Levent Ağaoğlu İhracatçı, Şair, Yazar
Ekim 2023
Mesleğim ihracat olduğu için 33 ülkede iş gereği bulundum. Hong Kong’da beş yıl kaldım. Bulunduğum Şişecam küresel şirketinde hep ihracat satışta yer aldım ön saflarda idim,
Mutemet Sokak, Fatih
Türk ürünlerini satmak tarzında hep büyüdüğüm semt olan Fatih’ten edindiğim bu ruhla hareket ettim. Fatih’in verdiği bir ruh ta insanlarla kaynaşmak olduğundan doğduğum yer olan Fatih’teki bu ruhla hareket ettim hep. Fatih’in Bosna‘da bir fermanı var, din ayrımı yapılmayacak tarzında Katolik veya Müslüman tarzında hep onu hissettim, Çin’de de bunu hissettim, Avrupa’da da. Dört kıtada bulundum hepsinde bunu hissettim. İnsanları sevmek ve ülkene hizmet etmek anlamında.
Transcripts of Traveller’s Talks
Bugün mesleğimde 40.yılım. 1983 yılında Mecidiyeköy’de başladım. Başlayışım tesadüf neticesidir. Boğaziçi Üniversitesi’nde master yapıyordum İngilizce öğrenmek için Boğaziçi Üniversitesi’nin mastır bölümüne kaydolmuştum, akademisyen olmak istiyordum. Bir gün okulun bahçesinde arkadaşımla karşılaştım. Arkadaşım, “Levent şöyle bir iş var” deyince tamam dedim başlayış o başlayış, 40 yıl boyunca devam ettim. Akademisyen olmadığıma da sevindim aslında. Dünyayı gezdim böyle bir odada kalmadım sadece. 2012 yılında SGK üzerinde emekli oldum, emekliliğim kağıt üzerinde, faaliyetlerime etkinliklerime her şekilde devam ediyorum danışmanlık tarzında, yazarlık tarzında etkinliklerime devam ediyorum, enerjik olmayı seven bir insanım.
Bilgelik artı liderlik kavramını önemsiyorum, bilge liderlik anlamında. Düşünüş tarzımda üçgenlerle düşünüyorum sürekli olarak, çünkü bir çizgi olduğu zaman orada karşılıklı gidiş geliş vardır sadece bir çizgidir, lineer diyelim ama üçgen olduğu zaman açılar vardır, farklı bakış açıları vardır bunu çok değerli buluyorum.
Şu şekilde formüle ettim; bilgelik liderlik dış dünya. Bu ikisinin de besleyeni liderliği de bilgeliği de besleyeni dış dünyadır. Dış dünyadaki ayak izinizdir, hani diyorlar ya şimdi karbon ayak izi.
Kişinin kendisinin ayak izi bizzat orada bulunacak. Geçen hafta Balıkesir’e gittim orada iki tane konferans verdim. Göz beyinden kuvvetli, orada gördüklerimden etkilendim.
O anlamda bu üçgenlerle hareket ediyorum. İş hayatında bakış açıları çok fazla rekabet bazlı. Biz hepimiz bir insanız onun için paylaşım çok çok önemli, rekabeti ben geri plana itiyorum. Dayanışma yardımlaşma iş süreçlerinde birlikte olmak, mesela İtalya’nın modeli vardı bir üretim aşamalarında diyelim bir ürün üretiyorsunuz, bu üretim içerisinde on tane aşama var, Türkiye’de bunu hepsini kendimiz yaparız, kurarız bir fabrika bütün aşamaları kendimiz yaparız birbirimize rakip oluyoruz.
İtalyan bunu nasıl yapıyor, Roma İmparatorluğu’ndan gelen bir model var. Üretimi bölmüşler belli bir bölgede diyelim ki hamderiden bitmişderi imal edeceksiniz bunun için de farklı aşamalar var. Üreticiler hepsi bunun farklı bir kısmında uzmanlaşıyor yani üreticiler birbirlerinin tedarikçisi haline geliyor rakibi haline gelmiyor yaptıkları işte mükemmelleşmiş oluyorlar birbirlerine rakip olmamış oluyorlar bakın bu bilgeliktir.
Hakikaten benim kafamda olan bir model bilgelik, bize yabancı olan bir düşünce tarzı değil mesela biz şimdi inovasyon diyoruz yabancı bir kelime Türkçe değil. Latinceden gelme bu kelime bizim değil ki. Yazılı ilk belgemiz olan taşa yazılmış olan Bilge Tonyukuk yazıtında ise bilgelik bir unvandır. Bilgelik olmadan inovasyon olmaz. Daha çok bu konuşulmadı herkes diyor ki inovasyon nasıl yapılır, evet bilgelikle yapılır inovasyon ama daha bu cümle kurulmadı.
O açıdan biz kendimiz olmalıyız, kendi kavramlarımızla gitmeliyiz. İş hayatında da işletmecilikte de kullanılan kavramlar hepsi yabancı kavramlar Amerikan kavramları Fransız bile değil Fransızca devlet yönetiminde kullanılıyormuş o zamanlar.
Bu kavramlarda biz kendimize dönmemiz düşünmemiz lazım, o zaman kendi yolumuzu çizmiş olacağız bizim bir yolumuz var dünyada başka hiçbir millet yok Asya’nın bir ucundan Küçük Asya Anadolu’ya 8000 km yol gelsin bunun getirdiği müthiş bir zenginlik bir birikim var.
İşte yardımlaşmayı hani biz imece deriz iş hayatında rekabeti biraz geriye çekip yardımlaşmayı bilgelikle öne çıkarmak benim bileceğim danışmanlık bu tarzdadır. Bilgelik liderliktir aslında dış dünya bazında hepsi birleşmiş oluyor.
İhracattan şairliğe ve yazarlığa geçiş sürecinde önemli olan ise göz. O sizde varsa eğer. İhracatçılık benim mesleğimdi sevdiğim bir meslekti çünkü insanlarla bir arada olmayı seviyordum o da size başarıyı getiriyor, açık sözlü oluyorsunuz çünkü. Bir de ihracatta şu vardı “One Man Show”. Siz diyemezsiniz ki müşteriyle konuştuğunuz zaman “ya ben işte Ahmet’e sorayım Ayşe’ye sorayım Mehmet’e sorayım Fatma’yı sorayım” yok. Sizin tek başına bir özelliğiniz olacak; Temsil. O zaman çok bilgili olmanız lazım müşteri size sağdan soldan ortadan her taraftan SORULAR soracak, onları siz anında yanıtlamanız gerekecek, komple olmanızın önemi bu şekilde, o açıdan bu mesleği sevdim ben.
Çünkü benim için hayatta iki tane değer var bilgi ve sevgi. O ikisi çok çok önemli kavramlar benim için.
Şairliğe geçişimle ilgili olarak, ben ilk şiirimi Hong Kong’da yazdım 1997 yılında. 2022 yılında yayınladığım şiir kitabıma Levendname adımı verdim, burada büyük Asya destanı tarzında, çünkü 1997 yılında ben Hong Kong’daydım beş yıl kaldım orada kaldığım dönemden geliştirdim. Anneannem şairdi mezar taşında gördüm dedeme yazdığı şiiri Merkezefendi mezarlığında anneannem Feleknaz Funda, dedem daha önceden vefat etmiş onu gördüm. Sallandım köküm oydu annemde de o şairlik vardı, demek ki kişi kendi köklerine çekiyor. O gelmiş beni bulmuş. Kuşaklarla yürüyor. Tabii ki annemden ve anneannemden geliyor buna da çok mutlu oldum ve tabii şairlik kişiye çok özgün bir şey çok özel sübjektif kendinizi ortaya koyuyorsunuz. Fakat kendimde en beğendiğim özelliğim odur tamam araştırmacı bir kişiliğim var, fakat şairlik başka bir şey yani sanatın etkileme gücü çok daha fazla oluyor.
Seslendirilmiş Şiirler
En tercih ettiğim özelliğim aslında tamam meslek olarak ihracatçı idim ama geçiş tarzı da şu şekilde demek benim özümde varmış şairlik, gözlemlerim göz. Gözünüz görüyor. Halkla birlikte olmayı çok seviyorum çünkü o size enerji veriyor mesela sürekli toplu taşıma ile gider gelirim orada halk size enerji veriyor insanlar size enerji veriyor bunlar da neticede dizelere dönüşüyor.
Mesela sabah arkadaşım aradı güney Afrika’ya ihracat konusunda kendisiyle görüşme yaptım. Konferanslar veriyorum. Benim bir internet sitem var booksonturkey.com oraya yazılar yazıyorum. Yazdığım kitaplar var. İki senedir siteme yazılar yazıyorum içine 2000 tane yazı koydum internet sitemin, Türkçe ve İngilizce çünkü bizim İngilizce dilinde tanıtımımız yok, dünyanın dili bu. Türkçeyi çok önemsiyorum ama başka bir konu. Bizim de bir dünya dili haline gelmemiz lazım, site üzerinde Ekitap projesi başlatacağım.
LEVENT AĞAOĞLU: “TURİST BEYLİKDÜZÜ’NE GİDEMEZ.YENİKAPI’DA FUAR MERKEZİ AÇILMALI”
Şair, yazar Levent Ağaoğlu, Beylikdüzü ve Atatürk Havalimanı bölgesindeki fuar merkezlerinin ulaşım zorluğu nedeniyle yerli ve yabancı ziyaretçiler için cazibesini kaybettiğini özellikle kültür, sanat, teknoloji, turizm konulu fuarların Tarihi Yarımada sınırları içindeki Yenikapı’da açılması gerektiğini söyledi.
Türkiye’de kağıt çok zamlandı çok pahalandı kitaplar 200 TL falan değil mi o zaman şöyle düşündüm mesela şu kitabı yazmışım ben “Kıbrıs Dünyanın Merkezidir” yazdığım zaman Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü var “Kıbrıs’a dikkat ediniz”. İşte vizyon bu şimdi ben bunu İngilizce olarak yayınlayıp “The Center of the World is Cyprus” diye yazsam burada da böyle dünyayı Kıbrıs’ta bir araya getirici cümleler tespitler yapsam bu dünyanın ilgisini çekecektir diye düşünüyorum çünkü neticede Kıbrıs Akdeniz’de bir ada dünyanın merkezi Akdeniz. Akdeniz zaten dünyanın ortası demek mana itibarıyla İngilizce kitaplar konusunda Ekitaplar konusunda Hintli bir dostumla Hintler ve editoryal konularda kuvvetliler. Kitaplar hem Türkçe olacak hem İngilizce olacak, hem de bunun maliyeti düşük olacağı için kağıt yok çünkü ortada, ulaşılabilirliği de daha fazla olacak. Bana bir dostum “bak eğer burada yoksan -cep telefonunu kastediyor- sen yoksun” dedi. “Cepte eğer yoksan kendini varsayma” dedi.
Düşünür Adnan Şur ile Sokak Söyleşileri / Street Dialogues with Cinema Artist Adnan Şur /
MGTV ile Türk Dünyası
İhracat Seyahatlerim. 33 yılda 33 ülke
Benim Hong Kong’ta bulunduğum 1997 yılı çok enteresan, dünyada internetin başlangıç tarihidir, 35 yıl geçmiş. Bakın çok enteresan bir anımı söyleyeceğim size iyi ki aklıma geldi sene 1998 Ali Baba’nın kurucusu olan Jack Ma‘nın bir konferansına dinleyici olarak katıldım ben böyle konferansları toplantıları severim ne oluyor ne bitiyor dış dünyada dedim, hani üçgenlerden bir tanesi. Böyle kısa boylu bir adamcağız Çinli konferans veriyor. AliBaba da daha o zaman AliBaba değil yani bir startup, tanınmışlık olarak daha yeni seviyelerde. Amerikalılar Alibaba’yı borsaya enjekte etmişler, daha ilk dönem 1997’de dünyada internet başlıyor.
Konferansta konuşmaya başladı hem de oturanlar da Ericcson ve Nokia, o zamanki dev firmalar, şu anki iPhone ve Apple’ın pozisyonundalar. Ayakta konuşuyor, siz dedi köpek balıklarısınız dedi, arkada da sunum var, ekranda karidesler hareketli bir şekilde akıyorlar.
Bakın dedi “biz Çinliler denizin dibindeki karidesler gibiyizdir sizin gibi köpek balıkları değiliz biz” dedi. “Biz çok küçüğüz ama bizim küçüklüğümüz ve aramızdaki iletişim çok büyük bir güç yaratır” dedi ve noktayı koydu.
Şimdi siz dönün bakın geriye 25 yıl geriye gidin o adam Startup idi dünyanın bir numarası oldu, nerede Ericcson nerede Nokia, şimdi artık çok pasif konumdalar
Dergiler-Makalelerim
Ben orada neyi gördüm vizyon bu işte. Vizyon nedir kişiseldir adamda liderlik var bilgelik var ikisi de var demek ki dış dünya. İşte çok önemli bir hatıra.
Geçenlerde Balıkesir’e gittim orada Anadolu Lisesi’nde öğrencilerine Tonyukuk üzerine konferans verdim. İlk yazarımız Tonyukuk üzerine. Orada gençleri gördüğümde onlarla soru sorarak konuştum çok hoşuma gitti çok aktifler canlılar yani ümitlendim yani Z kuşağı tarzında etiketleniyorlar Z kusağı ne demek Z son, Z’den sonra harf yok, insan yok yani o söylemi kabul etmiyorum ama ayrıştırıcı bir söylem XYZ kuşağı, bunlar ne böyle. Gençlere, benim kendi yaşantımdan çıkartarak söyleyebileceğim mücadele, cesaret, vizyon, hayal. Bunların peşinden gitmek sürekli dinamik ve canlı olmak.
Şişli Siyasal Günlerim, 1975-1979
Levendname şiirlerin ana temalarından bir tanesi de İstanbul tarihi yarımadasını dizeleştiren şiirlerdir. Şair, Roma ve Osmanlı dönemine referanslar vererek özellikle tarihi yarımada Fatih üzerinde…
Yani yılgınlık tarzında bir şey söz konusu değil. Mesela gençler yurtdışına gidiyorlar benim kızım da yurtdışında çalışıyor, yurt dışına giden gençleri eleştirmiyorum onlar da orada bizi temsil edecekler farklı bir yaşantıları olacak dış dünyaya çok açık olsunlar izlesinler ne oluyor ne bitiyor. Tabii yeni meslekler gelişiyor yeni gelişen meslekler var ama şöyle bir handikap var hani söyledim ya uzman. Artık bütün meslekler uzman en dipte uzman o zaman geneli göremiyorsunuz bir labirentin içerisindeyseniz kaybolabilirsiniz kaybolmasınlar, geneli görsünler, dünyada ne oluyor ne bitiyor tarzında ve iki tane yabancı dil muhakkak lazım. Ben 40 yaşındaydım özel ders aldım Hong Kong’da Çince öğrendim konuştum önemli olan konuşmak değil mi, siz konuşuyorsunuz ne karşındaki insanlarla iletişim kurabiliyorsunuz. Bir de dillerini Türkçeyi çok önemsesinler yabancı kelimeleri atsınlar.
Bu özentiye Türkiye 1982 yılında girdi rahmetli Turgut Özal benim idolüm olan kişidir mesleğimin babası odur Türkiye’de ihracatçılığı başlatan kişi odur fakat yabancı kelimeler kullanma konusuna çok yoğunlaştı. Ama bunun öncesi de var yani Türkler Fransızca kelimeler kullandılar Almanca pek kullanılmadı ama daha sonra İngilizce yabancı kelimeler. İsimlere bakın Türklerin tarihte aldığı isimlere bakın son dönemde bu değişti artık çocuklara Türkçe isimler veriliyor ama Arapça Farsça hatta Çince isimler veriliyordu bu hoş değil. Dil kişinin kimliğidir Balıkesir’de gençlere onu anlattım. İngiltere dünya lideri nasıl olmuştu dille olmuştur dilini dünya dili yapmıştır, Türkçeyi tahtından indirerek yapmıştır bunu.
İkincisi de düşünce bakın işte masanın üzerinde kitaplar bugün İngilizler dünyayı kendi kurguladıkları düşüncelerle yönetiyorlar Kapitalizm İngiliz düşüncesidir sistemidir futbol bir İngiliz sistemidir yani yönetim ve eğlence hepsi düşünce ile dünyaya hakim olmuşlar. Bizler de dilimiz ve düşüncemizin hakimiyetinin önünü açmalıyız diye düşünüyorum.
Konuşmalar, Konferanslar
Benim yaşım 65 enerjimi yitirmedim 1958 doğumluyum bu enerji ile sürekli dolaşıyorum bana yarın öbür gün “atla Güney Afrika’ya git orada ihracat yap” dediklerinde atlayıp giderim.
Kendimle Konuşmalar
Gençlerimiz, ülke ve dünyayı takip etsinler kendi bağımsız fikirlerini geliştirsinler yani akıl yürütmek. Bize yaratıcı akıl vermiş Türk yaratılan demektir aslında. Türkler bunu kavramışlar ilahiyatı kavramışlar düşünsünler. Kendileri olsunlar, dil anlamında düşünce anlamında yaptıkları anlamında bir de kimliklerinde gurur duysunlar..
Ülkeyi ve dünyayı iyi takip etsinler kendi bağımsız fikirlerini geliştirsinler, akıl yürütsünler, bize yaratıcı akıl vermiş. Evet o akılı kullansınlar. Aslında yaratılmış demektir Türk, ilahi bir kavram neticede. Sürekli düşünsünler ve kendileri olsunlar, işte dil anlamında, düşünce anlamında, yaptıkları anlamında. Bir de kimliklerine gurup duysunlar.
Bu anlamda Vizyon çok önemli bakın yabancı bir kelime kullandım değil mi bunları aslında çıkartmamız lazım. Ufuk var onun yer ufkumuzu geniş tutmak anlamında, dünyaya açık olmaları anlamında.
Fişavi’de 250 Yıllık Çay Keyfi