Sokullu Mehmed Paşa’nın ağırlığını hissettirdiği III. Murad döneminde, Osmanlı toprakları en geniş sınırlarına ulaştı. Babası İkinci Selim’den devraldığı 15. 162.151 km2 ülke toprağını, 19.902.000 km2’ye çıkardı
Çin ise 2024 yılı itibariyle 9,6 milyon km2 dir.
Osmanlı imparatorluğu en geniş döneminde 20 milyon metrekareye yakın bir yüzölçümüne sahipken, Türkiye 780.000 km²’ye inmiş ve Çin imparatorluğu ise 9.600.000 kilometrekarelik yüzölçümünü Çin Halk Cumhuriyeti devrinde de korumuştur. Bunun sebepleri önemlidir.
İşgaller yaşamasına ve tarihin çeşitli devirlerinde dış çeperlerinde, iç Moğolistan Doğu Türkistan ve Tibet eyaletleri yer alıyor olmasına rağmen, ki bunlar Çinli kökenli değildirler, Çin, yüzölçümünü hangi stratejilerle korumasını bilmiştir bunu iyi öğrenmemiz lazımdır. Ve neticede Çin kaybettiği toprakları da teker teker geri almaya başlamış, Hong Kong ve Makao Çin’e geri dönmüştür ve Tayvan da sırada beklemektedir, o da bir süre sonra Çin Halk Cumhuriyeti’ne geri dönecektir.
Demek ki batının sinsi vesilelerle Çin’den toprak koparması mümkün olamamıştır fakat Osmanlı imparatorluğu inanılmaz bir şekilde topraklarını kaybetmiş ve Türkiye Cumhuriyeti’ne devreden topraklar ki savaş neticesinde o topraklar kurtarılmıştır, Osmanlı’nın en geniş olduğu dönemin sadece yüzde dördüdir.
Bunun üzerinde oldukça uzun düşünüşler yapmak lazımdır. Çin’in dış çeperlerindeki alanlar Çinli olmamasına rağmen Çin o toprakları elinde tutmayı bilmiş ve kendi ana karasına Çin nüfusunun yoğun olarak bulduğu alanlara inilmesini engelleyici bir tampon bölge teşkil ettirmiştir.
Çoğunlukla çöl alanları olan iç Moğolistan, doğu Türkistan ve müthiş derecede sarp dağlarla çevrili bir eyalet olan Tibet stratejik olarak Çin anakarasını koruma alanı olarak tespit edilmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun özellikle Avrupa’daki dış çeperleri de Türk olmayan nüfusla meskun idi fakat buraları hangi sebeplerle kaybetmişlerdi. İlk akla gelen sebep buraların Avrupa’nın içerisinde yer alan bölgeler olmasıdır ki Avrupa sürekli buraları kışkırtmış ve Osmanlı’dan kopartmıştır, bu konuda çok sayıda nedenler sayabiliriz.
İpekyolu dönemi Osmanlı’nın çöküşünde temel bir neden ise Çin’den de İpek Yolu geçiyordu ve Çin’in de çökerek toprak kayıpları yaşaması lazımdı. Ama böyle olmamıştır. Demek ki önemli olan strateji ve dayanıklılıktır, unutmayalım ki Çin, Savaş Sanatı kitabını yazmış bir ulustur.
Türkler ise savaş sanatını en mükemmel bir şekilde uygulayan Atatürk’ün acaba kıymetini bilmekte midirler yoksa bilmemekte midirler bunu samimiyetle sorgulayıp cevaplamaları lazımdır.
Bu durumda, devlet stratejisi önem kazanmaktadır. Çin’deki hanedan zihninde demek ki devlet öncelikli olarak yer almaktaydı fakat Osmanlı hanedanı ise kendi kişisel haneden çıkarlarının peşinde koşmaktaydı. Demek ki ki Osmanlı Hanedanında bir vatan kavramı söz konusu değildi, vatan kavramı Namık Kemal‘le gelmişti ve Namık Kemal “Vatan yahut Silistre” oyununu yazdığı için hanedan tarafından sürgüne mahkum edilmiş neticede sürgünde de hayatını kaybetmişti.