https://www.ekonomist.com.tr/sirketler/sisecam-sise-yonetim-kurulu-baskani-ndan-istifa-karari-51087
Önceliklendirme
Her ne kadar Amerika’daki yatırımın karlılığı 2020’de 30 milyon dolar, 2021’de 60 milyon dolar ve 2022’de lojistik krizinin katkılarıyla 120 milyon dolar civarında olsa da, Ciner Grubunun da müsaadesiyle Şişecam’ın, bu yatırımı daha fazla büyütmemesini ve yatırım önceliklerini yeniden gözden geçirmesini tercih ederim.
Çünkü “Türkiye’nin sorunları nasıl çözülür” sorusuna, Türkiye’deki herkes ittifakla, katma değerli ürün üreterek, cevabını verir.
Fakat hayret edilecek bir müsamahayla hiç kimse ŞİŞECAM’dan böyle bir talepte bulunmuyor.
Şişecam’ın Alman ve İtalyan makinaları satın alarak yine Alman ve İtalyan arabalarına cam üretmesiyle, bu üretimlerden yüksek oranlarda para kazanamayacağı kesindir. İsterse bu alandaki fabrika sayısını iki misline çıkarsın oran yine yükselmez.
Standart ürünler olan düz cam ve ambalaj ürünlerinin de bir sınırı var.
Geriye cam ev eşyası kalıyor.
Şişecam’ın bu alandaki finansal başarıları pazar hâkimiyetinden kaynaklanıyor yoksa Şişecam’ın tasarım ve inovasyon yeteneği çok yüksek değil.
Sonunda, küçük veya büyük farketmez, şirketlerimiz her zaman dediğim noktaya savruluyor: Sadece “gelişmiş ülkelerin terk ettiği sektörlerde” bir varlık gösterebiliyorlar.
Böyle olunca da hem Ciner hem de Şişecam, çaresiz bir şekilde, batılıların artık girmek istemedikleri madencilik işinde büyümeye çalışıyorlar.
Peki, piyasa değeri 4,5 milyar dolar olan bir şirketin yurt dışında madencilik alanında 5 milyar dolarlık bir yatırım yapması doğru bir karar mı?
Eğer bu şirketin arkasında T. İş Bankası’nın “gücü” olmazsa bu yatırımın yapılması mümkün olabilir mi?
Türkiye’nin bugüne kadar rüyasında bile göremediği beş milyar dolarlık bu yatırım, acaba yurtiçinde katma değerli ürün üretimi alanına aktarılamaz mı?
Acaba telefonlarda kullanılan dokunmatik ekranlar veya bilgisayar ve televizyon ekranları üretilemez mi?
Acaba her yıl milyonlarca televizyon ekranı ithal eden KOÇ ve VESTEL grupları da bu üretim sürecine ortak olamaz mı?
Acaba KOÇ ve VESTEL bu yatırımdan cesaret alıp chip tasarlama işine daha yoğun bir şekilde giremezler mi?
Acaba tüketici elektroniği konusunda Türkiye’nin sınıf atlama imkân ve ihtimali tekrar ortaya çıkamaz mı?
Acaba T. İş Bankası, şahsi PR’ını her şeyin önüne koyan, performansı göstergelerini muğlaklaştırmak için bilanço birleştirmelerine kafa yoran yöneticiler yerine sorduğum bu sorulara cevap arayan yönetimler oluştursa daha doğru olmaz mı?
Şişecam bir bakıma herkesin olduğu için bu sorulara ve tavsiyelere herkes kendi özgün cevabını verebilir.
https://www.karar.com/yazarlar/mehmet-ali-vercin/sisecam-1600261