Osmanlı İmparatorluğunda hanedanın, saltanatın yetkilerinin sınırlanmaya başlandığı 1876 meşrutiyeti ile canlanan, ardından tekrar kesintiye uğrayan ve ikinci meşrutiyetle yeniden canlanan ve tekrar kesintiye uğrayan son olarak da 1961 anayasası ile yaratılan özgürlükler ortamı, yıllar itibarı ile toplamı 34 yıllık bir süreyi kapsamaktadır.
Böylece toplamda 150 yıllık anayasal düzenimizin ancak %23’ü özgürlüklerin geniş olarak yorumlandığı bir döneme denk gelmektedir. Buradaki ana kesintilerin sebebi Saltanat dönemlerinde Sultanın geniş kapsamlı otoritesi ve Cumhuriyet döneminde ise arda ardına gelen darbelerdir ve bu darbeler de hep dış kaynaklıdır.
Zamanın bu denli %80 oranında baskı altına alındığı bir yönetim biçiminde tabii ki fikirler ortaya çıkamayacak ve bundan ötürü de ülkenin gelişimi güdük kalacaktır ve öyle de olmuştur.
Türkiye’den daha aşağı seviyelerde bulunan ülkeler Güney Kore örneğinde olduğu gibi Türkiye’yi gerilerinde bırakıp ilerleme yoluna devam etmişler ve milli gelirde büyük artışlar sağlamışlardır.
Türkiye ise bu baskıcı yönetim anlayışı ile birlikte kısır döngü olarak içinde debelendiği orta gelir tuzağından bir türlü kurtulamayacaktı.
Evet, Kızılelma Türklerin büyük bir ülküsüdür, ama Siyah Elma simgeli Apple fiili dünyanın en değerli şirketidir ve dünya imparatorluğunun altyapısını döşemiştir.
Lise ve üniversite sınavlarında alınan neticeler fen ve matematik dallarında çok düşük seviyelerdedir ve böyle bir eğitim altyapısıyla Türkiye’nin ileri doğru bir atılımı maalesef mümkün değildir.