Yüzüncü yılını kutlamakta olduğumuzu cumhuriyetimiz daha 20. yılı tamamlamadan 1942 yılında ikinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru başlatılan işbirliği çerçevesinde Amerika ile işbirliği çerçevesinde ardından NATO ortaklığı kapsamında batı ile ilişkiler geliştirilmiş fakat Avrupa birliği ile nihayetlendirilmemiştir. Görüldüğü üzere 80 yıldır batı ile geliştirilen ortaklık 1943 yılından itibaren büyük Orta Doğu politikası kıskacına alınmıştır.
Cumhuriyetimizin 100. yılı bu açıdan değerlendirildiğinde bir kırılma noktası tarih olarak ortaya çıkmaktadır. 100. yıldan itibaren cumhuriyetin kendi doktrinini gündeme getirerek batı ile ilgili girdiğimiz bağımlılık ilişkisini sorgulayıcı ve kendi özgün yolunu çizecek noktasında düşünmekteyim.
Daha henüz 100. yaşını kutlamakta olduğumuz Genç cumhuriyetin bu dönemi çalkantılar içerisinde darbeler içerisinde geçmiş ve iki kez anayasa yapılmış partiler kurulmuş kapatılmış ve gelinen nokta itibari ile Cumhuriyet döneminin en yüksek cari açığı ile 100. yıla girilmiştir. 100 yıllık cumhuriyetin ancak başlangıçtaki 20 yılında bağımsız bir politika izlenebilirmiş devamında ise ülke büyük Amerika’nın büyük Orta Doğu politikasına angaje olmuştur. 100. yılda da halen bu angajman devam etmektedir.
Yüzüncü yılda beklenen Türkiye kendi bağımsız doktrinine yeniden Cumhuriyetin kuruluşunda olduğu gibi kendi bağımsız doktrini yeniden ortaya koyabilsin ve iç dış politikalarını herhangi bir başka küresel gücün ipoteği altında olmayan kendi doktrini ile büyük Türkiye idealini gerçekleştirme yolunda ilerlemeye başlasın.
Büyük Türkiye’den kastımız yıllarca içerisinde bulunduğumuz kültür coğrafyalarımızdır. Merkezinde de Türkiye Cumhuriyeti yer almaktadır. Büyük Türkiye Avrupa Asya Birliği’nin kurucu unsuru olacaktır Avrasya kıtasındaki barış kurucumuzun idealleri çerçevesinde yurtta barış dünyada barış felsefesi çerçevesinde gerçekleştirilecektir.
İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden sonra Yalta konferansında üç büyükler Avrupa İngiltere Rusya tarafından masada paylaşılan Türkiye bu paylaşım neticesinde Ülkemiz sürekli yalpalamış ve darbeler yoluyla tekrar büyük Orta Doğu dengesine oturtulmuştur.