Lütfen aşağıdaki başlığı tıklayın.
OCR uygulanmış Arama yapılabilir PDF dosyasıdır.
Eski Türk Yazıtları Sözlüğü
Türkçe diğer Turan dilleri olan Japonca, Korece, Moğolca, Mançuca gibi diller ile birlikte Pasifik Okyanusu kıyısındaki Liao Nehri civarında bundan 9000 yıl önce gelişmeye başlayan bir dildir. Böylece çok uzun bir geçmişi olan bu dil, Türklerin ana meslekleri olan hayvancılık ve at biniciliği gibi meslekler sayesinde büyük bir hızla ilerleyerek Avrupa’nın içlerine ve Afrika’nın kuzeyine kadar yayılmıştır. Türklerin, Avrasya kıtasında ve Afrika’nın kuzeyinde hızla yayılmalarının temel sebebi savaş koşullarında hızlı iletişim sağlayan dilleridir.
Türk dili iletişim gücü son derece gelişkin olan bir dildir ve bu sayede diğer dillere karşı baskın çıkarak egemen hale gelmiştir. Türkiye coğrafyasında da söz konusu olan budur ve sadece Türkistan coğrafyasında değil, Türkiye coğrafyasında da Türk dili coğrafyanın bütünleşmesini sağlamıştır. Türkçe pazarların dili haline gelmiş ve pazarda geçerli olan bir dil, çok daha hızla yayılmıştır.
Moğolistan, Orhun Selenge havzası, Sibirya güneyinde Yenisey Nehiri havzası ve Altay Dağları civarındaki nehirler boyunca gelişen Türkçe, yazıtlar yoluyla granit taşlara ve kayalara yazılmak suretiyle, ilk yazılı izlerini bizlere sunmaktadır. Böylece izleyebildiğimiz kök coğrafyadaki kök kavramlarımızdır. Yazıtların sözlüğü 1200 civarında kelimeyi kapsamaktadır. Bu kelimeler içerisinde fiiller ağırlıklı olarak gözükmektedir.
Göçer yaşantı süren Türkler böylece hareketli bir yaşam tarzını sürdürmüşlerdir. Asya’nın içlerinden Avrupa’nın içlerine 8000 km bir uzaklık söz konusudur, her yüzyılda sürekli göç edilmek suretiyle bu şekilde istasyon istasyon ilerlenmiştir.
Türk dilinin dinamizmi Türk kültürünü de özgün bir konuma getirmiş ve bu kültür Turan coğrafyalarının ağırlıklı bir kültürü olarak binlerce yıldır geçerliliğini korumaktadır. Türk dili matematiksel ve felsefi bir özelliğe sahiptir. Bu özellikler ise dilin üretken altyapısının ana unsurlarıdır.
İlk kez yazıtlarla yazıya geçirilen dildeki güçlü ifadeler temelde söze dayalı kültürlerinin gelişkinliğini ortaya koymaktadır. Bunun üzerinde uzun boylu düşünülmesi önem kazanmaktadır, o halde güçlü bir kültür yazılı hale geldiğinde de gelişkin ve güçlü ifadelerle ortaya çıkmaktadır.
Yazıtların zirvesi ise Tonyukuk yazıtıdır. Dikkat çekici bir biçimde Yazıtlar hep nehir kenarlarındaki yerleşimlerde kayda geçirilmektedir.
9000 yıllık zaman derinliği dilin yapısını güçlendirerek zeminlerde ışık hızı ile ilerlemesine ve bu şekilde zihinlerde kalıcı olmasına neden olmuştu. Derinlerdeki kök Türkçe o halde köklerinden filizlenerek ana hedefimiz olan muasır medeniyet seviyesini aşma hususunda Türklerin ana dayanağı olmalıdır.
Emperyalizm tarafından dayatılan siyasal dincilik bizleri mezhep ve tarikat, cemaat bölünmeleri üzerinden bataklığın içine çekivermiştir, o halde bu bataklıktan çıkmanın yolu dildaşlık üzerinden ilerleyerek tüm Turan coğrafyasındaki halklarla birlikte Ural-Altay dil ailesi kökünden geldiğimiz için kültür ve dil birliği tesis ederek bunun üzerinden işbirliklerini de geliştirmektir.
İsmail Gaspıralı’nın 20. yüzyıl başında ortaya koyduğu vizyona sahip çıkılmalıdır; dilde, işte, fikirde birlik vizyonu ana yörüngemizdir.
Batılı stratejistler tarafından, Ruslar da dahil olmak üzere, Avrasya kıtası olarak adlandırılan coğrafya aslen Turan coğrafyası, Turan kıtasıdır. O halde bizlere düşen Turandaşlarımız ile birlikte dildaşlık üzerinden giderek bir birliği tesis etmektir. Turan dillerinin tarihi 9000 yılı aşkın bir tarihtir.
Batı, bu somut Turan gerçeğinin karşısına, istihbarat örgütleri tarafından üretilen Pan-Turancılık ve Hint-Avrupa dil tezleri ile çıkmıştır. Avrupa dillerinin böyle uzun bir geçmişe dayanan tarihleri olmadığı için kendilerini eski Hint medeniyetinin dillerine bir türlü yaslamak istemişlerdi, fakat orada da karşılarına çıkan Dravid dilleri, Tamilce, Urduca, Sümerce gibi Turan kökenli Hint kıtası dilleridir.
Kaynak: Eski Türk Yazıtları söz varlığı incelemesi. Hatice Şirin Türk Dil Kurumu Ankara 2016