Prof Dr Mübeccel Kıray, 1923-2007
1975 sonbaharında Şişli Siyasal’a başladım ve o dönemde okul sağ-sol çatışmaları nedeniyle kapalıydı, daha sonra açıldı ve en kalabalık dersler Mübeccel Kıray’ın sosyoloji dersleri, Erdoğan Teziç’in siyaset bilimi dersleri, Server Tanilli’nin Uygarlık Tarihi dersleri idi.
Özellikle Mübeccel Kıray‘dan aldığımız sosyoloji dersleri sınıfı müthiş kalabalıktı. Tabii bu büyük bir şanstı benim için. Teksir olarak okuduğumuz “Sosyoloji Ders Notları 1975-1976” halen kitap olarak yayınlanmadı. Sınıfta aklımda kalan en önemli tespit “Türkiye, 1946 yılında köye traktörün girmesi ile bir gecede değişmiştir,” tespitiydi. Kıray hocamız, şehir sosyolojisini ve köyden kente göç olayını çok detaylı olarak işliyordu. Daha sonra Ardan Zentürk’le tanıştığımda, hocadan aldığı dersler sayesinde medya sektörüne girdiğini, şehirli toplumu anlamak adına hocadan çok şey öğrendiğini bana bizzat 2018 yılı Mayıs ayında ifade etmişti. Ardan Zentürk ile bir televizyon programına çıkmıştım Kıbrıs kitabımla ilgili olarak.
Bir gece okulda mahsur kalmıştık. Sol kesim öğrenci liderleri de “okuldan çıkmayacağız” diyerek boykot kararı almışlardı. Daha sonra megafonla Halaskar Gazi caddesine gelen bir komutan konuşma yaptı ve bu konuşmanın neticesinde okuldan dağılmıştık. Bütün gün boyunca okulda böyle tutsak olmak, özgürlükten yoksun bırakılmak, hakikaten çok kötü bir psikolojiydi. Onu çok iyi hatırlıyorum.
Son sınıfta iken İşletme profesörü Melih Tümer’le görüşerek eğitimin nasıl olması gerektiği ve Boğaz Köprüsü yapılmalı mı yapılmamalı konularında bir rapor hazırladım ve hocanın Levent taraflarındaki evine giderek raporu teslim ettim. Son sınıfa bu konuları kürsüden anlatmıştım. Okuldayken özellikle şehircilik konusuna çok merak sarmıştım, Teknik Üniversite Mimarlık Bölümü’nden rahmetli Doç. Orhan Göçer hocamız slaytlar da göstererek, Almanya’daki şehircilik konusunu anlatıyordu ve orada ben, üçüncü sınıftaydı sanırım, şehircilik konusuna çok ilgi duymaya başlamıştım. İTÜ Taşkışla binasına gidip Şehircilik kitapları almıştım ama daha sonra tabii ki başka bir mecraya, ihracat sektörüne kaymıştım.
Okuldaki yakın arkadaşım Nejat Özcan’dı ve babası da Kuleli Askeri Lisesi’nin müdürüydü. Çarşamba’da Darüşşafaka Lisesi’nin o geniş duvarlarının arka bahçesinde bir sokakta babasının evi vardı. Orada beraberce ders çalışırdık. Kendisinin de geniş bir kütüphanesi vardı. Galatasaray Lisesi’ni bitirerek Fransa’da Strazburg’da bulunmuş, daha sonra da Türkiye’ye gelerek Şişli Siyasal’ı tercih etmişti.
Şişli Siyasal özel nedenlerle tercih ediliyordu. Siyasal Bilimler Fakültesi’nin sadece Ankara’da olması nedeniyle Ankara’ya gitmek istemeyenler İstanbul’da Şişli Siyasal’ı tercih ediyorlardı. Yıldız Sarayı bünyesinde kurulan Mülkiye Mektebi daha sonra Cumhuriyet’le birlikte Ankara’ya taşınmıştı. Daha sonra da Yıldız Teknik Üniversitesi bünyesinde Siyasal Bilimler bölümü kuruldu.
Lisede fen bilimlerine ilgisizdim ama, Siyasal Bilimler Yüksekokulu’nda sosyal bilimler ilgimi çekiyordu. Kendimi bulmuştum. Dersleri seviyor ve sürekli okumalar yapıyordum. İstanbul Üniversitesi Hukuk ve İktisat fakültelerinde konularının uzmanı olan, son derece değerli ve tecrübeli hocalardan dersler dinliyorduk. Bu benim açımdan çok ufuk açıcı olmuştu. Prof. Halil Nadaroğlu’ndan Mahalli İdareler dersi alıyorduk, çok titiz bir insandı. Bu konu diline ve kitaplarına da yansımıştı.
İktisat dersine gelen Erdoğan Alkin hocamız nüktedan ve esprili bir insandı. Erdoğan Teziç hocamızın okula, Taksim’den Şişli’ye kadar yürüyerek geldiğine bizzat şahidim; elinde de büyük bir deri çanta taşırdı.
Prof. Aydın Ayaydın, Ord. Prof. Reşat Kaynar, Prof. Lütfi Duran, Doç. Server Tanilli, Prof. Ümit Yaşar Doğanay, Prof. Aydın Aybay, Prof. Mübeccel Kıray, Prof. Vakur Versan, Prof. Halil Nadaroğlu, Prof. Erdoğan Teziç, Prof. Erdoğan Alkin, Prof. Murat Sarıca, Prof. Yıldızhan Yayla hocalarım oldu. Zihni gelişimimde inanılmaz katkılar yaptılar. Şanslıymışım. Okulun kurucu Lideri Prof. Kıvanç Ertop imiş. Prof. Aydın Ayaydın ve Prof. Yıldızhan Yayla hariç, diğer hocalar vefat etmişler. Siyasal’ın sadece Ankara’da değil İstanbul’da da olması idealiyle mükemmel bir hoca kadrosu oluşmuştu.
1979 yılında katledilen ve Devrim Tarihi dersimize gelen son sınıfta Ümit Doğanay hocamızın ders verdiği anları gayet iyi hatırlıyorum. Kurtuluş Savaşıyla ilgili kavramları çok net bir biçimde kullanıyor ve bunu bizlere anlatarak zihnimizde tam yerine oturmasını sağlıyordu. Allah rahmet eylesin. Doç. Dr.Server Tanilli kurşunlanıp sakat bırakıldı. Prof. Melih Tümer fikirlerinden ötürü tutuklandı. Düşünce ve düşünürlerin acılarla dolu kaderi idi bu yaşananlar.
Server Tanilli. Kurşunlanmasından 1-2 ay önce yazılı sınavda yanıma geldi. Kâğıdıma bakarak, “sen hangi okuldan mezunsun,” dedi. Dikkatini çekmişti kâğıdım.
Erdoğan Teziç, siyasi konuları çok nükteli bir şekilde anlatır, espriler yapardı. Allah rahmet eylesin, daha sonradan Kosovalı olduğunu öğrendim.
Erdoğan Alkin. Hocamız da derslerinde İktisat gibi çetrefilli bir konuyu esprilerle süsleyerek anlatırdı. Derslere blazer ceket ve gri pantolonla geldiğini gayet net olarak hatırlıyorum. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden geliyordu bize.
Lütfi Duran hocamız kamu hukuku derslerine gelirdi. Yine o da bilge bir insandı. Kavramları çok net ifade ederdi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden geliyordu. Üçüncü sınıfta hocamız olmuştu.
Şişli Siyasal, 1962 yılında Özel Yüksek Okul olarak başlamış. Ben okul adlarının hep korunmasından yanayım. Pekâlâ, Şişli Siyasal Bilimler Yüksek Okulu kalırdı ve mükemmel olurdu. London School of Economics gibi.
1975-1980 anarşi günleri
Bu anarşi günlerinde sokak olaylarından uzak kalmayı başarabilmiştim. Öğrenciler sağlı sollu derneklere giriyor, sokaklarda gösteriler yapıyorlardı. Gülhane parkının karşısındaki morgdan sürekli cenazeler kalkıyordu. Zaman geçtikçe, özellikle soldaki dernekler, örgütler sürekli fraksiyonlara bölünüyor, iç kavga ve çatışmalar yoğunlaşıyordu. Devamında Kürtçülük hareketleri de başlamıştı. Saraçhane’de duvarlara “Kurdara Azadi” yazıldığını net hatırlıyorum. Fakat o dönemde PKK isimli bir organizasyon söz konusu değildi, hiç yoktu.
Meslek seçimim.
Okuldan mezun olduktan sonra hangi meslekte çalışacağıma ilişkin bir fikrim yoktu ve neticede İngilizce öğrenmeye karar verdim. Londra’da yaşayan bir akrabama mektup yazdım ama İngiltere’ye gidip İngilizce öğrenmem konusunda olumlu bir cevap alamadım. Bunun üzerine Mübeccel Kıray’ın asistanı Ayhan Aktar’ın yönlendirmesiyle Boğaziçi Üniversitesi’nde mastır yaparak hazırlık okuyup, İngilizce öğrenme yoluna gitmiştim. Aslında turizm sektöründe çalışmayı düşünürken (ilk başta bir şehircilik düşünüyordum daha sonra turizme yönlenmiştim) tesadüfen bir arkadaşımın yönlendirmesiyle ihracat sektörüne girmiştim. Akademisyen olmayı da düşünmüştüm, fakat hayatın kendi çizgisi insanı yönlendirmekteydi. Hangi mesleği seçerseniz seçin kendi kişiliğiniz ağır basmaktaydı. İhracat mesleğini seçmiştim ama daha sonra yazar oldum, şiir, makale ve kitaplar yazdım. Gittiğim ülkelerdeki izlenimlerimden kaynaklanarak kişiliğime uygun olan bir alanda etkinlik göstermeye başladım çünkü inanırım ki, her kişi kendi yolunu kendisi çizer.
Prof. Asaf Savaş Akat: İktisat Fakültesi’nde Asaf Savaş Akat’ı ziyaretimde kendisine belediyecilikle ilgili çalışmalarımı göstermiştim. Okuldan mezun olduktan sonra yön bulmaya çalışıyordum. Beni Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Selahattin Yıldırım’a yönlendirmişti. Kendisiyle Der Kitabevi’nin üst katında görüşmüştük. Sürekli beni sorgulamıştı ama herhangi bir yol gösterme söz konusu olmadı.
Ayhan Aktar. Şehircilik konusuna olan ilgimden ötürü Mübeccel Kıray’ın asistanlığını yapmak istiyordum. Asistanlık sınavlarına girecektim. Hocayı ziyaret ettim. Kendisinden daha önce referans mektubu da almıştım. Hoca odasındaydı. Önünde İngilizce Walt Disney’den bir çizgi roman vardı. “Bak, ben İngilizce’yi canlı tutmak için, her gün böyle çizgi romanlar da olsa okurum. Sen önce İngilizce öğrenmeye bak. Yan odadaki asistanım Ayhan Aktar’a git, o sana yol göstersin,” dedi. Ayhan Aktar da, “Boğaziçi Üniversitesi’nde mastır’a kaydol. Orada İngilizce hazırlık okuluna devam edersin ve ondan sonra da istediğini yaparsın,“ dedi.