Felsefeyle İnsanı Buluşturan Bilge: Afşar Timuçin
26 Temmuz 2024 günü aramızdan ayrılan Afşar Timuçin (d. 1939), 1960’ların sonunda başlayan yazarlığını örnek bir çalışkanlıkla sürdürerek şiirden öyküye, romana, denemeden eleştiriye, felsefeden estetiğe sayısı 70’i geçen yapıtlarıyla kültür, bilgi, düşün, sanat yaşamımızı zenginleştirdi.
“İnsan olabilmek için düşünmeyi bilmek, düşünebilmek gerekir… İnsan denilince düşünce, düşünce denilince insan düşünülür… Düşünce insanın temel özelliği olduğuna göre insanın düşünceden korkması kendinden korkması demektir… Düşünce adına yaraşır düşünce bilimsel düşüncedir, sanatsal düşüncedir ve felsefi düşüncedir…”
diyerek felsefeyi sevdiren, düşünceye, düşünsel birikime saygılı bir edebiyat insanının kuramsal ve bunları uyguladığı edebiyat yapıtlarıyla ufuk açıcı güzellikler sundu.
Yapıtlarında, anlatım olanaklarını zorlayan gelişmiş, incelikli bir dilin edebiyata gerekli olduğu düşüncesini gerçekleştirerek örnek oldu.
Öykülerini bir araya getirdiği Denizli Pencere, Neden Bazı Akşamlar, Aşkolsun Kırlangıçlar, Geç Zaman Tutkuları, Keşke Bu Yaz adlı kitaplarında temel izlek hep “sevgi” oldu.
“Sevgi” kavramını temellendirdiği ilk romanı Yarına Başlamak’ta, “herkeste bir toplum herkeste bir dünya bir tarih yaşıyor…” düşüncesiyle dünyadaki yerimizi, başımıza gelen olayların başkalarınınkiyle benzer yanlarını ararken, okura kendi sevgi anlayışını sorgulaması fırsatını sundu.
Gece Gelen Eski Dost’ta bir kıyı kasabasında yaşayan üç kişilik bir ailenin iç çekişmelerini anlatırken sorunların çözümün “paylaşmak”la bulunabileceğini vurguladı.
Kıyılar Durunca’da annesinden sürekli dayak yiyerek büyüyen Fatma’nın öğretmen olduktan sonra kendisiyle hesaplaşarak girdiği özgürleşme arayışını okuduk:
“Korkmamalısın. Korku sevgiyi zedeler. Asıl bundan korkmalısın. Korkmaktan korkmalısın…”
Biz Yapan Sevda romanında, sıradan insanları güçlü, zayıf yanlarıyla çaresizlikleri, umutlarıyla değerleri, tutkularıyla korkuları, cesaretleriyle aktardı.
Romanlarında
“Dünya böyledir, kendine iyi tutunamadın mı düşersin… Sevmek kolay beceriliyor da sevmeyi sürdürmek kolay becerilemiyor. Birincisi istek, ikincisi sanat…
Aşk önce yoktur zaten, birden ilginç bir şaka gibi çıkıverir… Aşk kadar insanları birbirine yaklaştıran ve birbirinden uzaklaştıran hiçbir şey yoktur… En kutsal savaş insanın kendiyle savaşıdır…”
cümlelerini yazdı.
Tüm romanlarında öne çıkan kadın kahramanların toplumun baskılarıyla, geleneklerle, yaşamın görev ve sorumluluk diye dayattığı anlayışlarla savaştıklarını gördük.
Yaşamı şiirleştirme amacıyla 14 şiir kitabı çıkardı: Çöl, Destanlar, Böyle Söylenmeli Bizim Türkümüz, Savaşçı Türküleri, Boş Beşik, Ey Benim Güzel Sevdalım, Bu Sevda Böyle Gider, Arınmalar, Akşam Türküleri, Bulutlar Deniz Kokar, Bir Yaz Güzellemesi, Düşlerin En Güzeli, Aşk Beni Çağırınca, Aşk Güzeldir, Sonsuzluk Şarkısı.
Şiirden hiç vazgeçmedi.
Bir Sevgi Türküsü adlı şiirinde şu dizeler vardı: “Akşam soğan kavrulan evlerde/ Yoksul bir çorbayı ateşe koymadan önce/ Son geleni bekler gibi seni beklemek/ Bir yudum alır gibi bir kadeh buzlu rakıdan/ Çocuk annesine güvenir gibi/ Sonu belirsiz bir yolculuğa çıkar gibi/ Hiçbir şey olmuyormuş gibi sevmek seni…/ Hep yüzünde kalmalı bu gülüş/ Bu seni çağlara direnecek bir yontuya/ Döndüren bu sevinç pırıltısı hep kalmalı yüzünde/ Hep bu kadar büyük ve bu kadar güzel olmalısın/ Bu kadar ölümsüz ve bu kadar olağan.” (Savaşçı Türküleri)
“Bizden öncekilere insanlığın yüce kalıtını yaratmış olanlara borçlarımız var… Onlardan eğilip bükülmemeyi, kendimi gizlememeyi umutsuzluğa düşmemeyi yaşamaktan korkmamayı küçük çıkarların peşinde koşan yırtık insanlara benzememeyi öğrendim”
diyerek kendisi için okul kabul ettiği ustaları selamladı: Nâzım Hikmet’in Şiiri, Öykü ve Romanlarıyla Sabahattin Ali, Sait Faik’in Dünyası.
İnsanı güçlendirmek amacıyla, düşüncenin felsefi, bilimsel ve sanatsal serüvenini öğretmek, aktarmak kaygısıyla yaşayan, “kavgası sanatının, sanatı kavgasının ürünü” olan Timuçin, Gerçekçi Düşüncenin Kaynakları, Gerçekçi Düşüncenin Gelişimi, Gerçekçi Düşüncenin Çağdaş Görünümü adlı yapıtlarını dev bir çalışma olarak Düşünce Tarihi adıyla tek ciltte sundu.
Düşünce Tarihi, yaşama gerçek bir insan olarak katılmak isteyenlere çağdaş insan olabilmenin erdemlerini öğreten, insan gerçeğini tüm özellikleriyle doğru olarak yansıtan, gerçekçi yapıtlarla gelişip büyüyen insanlık birikimini başlangıcı ve tarihiyle günümüze taşıyan bir yapıttı.
Düşünceyi ve sanatı yaşamın vazgeçilmezi kabul edenler için bir başvuru kitabı niteliğinde olan ve “Felsefe dendi mi insanlar neredeyse korkuya kapılıyor” cümlesiyle başladığı,
“Felsefeye şöyle cümle kapısından bir girin, onun gerçekte bir çilecilikten çok bir sevinç olduğunu göreceksiniz… Bilinçle yapılan felsefe bir sevinçtir, evet bir sevinçtir,”
diyerek sunduğu Felsefe Bir Sevinçtir’de, tarih bilincini, tarih felsefesinin ne olduğunu, estetiğin tarihin içindeki önemini anlattı.
Ahlaksızlık, eğitim ve edebiyat estetiği ile ilgili Kendimle Konuşmalar (3 c.), ve çeşitli konularla ilgili Gönül Gözüyle (8 c.), söyleşileri felsefeyle kucaklaştıran kitaplarıydı.
Gençler, “Nerede insan varsa orada umut vardır” diyen Afşar Timuçin’in Gençler İçin Felsefe Tarihi’ni mutlaka okumalı.
Bir Portre Afşar Timuçin (Haz. Osman Bozkurt, Bulut Yayınları, 2014) adlı kitapta yaşamını ve yapıtlarını ayrıntılarıyla öğrendiğimiz Afşar Timuçin, aralarında Aristoteles Felsefesi, Descartes Felsefesine Giriş, Felsefe Sözlüğü, Niçin Yapısalcılık Değil?, Niçin Varoluşçuluk Değil?, Estetik, Sevmek Ne Güzel Şeydir, Gerçekçi Düşünce Gerçekçi Sanat, Özgür Prometheus, Afşar Timuçin’le Düşünceye Yolculuk, Aşkın Diyalektiği, Ölesiye Sevmek, Felsefeye Giriş, Demokrasi Bilinci, Estetik Bakış, Felsefeden Estetiğe, Sorularla Estetik Elkitabı, Estetikte Anlam ve Yorum, Felsefenin Önceliği Bilgi Sorunu, Eğitim Sohbetleri, Eskiçağ Ahlakları, Düşünenler Düşünceler, Aydınlanma Yazıları da olan (tümü de Bulut Yayınları’nca yayımlanan) kitaplarıyla insanı felsefeyle, düşünceyle, estetikle, bilimle buluşturan Afşar Timuçin aydınlıklarıyla yaşayacak.
Cumhuriyet.
ÖNER YAĞCI