir, bilgili olmak edilgen bir durum değil değildir, etkinliğin konumdur. Bilgili olan başkumandan olur.
Bilgesi çabışı ben ük ertim.
Bilgesi, çavuşu ben kendim idim.
(Bilge Tonyukuk, birinci taş, batı yüz, 7. dize)
Çabış, günümüzde çavuş dediğimizdir. O dönem üst bir makamı anlatır addır ve ağır ihtimal bu ad ordunun en başında bulunan kişiyi gösteriyor. O dönem elbet sahada da olmakla birlikte bir tür Genelkurmay denebilir belki, çünkü Tonyukuk’un tüm bu işleri çekip çevirdiğini, orduyu denetlediğini, sevk ve de idare ettiğini biliyoruz ki bizzat kendisi de yazıtaşında bunu anlatır. Burada ayrıca yine doğruca kağanın çabışı olduğuna vurgu yaptığı ayrıntısı da böyle düşünmemize nedendir. Yine bu yönde düşündüren bir diğer husus ise Kaşgarlı’nın DLT’de verdiği şu bilgidir:
Çawuş. Savaşta birliklerin düzen içinde durmasını sağlayan ve onların gereksiz şiddet uygulamalarını önleyen yönetici.
Buradan açıkça bu makamın özde bir tür düzeltme ve yönetme yetkisine sahip olduğunu anlıyoruz. Nitekim savaşta -tüm- birlikleri düzene koymak, görüp gözetmek işi yüksek bir makamı imler, zira büyük çaplı ve üst konumlu bir görevdir. Mesele şu ki bu kelime o dönemden bu döneme, ve Kaşgarlı’nın döneminden de sonraki dönemlere (Harzemşahlar, Kıpçaklar, vs.) epeyce anlam değişmesine uğramıştır ve en sonunda günümüze bildiğimiz hâliyle tutunagelmiştir.
Tonyukuk’un anlatımından ve Kaşgarlı’nın bize bıraktığı eşsiz tarihî nottan kelimenin Tonyukuk’un çağında neyi anlatabileceğini çıkarımlayabiliyoruz.
Bununla birlikte, Kaşgarlı’nın düştüğü son malumata da dikkat çekmekte büyük yarar vardır. Hangi ordu ola ki çerisini bu tür gözetleye ve bu tür bir nizam içinde tutmak isteye. Burada, Kutadgu Bilig’de kendisine dair çok şey öğrenebileceğimiz Türk Savaş Erdemi üzerine çok güzel bir ayrıntı görüyoruz. Ayrıca, Erkan Göksu hocanın bu konuda yine KB’den yola çıkarak yaraştırdığı ”Türk Savaş Sanatı” adında değerli bir çalışması olduğunu da yeri gelmişken anmadan geçmeyelim