Tezhip ve minyatür sanatlarına bakıldığında köklerinin Pers ve Çin medeniyetleri ile ilgili olduğu yazılmaktadır literatürde. Ve bu sanatlar kitap sanatıyla kitapların tezhip edilmesiyle ve minyatürler yolu ile minimize edilmesiyle ilgili kitapların sanat dalları olarak gözükmektedir. Burada bizim dikkat etmemiz gereken evrenin bu sanatlar yolu ile minimize edilmesidir. Bu konuyu teolojik açıdan biz değerlendirebiliriz ve bu açıdan bakıldığında ise Pers ve Çin medeniyetlerinden daha önce aslında Türklerin evreni tüm boyutlarıyla algıladıkları ve teolojisini geliştirdikleri açıkça ortaya çıkmaktadır ki Selçuklular ve Osmanlılar döneminde de bu sanatların zirveye ulaşmış olması aslında Türklerin evrene ve yaradılışa ilişkin çok daha köklü bir zihin yapılarının olduğunu ortaya sermektedir.
Biz burada bu sanatları sadece din ile açıklamaya kalkarsak din neticede bir bölendir birleştiren değildir. Çünkü ortada din yok dinler mezhepler tarikatlar söz konusudur. Fakat diğer yandan ise evren bir bütünlüktür, hareket ve iletişimdir. Cansız varlıkların dahi hareket halinde oldukları yapılarının hareket endeksli oldukları bilinmektedir. O zaman biz tezhip ve minyatür sanatlarına olan bakış açımızı Türklerin bu eski medeniyetlerinden çıkan İç Asya’dan çıkan, ki tasavvuf da bu nedenle Türklerde son derece gelişkin bir yapıdır, açıklamamız daha uygun olacaktır diye düşünüyorum.
18 Nisan 2025. Ataköy.