Malazgirt Muharebesi Öncesinde Anadolu ve Trakya’nın Etnik Yapısı “1071”
İnsan soyunun coğrafyalara değişik zamanlarda yerleşimleri incelendiğinde ki bu konuda en çarpıcı örnek Türkiye coğrafyasıdır, kıtalar arası bir geçiş noktasıdır ve doğudan batıya doğru uzanan tek yarımadadır, yegane yarımadadır ve insanlık tarihine ilişkin enteresan verileri zihnimizde uyandırmaktadır.
Baştaki haritaya baktığımız zaman, dip notunda Türkiye coğrafyasının önce Helenleştiği ardından Romalaştığı en sonunda da Türkleştiğine değinilmektedir. Haritada da birtakım kümelenmeler gözükmektedir, sekizi aşkın kavimlerin Türkiye coğrafyasının kuzeyinde, güneyinde, doğusu ve batısındaki yerleşimleri ve yoğunlaşmaları gösterilmektedir.
Burada şahsen ilgimi çeken bu sekiz kavim arasında Native kelimesi ile ifade edilen yerli halklar ibaresidir. Türkiye coğrafyasında bahsedilen Helenleşme, Romalaşma, Türkleşme dönüşümleri gerçekleştiğinde en temelde yer alan coğrafyanın yerli halklarıydı. Zaman boyutuna, kronolojik göstergelere gittiğimiz zaman, Troya Savaşları Çanakkale’de Milat’tan önce 900 tarihinde gerçekleşmişti. 3000 yıla yakın bir zaman diliminden söz ediyoruz.
Daha öncesinde Helenleşme öncesindeki Anadolu halklarına ilişkin bilgilerimiz ne derecededir? Önemli olan tabanda yer alan zemin boyutundaki zaman derinliğine gitmemiz lazımdır. Göbeklitepe 12.000 yıl önce gerçekleşti ise, ilk Helenleşmenin gerçekleştiği Milattan Sonra 900’e kadar geçen 11.000 yıldan bahsediyoruz bu 11.000 yıl içerisinde Anadolu halkları kimlerdi ve nasıl dönüşüm geçirmişlerdi.
Türkler’e “siz buradan gidin” diyenler de “siz orta Asya’ya gidin” diyenler de daha sonradan gelenler bu 11.000 yıllık süreç içerisinde Türkiye coğrafyasına gelenler de kuzey, güneydoğu, batı değişik yönlerden bu geçiş coğrafyasına, bu yarımadaya gelmişlerdi.
İşte, örneğini verdiğimiz Helenler. Helenler bugünkü yer aldıkları Yunanistan’a bir yerlerden gelmişlerdi, onlar da bir yerlere gitsinler, o zaman geldikleri yere gitsinler. Bu, sorunlu bir mantık yapısıdır.
Türkçeden önce Helen dili de Türkiye coğrafyasının hakim dili haline gelmişti fakat Helenler, Türklerde olduğu gibi Türkiye coğrafyasının her köşesinde yaşamıyorlardı. Sahil kıyılarındaki kolonilerde, ağırlıklı olarak da denizcilik ve ticaretle uğraşmaktaydılar.
Türkiye halklarını gerçek anlamda kaynaştıran aslında Romalılar idi, çünkü Romalılar, insanları yollar ve iletişim şebekeleri ile birbirlerine bağlamayı esas almışlardı. Türkler, Fatih Sultan Mehmet’ten başlayarak da Romalıları örnek almışlar ve geniş bir coğrafyaya hakim olmuşlardı. Günümüzde ise Roma’yı temsil ettiğini, devam ettirdiğini iddia eden Avrupa Birliği ise bu durumda sadece kağıt üstünde bir birlik manzarası göstermektedir.