Bir ülkenin kendi dışındaki dünyayı incelemesi sınıflaması kategorize etmesi dış dünya ile olan yakınlığın ve faydanın temin edilmesi açısından önemli bir faaliyettir. ABD’den Samuel Huntington, Fransa’dan Fernand Braudel, İsviçre’den Elmar Holenstein, Yunanistan’dan Dimitri Kitsikis, İran’dan Firdevsi akla gelen ilk örneklerdir.
Orta Doğu, büyük Orta Doğu kavramları da Batılı yazarların bu kategorizasyon incelemeleri neticesinde ortaya çıkarılmıştır. Dünya ülkeleri bu şekilde değişik kavramlar altında tasnif edilmektedir. Türklerin, geçmişte bu konuda yaptığı en detaylı inceleme el Birûni’nin, Hindistan seyahati neticesinde ülkenin detaylı incelemesi ile ortaya çıkmıştır. Osmanlı döneminde ise Katip Çelebi dünya haritası anlamını taşıyan Cihannüma eserini yazmıştır. Evliya Çelebi Seyahatnamesini, Babür Şah ise Babürname eserini yazarak yaşadığı coğrafyaların bilgilerini hatırat şeklinde nakletmiştir. Turan kavramı da İranlı şair Firdevsi’ye aittir. Fransız yazar François Gipouloux, Yeni Akdeniz kavramını üretmiştir.
Yeni Akdeniz limanları
Dünyanın en gezgin bir ulusu olan ve teşkil ettikleri diaspora Çinliler ve Hintlilerden sonra dünyada üçüncü sırada gelen Türkler, acaba neden dış dünyayı, coğrafyaları sınıflandırmakta kategorize etmekte yazılı eserlere dönüştürmekte bu denli ilgisizler.
Bu konuda bir kavramsallaştırma çabası ve çalışması da görmüyoruz. Türklerin gezdikleri yerler de kendilerine ait olan kültürler değildir sadece egzotik yerlerdir yüzeysel bir ilgi ile gidilmekte, alışveriş yapılmakta ve dönülmektedir. Gezenler için Asya çok uzaktadır ama Amerika çok yakındır. Hindistan olsun Afrika olsun salgın hastalıklarla doludur mikroplarla doludur, “aman canım gidilir mi.”
Kâtib Çelebi Cihannümâ’yı telif sebebini Arapça, Farsça ve Türkçe yazılmış coğrafya kitaplarının yetersiz olması, buna karşılık Batı’da bu ilme büyük önem verilmesi şeklinde açıklar. Bu gaye ile coğrafya alanında çeşitli kitaplardan faydalanarak İslâm coğrafyacılarının eksiklerini telâfi etmeyi ve coğrafya ilminin kendi zamanındaki durumunu ortaya koymayı düşünür. Coğrafya alanında Doğu anlayışından Batı anlayışına geçişte önemli bir yere sahip olan Cihannümâ’nın gerek aslı ve matbu nüshası, gerekse Batı dillerine çevirileri birçok Batılı seyyaha, özellikle XIX. yüzyılın ilk yarısında coğrafî yerlerin tesbit ve tanınmasında önemli derecede yardımcı olduğu gibi Osmanlı Devleti’nde aydın kitlenin görüş açısını da büyük ölçüde genişletmiş ve bu sahada başka eserlerin yazılmasına yol açmıştır. Bu sebeple eser, Batı ile geniş kültür birliğini hedefleyen çalışmaların bir sembolü olmuştur.
Osmanlı Coğrafyacılığı için Kaynaklar
- Hüseyin Yılmaz Avrupa merkezci coğrafyacılığın yükselişi ve osmanlıların tepkisi video süresi 3.20:00 – 3:53:42
- Klasik Çağ Sonrası Osmanlı Coğrafya Çalışmaları