“Gok kubbede kalan ancak hos seda’dir” deyimi dogrudur. “Su ustune yazi yazmaya” esittir. Dusunceleri bekletmeden duzenli olarak kayitlamak geregi, surekli okumak; okunanlari anlamak ve anlatmak aliskanligi kadar onemlidir.
Neresinden bakilirsa bakilsin, deney ve dusunce yolu ile birikmis bilgiler kagida aktarilmaz, basilip yayinlanmaz ise, eninde sonunda kaybolup gider.
“Yeni Dunya’yi yeniden kesfetmek” gibi, yeni bastan degisik kisilerce durmadan “yaratilmalari” gerekir. Bu da, bir toplum icin, cok yuksek giderli bir kayiptan baska birsey degildir. Bu gorus’un incelenmesi, bu kitabin icindeki bildirilerde ele alinmaktadir.
Sozu edilen bildiriler 1982 ile 1992 yillari arasinda kagida dokulmus, bir bolumu de bu sure icinde Asya, Avrupa ve Amerika’da yayinlanmakta olan degisik dergilerde yer almistir. Daha once basilmis bildiriler, birbirlerini tamamlayici olmalari bakimindan ve icinde yayinlandiklari dergi ve kitaplarin tumunun her kitaplikta bulunmayabilecegi de goz onunde tutularak, bugun’e dek basilmamis olanlarla biraraya getirilmistir.
Bir toplum: bagimsiz, gudumsuz ve mutlu yasayabilmek icin “nereye gittigini” bilincli olarak gormeli ve anlamalidir. “Bir lokma, bir hirka” ve “Kisi kendinden soz etmemeli” deyimlerinin, yeryuzunun degisik yerlerinde yasayan Turk toplumlari icin gecerli oldugunu dusunmek guctur. Bir kisi icin, yalnizca yiyecek ve giyecek yeterli degildir. Toplumlar da yalnizca yiyecek ve giyecek ile yasamlarini surduremez. Diger butun varliklarina bilgi ve dusunce katmadan yasam surdurmeye kalkan toplumlar kisa surede tutsak edilir; varliklari ellerinden alinir; ortadan kaldirilirlar.
Bilgi, Kut verir. Toplum’u, yasam’in gerekleri ve yonu uzerinde dusunmeye alistirir. Gelecek icin gerekli goruslerin yaratilmasina yordam verir. Bundan dolayi, Balasagunlu Yusuf dusunce ve deneylerini toplayip Kutadgu Bilig adi ile yazmistir.[1] Bu yuzden (bir gorus’e gore), tarih sozcugu yerine “Kutveren” deyimini kullanmak gerekir.
Eger bir toplum kendi dusuncelerini diger toplumlara anlatmayacak olursa, bu sessizligi dolayisi ile dunya’da yanlis anlasilacagi ya da hic bilinmeyecegi acik bir gercektir. Bu yonden “sessizligi secen toplumun” dunya uzerinde var olup olmadigi da soz konusu olabilir.
“Savas ile kazandiklarimizi baris anlasmasi masasinda geri verdik” gibi bir dusunce, bir aralar (ozellikle 20ci yuzyil baslarinda) cok kullanilir olmus idi. Bu, “basasagi” bir gorustur. Tam tersine, savas diplomasinin bir uzantisidir. Bu gercek, uzun yuzyillar boyunca “bilen kisiler” ce gizli tutulmus ve gizlice kullanilmistir. Ancak, bu bilgi Ondokuzuncu yuzyil icinde Alman dusunur subay’i Von Clausewitz (1780-1831) ce bir kitap icinde toplum’a aktarildi; bilmek, ogrenmek ve kullanmak isteyenlere sunuldu.
“Butun bunlar politika’dir, ben politika ile ugrasmam” diyen kisilerin artmakta oldugu da gorulmekte. Bu gibi kisiler, bu tutumlari ile gundelik sorumluluklarindan kacmaktan baska bir is yapmis olmuyorlar. Bu kisilerin anlamaktan kacindiklari temel bir gercek var: “politika yapmadigini soylemek de bir politika’dir.” Dolayisi ile, bu kisiler “gizli” olarak politika yapmaktadirlar. Sessiz durup, is yapmamak da bir secimdir, “politika” dir. Bu tur “bulasmamak” dusuncesinde oldugunu one suren kisiler, ilerde baslarina gelecekleri bugunden kabul etmis; dolayisi ile yanip-yakilma haklarini bile kaybetmislerdir. “Cozum’e katkida bulunmayanlar, sorunlarin nedenlerine katilmis olurlar.”
Bu tutumlari daha iyi anlayabilmek icin, “politika” sozcugunun anlamina da bakilabilir: “anayasaya dayanan yasalar yolu ile yonetim.” Oz yonetimlerine katilmayanlarin, boylelikle kendi yonetimlerine katilmamak yolunu sectikleri de ortaya cikar. Boylelikle, kendi yonetimlerine katilmayanlar, oz yonetimlerini gelecekte bilinmeyen ellere ve dusunce akimlarina birakmaktadirlar. “Politika” nin, kisisel gudumlu yonetiminin (mutlakiyet’in) tam tersi oldugu gozden kacmamalidir.
Bir ulke icinde yer alan “politika” ile, uluslararasi alanda surdurulen “diplomasi” nin arasinda buyuk ayricalik yoktur. “Diplomasi: uluslararasi iliskileri konusma ve anlasma yolu ile bilincli yonetim yontemleri” dir. Dilmacliktir.
Onemli olan, bir ulus ya da (genis anlamda) toplum’un, komsulari ile birlikte bagimsiz, gudumsuz, mutlu yasamini surdurebilmesidir. Bagimsizlik, gudumsuzluk, ve mutluluk kendiliklerinden bir kisinin ya da toplumun basina gelemez. Toplum olarak ugrasi gerektirirler. Bu ugurda ara sira savas’a girmek te gerekebilir. Bir toplum, disaridan silahli baski ile yonlendirilmeye calisilmis olabilir. Savas, toplumca bilincli sonuclara yonlendirilebilmis ise, cogulcu ve anayasal yonetim’in bir uzantisi da olabilir. Dilmaclik ta, toplum’un bagimsiz ve gudumsuz yasamak dileginin uluslararasi konumda acikca anlatilmasi; bu istegin yerine getirilebilmesinin anlasmalar yolu ile saglanmasidr.
Butun bunlar da, bir toplumun kendini ozellikle ilgilendiren konulari once kendi icinde –yazili olarak– tartismasini gerektirir. Bir kisinin gorus’lerinin, toplum icinde destek bulup bulmamasi (gorus’un ilk orta’ya suruldugu an’da, ya da daha sonra) en onemli sorun degildir. 11ci yuzyilda yasamis ve ana dili Arapca olanlara Turkce ogretmek icin Turk Sozu (Divan Lugat at-Turk) kitabini yazmis olan Turk yazari Kasgarli Mahmut[2], bu konu’ya dokunan su sozleri ornek vermistir:
Alp arig yavritma
Ikilac arkasin yaritma.[3]
(Alp kisiyi gucsuz dusurecek is yapma
av’ini ardindan yaralama).
Onemli olan, bir toplumun icinde dusunce tartismasinin
yapici nitelikte ve acikca surup gitmesidir. Bu tartisma’nin
koksuz ve kaynaksiz olmamasi gerektigini Kasgarli Mahmut bir
dortluk ile dile getirir:
Erdi oza erenler
Erdem begi bilig tag
Aydi ukus ogutler
Konlum bolur anar sag.[4]
(Eski gunlerde erdemli kisiler daglar gibi erdemli sozler
soylemislerdi, ogutler vermislerdi. Onlari anmak yuregi
aklastirir).
Bu yoldan, bir toplum icin en yararli dusunceler toplumca secilecektir:
Erdem dile ogreniben bolma kuvaz
Erdemsizin ogunse anmaguda anar.[5]
(Bilgi’yi gurur ile tepme; ara ve ogren. Bilgisiz kisi erdemli oldugunu one surerse, sinandiginda ozur’u ortaya cikar).
Bilgi‘nin getirdikleri gerekler toplumca yururluge konacak, uygulamalarina gecilecektir:
Bilga erig adgu tutup sozin esit
Erdemni ogreniban iska sur-a.[6]
(Bilge kisi’yi onurlandir, sozune kulak ver; ozelliklerini
ve tutumunu ogren, ogrendiklerini uygulamaya koy).
Her kisi’nin sozleri, bilge sozleri degildir:
Bulqak ukus bolsa kacan bilgin yiter
Yansaq talim sayrap ani tamgak katar.[7]
(Toplum icinde bozucular olursa, aklin dogru yoldan sasar; bos soz olan yerde, agiz kurumasinda ote’ye is olmaz).
Bu tur kisiler, toplumca da gorulur, ayirdedilir:
Yilan kendu egrisin bilmez
Deve boynun egri der.[8]
Toplum’a, kendi islerini surekli olarak ele almayip
sonuclandirmadikca, durup dinlenmek yarasmaz:
Tagur mening savimmi bilgalaka ay
Tinur kali atitsa kisrak sani tay.[9]
(Sozumu yinele, bilgelere soyle: kisrak, ancak kendi tay’i yetiskin atlar arasina karistiginda dinlenebilir).
Kasgarli Mahmut’un ogutleri ve uyarilari yalniz bir kusak icin deil, gelecek butun kusaklar icin gecerlidir:
Oglum ogut algil
Bilgisizlik kiter
Talqan kimning bolsa
Anar bakmas kiter.[10]
(Oglum, ogudumu dinle, bilgisizlikten kurtul; as’i olan o’na pekmez katar; buna benzer, akilli olan, ogut dinler ve zenginlestirir).
Bu orneklerde de goruldugu gibi, Turk tarihinin en onemli kaynaklarindan biri olan Turk Sozu (DLT) kitabinin okunmasi gerekli olanlar arasinda gormek gerekir. Soylediklerini toplumuna aktarmak icin durmadan yinelemek zorunda kalan her dusunur gibi, Kasgarli Mahmut’un da belki bir ara sabri tasmistir. Bir soz’e ornek verirken, aciklamasini asagidaki dortluk ile yapmistir:
Opkem kelip ugradim
Arslanlayu Kukredim
Alplar basin togradim
Imdi meni kim tutar?[11]
(Ofkem geldi basima vurdu, arslan gibi kukredim; Yigitlerin basini dogradim, simdi beni kim tutar?).
EK: Bu bilgisayarli yayin dizesinde, 16ci sirada yer alan “MAYA, T.A.S.” bildirisi [Rotary Dergisi (Izmir) Eylul-Ekim, 1995] bu kitabin basili duzeni iceriginde degildir. Ancak, yazi’nin sunus’unda da belirtilen nedenlerle, buraya alinmasinin uygun olacagi dusundum.
KAYNAKLAR:
[1] Asagidaki yazilarda kaynak olarak kullanilmis, atif yapilmis ve basim yerleri gosterilmistir.
[2] Kasgarli Mahmut, Diwan Lugat at-Turk (DLT) kitabinin yazaridir. Kasgarli Mahmut’un yasami ile ilgili en yeni arastirma icin, bak: Kahar Barat, “Discovery of History: The Burial Site of Kashgarli Mahmut,” H. B. Paksoy, Editor, Central Asia Reader: Rediscovery of History (New York, 1994); Cf. AACAR Bulletin (of the Association for the Advancement of Central Asian Research) Vol. II, No. 3 (Fall 1989).
DLT un bilinen tek el yazmasi Istanbul Millet Kutuphanesi (Ali Emiri, Arabi), No. 4189 da kayitlidir. Diwan Lugat at- Turk’un ilk kez 1917 yilinda Istanbul’da bulunmasi ve ilgili olaylar icin, bak M. Sakir Ulkutasir, Kasgarli Mahmut (Istanbul, 1946). DLT un ilk basim’i Istanbul’da, 1917-1919 yillari arasinda Kilisli Rifat [Bilge] tarafindan yapilmistir. Ilk TC yayini: B. Atalay, Divanu Lugat-it-Turk (Ankara, 1939-1941). Ilk Ingilizce cevirisi: R. Dankoff with J. Kelly, Compendium of Turkic Dialects (Cambridge: Mass, 1982-1985).
[3] DLT Sayfa 82.
[4] DLT, Sayfa 56.
[5] DLT, Sayfa 130.
[6] DLT, Sayfa 216.
[7] DLT, Sayfa 235.
[8] DLT, Sayfa 75.
[9] DLT, Sayfa 112.
[10] DLT, Sayfa 221.
[11] DLT, Sayfa 74.
KAYNAK: Hasan B.Paksoy Turk Tarihi, Toplumlarin Mayasi, Uygarlik