HomeMAINÇok Kutuplu Yakın Gelecek/ 2.Büyük Oyun

Çok Kutuplu Yakın Gelecek/ 2.Büyük Oyun

Büyük Oyun – The Great Game

 

19.yüzyıl ortalarında Asya’da Büyük Oyun olarak İngiltere ve Rusya arasında sergilenen çekişme, bu kez 21.yüzyılın 2.çeyreğinden itibaren Avrasya kıtasında ABD, Rusya, İngiltere Yalta üçlüsüne, Hindistan, Çin gibi yeni oyuncuların katılımı ile birlikte tekrardan sahne alacaktır. 

2.Savaş bitiminde iki kutuplu olarak tasarlanan dünya, kuzey kutbundaki buzulların ermesine koşut olarak artık çok kutuplu bir dünyadır. Rusya ile Ukrayna‘yı savaştırarak, Hindistan’ı Rusya’nın yanından çekebileceğine ön yargılı olarak inanan İngiltere bu kez yanılmıştır.

Rusya ile Hindistan arasındaki bağlar aksine kuvvetlenmiştir. Trump’ın ABD başkanı olduğu süreçte ise bu kez Rusya-Ukrayna Savaşı da herhalde son bulmuş olacaktır. Fakat bu kez sahneye konulan ikinci büyük oyunda ise arzulanan Rusya’nın yanından kopartılmayan Hindistan’ın, Rusya ile birlikte ABD ve İngiltere’nin yanında yer alması ve hedef tahtasına konulan Rusya’nın tersine bu kez bu tahtaya Çin’in yerleştirilmesi olacaktır. Çünkü, tekrar önyargıyla inandıkları husus; Çin ile Hindistan ile birbirlerinin azılı düşmanı olduklarıdır.

Büyük Oyunu 19. yüzyılda sahneye koyan İngiltere’nin maksadı Rusya’nın, Hindistan üzerinden sıcak denizlere ve Hint Okyanusuna inmesinin engellenmesiydi. Bu başarılmış, fakat bu arada Rusya hakimiyetini pekiştirmiş ve Sovyetler Birliği’ne evrilerek ikinci savaştan da galip çıkarak bir kutup haline gelmiştir. İngiltere ise bu savaştan galip olarak ayrılamayan İngiltere, kendisini ABD’nin yanına yedeklemekte bulmuştu çareyi.

Diğer yandan savaştan galibiyetle ayrılan iki güçten birisi olan ABD ise 1970’li yılların başında Çin’i yanına çekerek, Rusya’ya karşıt bir mevzide konumlandırmış ve bunu temin etmek iÇin de Çin’le bir ortaklığa girişerek, Çin’in iktisadi olarak büyümesinin yolunu açmıştır. Anlaşılan o ki Rusya-Çin birlikteliğinin bozulması o kadar çok pahalıya patlamıştır ki, şimdi bu kez Rusya’yı yanına çekerek, Çin’i hedef tahtasına koymaya çalışmaktadır. 

ABD’nin işi son derece zordur, çünkü Çin olsun, Rusya olsun güçlü liderlerle temsil edilmektedir ve böylesine bir oyuna gelmeleri pek de mümkün gözükmemektedir. Çin’in hızını gümrük vergileri ile kesmenin, Çin’i yavaşlatmanın bedeli ise, ABD’nin kendi içerisindeki 15 $ / saat olarak tespit edilmiş yüksek işçilik maliyetleri yüzünden, maliyet enflasyonu ve artan fiyatlar olarak mümkün olacaktır.

Dış ticarette merkantilist uygulamalar 200 yıl geride kalmış demode bir yöntemdir ve yaptırımlar, ambargolar ise misillemeler ile egale edilecektir. Ambargolarla Ukrayna Savaşı’nda Rusya’yı yıkamayan Batı bu kez dünyanın tüm ülkelerine tehditler savurmaktadır.

Küresel pazardaki tüketicilerin tüketim arzularından, küreselleştirdiği markaları ile nemalanan ABD, bu kez o ülkelerdeki üreticilerin ABD’den nemalanmasını tehditler savurarak engellemeye çalışmaktadır. Demek ki doksanlı yıllarda Berlin duvarının yıkılmasıyla birlikte 35 yıldır kullanılan demokrasi, insan hakları ve benzeri sloganların hükmü kalmamış, bu kez ABD çirkin yüzünü göstermek zorunda kalmıştır.

Böylesi bir düşünce iklimini soluduğumuz ortamda, Yalta paylaşımı benzeri bir paylaşım bu beş küresel güç arasında pek mümkün gözükmemektedir, menfaatler paylaşılamayacaktır. Üretimdeki rekabetçi gücünü kaybeden ABD bu kez de gümrük vergilerini yükselterek ülkesi dışındaki rekabetçi fiyatları suni bir şekilde rekabet dışına etmeye çalışmaktadır.

Dünyada serbest ticareti savunan, Berlin duvarının yıkılışına öncülük etmekle övünen ABD bu kez topraklarını işgaller yoluyla genişleterek gümrük duvarları arkasına saklanmaya çalışmaktadır. Dünyaya darbeler ve savaşları ihraç eden ABD’nin yakın bir gelecekte bu konuda ithalatçı konuma yükselebileceğini farz edebiliriz, bu önemli bir ihtimaldir.

Konuya Türkiye açısından baktığımızda ise Yalta paylaşımında zamanın üç büyüğü olan ABD, İngiltere ve Rusya arasındaki anlaşma ile batı kampına itilen, bağımsız dış politikasından feragat etmek zorunda kalan Türkiye ise beş denizi merkeze alan ve Türk  Devletler Teşkilatı kanalıyla Türkistan ülkelerini de kapsayan çift çekirdekli jeopolitik konumu ile birlikte, Rusya, Çin ve Hindistan ile sınırdaş bir konumdadır.

ABD ve İngiltere’nin arzuladığı senaryonun ters bir açı ile izdüşümü olan Rusya, Türkiye, Çin, Hindistan işbirliğinin geliştirilerek, Pakistan ve Hindistan arasındaki, Hindistan ve Çin arasındaki sorunların çözümünde rol alarak, BRICS kurucu ülkelerinin, artan baskılar karşısında birlikteliklerinin sağlamlaştırılması konusunda çabalar gösterilmelidir.

Türkiye’nin, Türkistan devletlerini de Büyük Akdeniz Birliği girişimine davet ederek, Avrasya/Afrasya kesişim noktasında alacağı inisiyatif, 2.Büyük Oyun’u farklı bir konuma yükseltecektir.

E-Posta Bültenimize Bekliyoruz.
Haftalık olarak, sizinle tüm içeriklerimizi e-posta yoluyla paylaşıyoruz.
icon
RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here


Most Popular