Ruhumuzun gıdası nedir?
Süt, bedenin gıdası olabiliyor, ancak ruhun gıdası olamıyor.
Ruhumuzun gıdası ancak toplum ürünleri ve eserleri olabilmektedir. Bunların şahikası Yunus…
Yunus, ruhun enerjisini nasıl açıklamaktadır? Pusulalarımız nelerdir?
“Seni deli eden şey, yine sendedir sende…”
diyerek de, günümüzdeki bilim adamlarının uğraştıkları, hedefledikleri soğuk füzyon enerjisine nisbet, ruhun enerjisini açıklayıp, geçmiş ile gelecek arasındaki
köprüleri kurmak istemiştir. İnsan; bazı kararları genetik pusulalara, bazı kararları da nöronal ve kültürel pusulalara göre verir. Oysa ki, bu iki pusula bazı kararlar
için yetersiz kalmakta, üçüncü bir pusulaya ihtiyaç göstermektedir. Vicdan… 2300 yıl evvel yunanlı Menandros “Hepasin Hemin He Syneidesis Theos “(Vicdan, içimizdeki Tanrı’nın sesidir) diye ifade etmiştir.
Ruh biliniyor mu?
-Ruh, tam bilinmiyor. Beyinde bir noktadan sergilenen merkezden oluşuyor.
“Dini olarak ruh hakkında fazla bir şey bilmiyoruz.
Söyler misin Ey Muhammed?” denildi
Bağlantısallık?
Kişilerin, objelerin, cisimlerin kendi aralarında ve toplum
arasında oluşan bağlantısallık ehemmiyet taşımaktadır.
Şöyle ki; her bağlantısallığın, her toplumun bir ruhu vardır.
Her milletin, her devletin, hatta her kıtanın bir ruhu
vardır. Bu ruhta bağlantısallık ortaya çıkar.
Şimdi içinizde öğretmen olanlar vardır, bilirler ki mesela her sınıfın kendi iç yapısı vardır, iç dinamiği vardır. Mesela;
Münir Özkul vefat etti, Allah taksiratını affetsin, rahmet
eylesin, onun Hababam sınıfının farklı bir bağlantısal
özelliği, bir ruhu, bir yapısı vardı. 5/A sınıfı çok çalışkandır, 5/B sınıfı haylazdır, 5/C sınıfı devamsızdır şeklinde bir kavram vardır.
Niçin hocam?
Buranın da bir bağlantısal bütünlüğü, bağlantısal
ruhu, yapısı, haysiyeti, şerefi vardır. Tabi ki teker teker
bireysel olarak her birinizin oluşturduğu bir bağlantısal bütünlüktür ama bunun tek başına bir önemi yoktur.
İnsanın ruhu kandil, bilim onun aydınlığı ve Tanrısal bilgelik de kandilin yağı gibidir. Bu yanar ve ışık saçarsa o zaman sana “diri” denilir. İbni Sina
Adalet evrenin ruhudur. Hayyam
Neden hep ferdi ilimler üzerinde durulur?
Genelde hep ferdi ilimler üzerinde durulur. Can düşünülmeden topluma yaralı olunmaz. Önce ruhsal sağlık gelmektedir. “Âlimin kaleminden dökülen mürekkep, şehitlerin kanından daha hayırlıdır” buyurdu Hz.Muhammed
Nisa 1.ayet: ferdi mükellefiyet bir imandan sonradır. “İttekü rabbeküm. Min nefsin vahidettin” Vahidettin burada müennesdir. Onlar mı, bizler mi Müslüman? “Ve haleka
minha zevceha İhtilafi ümmeti rahmetün” (ümmetimin ihtilafı rahmetlidir.) Vel kemere keddernahu Aya yörünge tayin ettik. “Ve nefahtu min ruhi” (insanı ruhumdan üfledim.) Rahim; Allah’ın sıfatıdır. İnsan mukaddes.
1000 yıllık fetret devri İki günü birbirine eşit olan mümin bizden değildir. “El harbu hiletün” 1000 yıldır dinimizi yorumlayanlar bize başka şeyleri dikte etmişler.
Newton/Tesla: “Allame bil kalem”
Torunlarınıza, İlim, bilgi ve tecrübe noktasında neler söylemek istersiniz?
Atalarımızdan bize miras kalan bu bilgileri bizden sonraki kuşaklara aktarmakta vagon değil lokomotif ol. Aldığın mirası aynen değil üzerine insanlık ve kâinat için yararlı şeyler ilave ederek aktar. Ruhun bedenine, bedenin kendine ve kendinin de evrene sığmaması için hiçbir fedakârlıktan kaçınma. Çünkü insan olmanın erdemi, bu ince detayda gizlidir
San’at?
San’atsal romantizm, ruh âlemimi çok etkilemiştir.
Kaynak: