HomeMAINDil ve Alfabe

Dil ve Alfabe

Dil ve Alfabe Dil ve Alfabe Dil ve Alfabe Dil ve Alfabe Dil ve Alfabe

Dil ve alfabe etkileşimi konusunda çarpıcı iki örnek Türkçe ve Çince arasında yapılacak karşılaştırmadır. Türkçe çok değişik alfabelerde yazılmış olan 8-10 farklı alfabede yazılmış olan bir dildir. Fakat alfabelerin çeşitliliğine ve değişikliğine karşın söz varlığı aynıdır ve Türkler alfabeler farklı olmasına rağmen söz varlıklarıyla kolayca anlaşabilmektedirler.

Fars alfabesi, Arap alfabesi, Kiril alfabesi eski yunan alfabesi ermeni alfabesi Sanskritçe gibi değişik alfabelerde yazan Türkler tarih boyunca sözlü dilde birbirleri ile kolaylıkla anlaşılabilmektedir. Çünkü bozkır koşullarında yaşam olmasından ötürü yazılı kültür daha sonradan gelişmiş ve iletişimin sözlü olarak yapılmasında ötürü sözlü kültür ise son derece gelişmiş bir hale gelmiştir.

Diğer yandan Çin’e baktığımızda ise Çin’de tek bir Çince alfabesi vardır fakat konuşulan diller son derece farklıdır ve birbirlerini anlayamamaktadırlar. Alfabe tek fakat diller çok sayıda. Mesafelerin uzaklığı farklı dillerin gelişimine neden olmuştur. Buradan şöyle bir tez de ortaya çıkmaktadır alfabe tek tipleştirilmiş ve fakat mandarince dediğimiz Çince kuzey Çin ile sınırlanmış bir dil olarak ortaya çıkmış ve fakat diğer yönlerde ve bölgelerde MANDARINCEnin bir etkinliği varlığı söz konusu olmamıştır.
Uzaklardaki bölgeler kendi yerel etki alanları içerisinde bir söz varlığı geliştirmişlerdir. O zaman Çince sözlük diye bir kavram söz konusu değildir. Söz konusu olan sözlüklerdir. Söz varlığının farklı olması Çinlilerin birbirlerini anlamalarının önündeki en büyük engeldir. Şimdi ise devlet bütün ülkede mandarinceyi yaygınlaştırmaya çalışmakla birlikte 21. yüzyıla kadar gecikmiş ve iletişim kopukluğu olarak kalıplaşmış bir süreçten bahsediyoruz.
Hindistan ise mesafelerin uzaklığından ötürü oluşan yerel dil farklılıklarını İngilizce dilini, yabancı bir dili yaygınlaştırmak suretiyle aşmaya çalışmaktadır. Tabi burada sorulması gereken soru ise söz konusu kopukluğun acaba neden Türk dili için geçerli olmadığıdır. Alfabe farklılıklarına karşın yaygın ve ortaklaşa bir söz varlığı bütün Türk lehçelerini ve bireyleri bütüncül bir iletişim yapısında bir arada yaşatmaktadır.
Demek ki aslında Çin’de çekirdek olarak kuzeyde bir standart olan yaygın olan Çin diline karşın, Türkçe Adriyatik’ten Çin Seddine çok daha geniş coğrafyalar ve kitleler için standart bir dil olarak gelişmiştir. Türkçede yabancı kökenli kelimeler ( Arapça Farsça) %20 seviyesindedir Fakat İngilizcenin %50’si Latincedir. Demek ki Türk dili söz varlığının yoğun etkileşimi ile etkileşimi ile kendi içerisinde devinim kazanmış ve gelişmiş bir dilsel yapıdır.
Çincede yabancı kelimeler fazla değildir fakat demek ki tarih içerisinde konuşulan dilde söz varlığında bir bütünlük sağlanamamıştır kopuk kopuk bir dilsel dönüşüm gelişim söz konusu olmuştur. Demek ki dil üzerinden Çinliler birleşememişlerdir birbirlerinden kopuk olarak kalmışlardır. Diğer gerçeklik ise bu farklı söz varlıklarının siyasi bir öneri olarak varlık göstermelerinin sürekli olarak merkezi otorite tarafından engellenmesi süreci ile karşı karşıyayız. Bu da bizlere Çin tarihinden günümüze değin kalıplaşan bir sorun olan özgürlük ve demokrasi sorunu ile karşı karşıya bırakmaktadır.
E-Posta Bültenimize Bekliyoruz.
Haftalık olarak, sizinle tüm içeriklerimizi e-posta yoluyla paylaşıyoruz.
icon
RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here


Most Popular