HomeBEYOND TURKEYMEDITERRANEANTürkiye ve Akdeniz Havzası

Türkiye ve Akdeniz Havzası

Türkiye ve Akdeniz Havzası Türkiye ve Akdeniz Havzası Türkiye ve Akdeniz Havzası Türkiye ve Akdeniz Havzası

Türklerin Akdeniz havzasından 500 yıl önceden başlayarak uyguladıkları stratejiler Arnavutluk özelinde incelendiğinde karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır. Türkler Arnavutluğa stratejik ilişkileri olan Venedik ile olan rekabetlerinden ötürü Fatih zamanından başlayarak yerleşmeye başlamışlar ve Adriyatik kıyılarında hakimiyet sağlayarak rekabeti derinleştirmişlerdi. Bunu da ağırlıklı olarak Arnavutluk’un kuzey bölgelerinde, katolik olan bölgelerinde izledikleri stratejiler neticesinde buradaki Katolik beyleri kendi yanlarına çekmişlerdi. Bunlar arasında Mirdita bölgesi özel önem kazanmıştır. Mirditalar, Kosova meydan muharebesinde Sırplarla olan düşmanlıklarından ötürü Osmanlılardan yana ağırlık göstermişlerdir. Mirdita, Arnavutluk’un en birleşik, en özdeş illerinden biridir.

Arnavutluk’tan da kendilerine tımar verilmiş olan (Mazeraki ve Heykel gibi) bazı eski
derebeyi aileleri Trabzon’a nakledildiler. Tımar yolu ile Arnavutların iskan politikalarının uygulaması Fatih ile başlamış ve ilk olarak Mirdita aşiretinin hasmı olan Kastrioti İskender Bey’in aşiretine Trabzon’un Of ilçesi‘ne iskan ettirerek orada tımar vermişti. Bölgede iskân edilen aileler arasında Boşnakoğlu, Arnavudoğlu, Balkanoğlu, Azaklıoğlu, Bağdatlıoğlu, Şamlıoğlu, Şahismailoğlu gibi aile isimleri dikkat çekmektedir. Fatih, iskender beyin bakiyelerine OF’ta tımar verip oraya iskan ettirmiş.Osmanlı’da yapılan ilk modern manada ki nüfus sayımının Of Kazası’nda uygulanması 1834 yılında olmuştur.

Of İlçesi Köy adı (1834) / Aile İsimleri

  • Zisino: Balkancıoğlu
  • Gorgoras: Arnavudoğlu

Osmanlılar, Mirdita ve Kastrioti aşireti ile olan çekişmede yine Katolik olan Dukakin beylerini yanlarına çekerek bölgenin insan kaynağını değerlendirmişlerdir. Böylece karşımıza çok enteresan bir tablo çıkmaktadır.

Akdeniz Havzasında Türkler stratejik hamlelerinde Arnavutluk insan malzemesindeki Katoliklerden nasıl yararlandılar.
En baştan itibaren üçüncü padişah olan Ortodoks kökenli sonradan Müslümanlaşan anneden (Holofera-Nilüfer Hatun) doğan birinci Murat ile birlikte Kosova meydan Savaşında Arnavutluk’a doğru açılımı yapan ve bir strateji çizen Türkler, devamında Fatih’in babası ikinci Murat ve Fatih döneminde Karadeniz çizgisindeki genişleme siyasetlerine devam etmişlerdir.
1389 Kosova meydan Savaşında Arnavutluk’ta yerleşik Katolik Mirdita aşireti, Osmanlı ile birlikte kılıç sallamışlar, Sırplara karşı birlikte hareket etmişlerdir. Osmanlılar daha sonra  1437 yılında çıkardıkları fermanla, 2.Murat zamanında, Mirditalılara barış zamanında da  silahları ile dolaşma yetkisi vermişlerdi. Anlaşılan odur ki Osmanlılar genişleme siyasetlerinde yereldeki beylerle sürekli dayanışma içerisinde olmuşlardır. Osmanlı’ya karşı gelen Kastrioti aşiretinin lideri Arnavut milliyetçisi İskender Bey’den kalan bakiyeler tımar verilmek suretiyle Of’a gönderilmiştir.
Olan biteni değerlendirdiğimiz zaman gördüğümüz manzara şudur nasıl ki Osmanlı Beyliği Söğüt topraklarında küçücük bir yapıdan bir imparatorluk haline dönüşmüşse aynı şekilde Adriyatik kıyılarına da hakimiyet sağlayarak Venedik ile mücadele etmek ve buradan da Akdeniz’de egemenlik tesis etmek yolunda Kosova meydan Savaşında ittifak yaptıkları Katolik beylerini hiç unutmamışlar ve onları bir insan kaynağı olarak değerlendirmişlerdir.
Ortodoks kökenli bir anneden doğan padişah ve devamında Katoliklerle yapılan işbirlikleri. Bu Roma İmparatorluğu’nun devamı olan evrensel bir düşüncedir. Ve neticede Türkler 200 yıl boyunca 1650li yıllara kadar Akdeniz’de ve Rumeli de büyük bir üstünlük sağlamışlardır. Üstünlüğünü kaybı ile birlikte ise yerel beylerle olan ilişkiler de bozulmuş yerelde de güç kaybedildiği için Balkanlar kaderin garip bir tecellisi olarak, bu sefer yine Balkan Savaşı’nda (ki Arnavutların bağımsızlık ihtirasları ile başlamıştır) elimizden çıkmıştır.
Arnavutlar kendilerini Türk kültürü dünyası içerisinde görmüşler ve bu birlik içerisinde yer alarak ilk sözlük Orhun Yazıtları ile ilgili ilk inceleme, ilk roman ve benzeri kültür eserleri ortaya koymuşlardır. Tanzimat’ın mevcut olan statükoya getirdiği değişiklikler neticesinde imparatorluğun ana unsurları olan Müslümanlar ve gayrimüslimler her iki grupta isyan etmeye başlamışlardı.
Tunus’a yaptığım bir iş seyahatinde tanıştığım iş adamı Tunuslu Arap işadamı köklerinin Arnavut olduğundan Arnavutluk olduğundan söz etmişti bana. Osmanlı İmparatorluğundaki  Dukakinzade devlet adamlarının Mısır’da valilik yaptığını biliyoruz.
Buradan çıkartmak istediğimiz netice, Türklerin ana hinterlandının geçmişten gelen bağlantılar neticesinde Akdeniz havzası olduğu ve 21. yüzyıl imkanları ile birlikte Akdeniz havzasındaki birlik hareketleri öncülüğünü Türklerin yapabileceği konusundaki bir fırsattır. Bu bir fırsat penceresi olarak önümüzde durmaktadır. Mirdita bölgesi ile ilgili değerlendirme Ahmet Cevdet paşa tarafından Cevdet Paşa tarihinde yapılmıştı.
Müslüman, Ortodoks, Katolik ve Musevi semavi dinlerindeki insan kaynaklarında ki hepsi de Akdeniz kıyılarında yerleşik olan dinlerde bir sentez ortaya koyarak başarılı olan Türklerin birlikte gerçekleştirdikleri birlik, birliktelik tüm Akdeniz uluslarının bir arada gerçekleştireceği bir Akdeniz Birliği için bir nüve teşkil etmektedir.
Turgut Özakman Türkiye’de en çok baskı yapan bir kitap olan Çılgın Türkler kitabı ile derin bir şekilde arayışında oldukları Türk kimliğinin içine doldurmaya başlayan Türklerin bu arayışlarında Akdeniz’deki uluslarla birlikte gerçekleştirecekleri yakınlıklar, işbirlikleri çok önem kazanmaktadır. Türkiye dünyanın gözbebeği olan bir ülkedir. Şubat 2023 depremler felaketinde 72 ülkeden Türkiye’ye kurtarma ekipleri gelmiş ve yardımlar iletilmiştir. Türkiye yalnız bırakılmamıştır çünkü Türkiye özellikle pandemi sürecinde çok sayıda ülkeye yardımlar göndermişti.
Akdeniz havzası Fenikelilerden, Musevilerden, Yunanlardan, Romalılar, Venedik ve Ceneviz’den başlayarak kıyılarında ki koloni şehirlerin yer aldığı bir iletişim ve etkileşim havzası olmuştur. Havzanın en genç sakinleri olan Türkler ise 1200’lü yıllarda başlayarak ilk  kez Alanya’da olmak üzere kıyılarında yer almaya başladıkları bu medeniyet alanlarının daha sonraları özellikle Adalar Denizindeki, Adriyatik Denizindeki, İyon Denizindeki, Doğu Akdeniz, Levant ve Kuzey Afrika kıyılarındaki şehirler ve limanlarda canlı bir iktisadi ve sosyal hayatın ortaya çıkışında amil olmuşlardır.
Böylece kurucu lider Fatih Sultan Mehmet tarafından temelleri atılan ve kurtarıcı ve kurucu lider Mustafa Kemal Atatürk tarafından ilk hedef olarak gösterilen Akdeniz, Türkiye için özlenen ve arzulanan bir birlik hareketinin ana havzası olarak ülkemizi yeni ufuklara taşıyacaktır.
Roma imparatorluğunun ana kıtası olan Türkiye’nin söz konusu tarihsel mirasın en değerli bir hazinesidir.

Akdeniz havzası haritasında gördüğümüz gerçek şudur ki Türkler Akdeniz havzasında bir iç deniz olan Marmara denizinin hinterlandında yaralan Söğüt yaylalarında zor bir coğrafyada beyliklerini kurmuşlar, daha sonra 14.yüzyıl sonlarına doğru Akdeniz’in stratejik Boğazlarından olan Çanakkale boğazı üzerinden Avrupa’ya geçmişlerdi.

Bu geçişten kısa bir süre sonra Kosova Meydan Savaşını kazanarak ilerlemek ve yayılmak için müstahkem bir konum elde etmişlerdir. Daha sonra yollarını direkt olarak devam ettirip, güneylerindeki Arnavutluk’a inerek Akdeniz kıyılarına ulaşmayı hedeflemişlerdir.

Burada kendilerine Katolik Fande aşiretinden bir müttefik bularak bu sefer de Arnavutluk içerisinde müstahkem bir konum elde etmişlerdir. Devamında yine Katolik Dukakin beylerini yanlarına çekerek Adriyatik Denizi üzerinden Akdeniz yollarını kendilerine açmışlardır. Bunlar son derece stratejik aksiyonlardır. Rakipleri olan Venedik‘in arkasından dolanılmıştır,  maksat Akdeniz hakimiyetidir. Yeniden bu noktada artık yıllar içerisinde Türkler, İspanya, Fransa, İtalya kıyılarındaki limanlar hariç, Akdeniz havzasındaki tüm limanlarda hakimiyet sağlamışlardır. Akdeniz bir Türk gölü haline gelmiştir.

21.yüzyıl gözünden geleceğe baktığımızda Akdeniz havzasındaki uluslar birbirlerini tanımaktadırlar, tanıma savaş yoluyla da olur barış yoluyla da olur. Bu karşılıklı tanınmışlığın neticesinde gelişebilecek diğer bir olgu ise Akdeniz’de birliğin tesisidir. Burada tüm dinler, diller ve ulusların potası olan Akdeniz havzasının iletişim imkanları ile birleşebilecektir. Neden diyeceksiniz Akdeniz dünyanın en stratejik noktasıdır kanallar, boğazlar, adalar, iletişim yollarının bağlantı noktaları hep Akdeniz’de yer almaktadır.
Türklerin Fatih ile başlayan dönemde dinler konusunda gösterdikleri hoşgörü bu birliğin en büyük bir teminatıdır. Önemli olan bu birliğin yerel düzlemde yerel kaynaklarla havzayı paylaşan ülkeler arasında oluşturulmasıdır.

Mirdita 

Mirdita Kazası Arnavutluk’taki Türk hâkimiyeti sırasında en fazla imtiyaz sahibi olan yerdi. Mirdita Kazası‘nın nüfusu, 1900 yılında 12.190 Katolik ve 10 Müslüman’dan oluşmaktaydı. Arnavutluk’un kuzey doğusunda yer alan taşlı bir kazadır. Nüfusun çoğu Hıristiyan Ortodoks ve Katolik’lerden oluşuyor.

Ancak bu bölge çoğunlukla hıristiyan inancına sahip kişilerden oluşmasına rağmen Osmanlı Devletine karşı sadık kalmış ve savaşlar esnasında Osmanlı ordusunun yanında yer almış güvenilir ve sadık insanlardan oluşuyordu. Bu yüzden Osmanlı Devleti Mirdita hristiyanlarından cizyeyi uzun zaman almamıştır. Mirdita Kazası Arnavutluk’taki Türk hâkimiyeti sırasında en fazla imtiyaz sahibi olan yerdi. 

Mirdita Kazası, bayraktarlara ve şahıslara ayrılmıştır. Halkın liderleri ve önderleri de bayraktar olan şahıslardı. Belirttiğim gibi Mirdita insanı, savaşlarda Osmanlı Devleti’nin safında yer aldığından dolayı, Türk İslâm bayrağını taşımak onlar için bir onurdu ve bu yüzden de halkın arasında bayraktar (orduda bayrağı tutan kimseler) olarak ayrılarak aynı zamanda bölgenin liderleri ve önderleri oluyorlardı.

Nüfus tam olarak bilinemiyordu fakat tahminlere göre Mirdita’nın nüfusu 15.000 kişiydi. Bu kaza, günümüzde Lezha kazasına bağlıdır. Mirdita Kazası, birkaç kabile hariç diğerleri Hıristiyanlık inancını değiştirmeyen Arnavut bölgelerinden biridir. Günümüzde bu bölgede herhangi bir İslâmî faaliyet bulunmamaktadır.

Ancak Arnavutluk Cumhuriyeti’ni ile Kosova Cumhuriyeti’ni birbirine bağlayan yol çalışmaları esnasında bu otoyol çalışmalarını sürdürmüş olan Türk firmalarında çalışan Türk ve Arnavut müslümanlar, yol çalışmaları boyunca barındıkları yerde namazlarını ve Cuma namazlarını eda edecekleri bir mescid yapmışlardı. Yalnız otobanın tamamlanması ve burada çalışanların gitmesi ile mescid de kapanmıştır. Bundan da anlaşılan odur ki bu mescid geçici olarak açılmış olan bir yerdir. Bu bölgede Hıristiyan inancına sahip olanlar bölgedeki insanların çoğunu oluşturuyor. Dipnot 290.291.292.293.294 Kaynak 

Arnavutluk topraklarının en birleşik, en özdeş vilayetlerinden biri olan Mirdita, statüsü, gelenek ve görenekleri, giyim kuşam ve halk hukuku bakımından çok tanımlanmış, özel bir taşra uyumuyla, sakinlerinin gurur duyduğu bir isim olmaya başladı. Ortaçağ Dukagjini‘nin çekirdeği olmasına rağmen, farklı isimlerle Orta Çağ kadar erken bir tarihte ortaya çıktı. En geniş anlamıyla Mirdita olarak adlandırılan yerde, Orta Çağ’da eski bir yerel Arberi nüfusu vardı, tarım, üzüm bağları, ağaçlar, değirmenler, yerleşik bir nüfusu açıklar ve bu, kökleri Orta Çağ’ın başlarında ve gövdesi Orta Çağ’da olan çok sayıda kilise ve manastır tarafından kanıtlanmıştır. Bugün bile farklı nedenlerle gerçekleşen göç hareketleri, Mirdita halkının nerede olurlarsa olsunlar eyaletlerinin hatırasını koruduklarının ve kendilerini bilinçli olarak sunduklarının göstergesidir: “Ben Mirdita!”.
Osmanlı nasıl Söğüt’ten Rumeli’ye sıçradı ise Mirdita’dan da devşirerek İstanbul surlarına (Balaban), Venedik’e (Kripto Kardinal) ve İran’a (Yahya) zıplamış.
-Tarihi Cemaatler
1570 Büyük Mirdita İttifakı, 1595 Nderfane Cemaati, 1602 Dukagjin Cemaati, Trans-Balkanik Cemaatler 1614, Kahsnjeti Cemaati 1904, Kalivara Cemaati 1911, Fani Cemaati, Blinishti Cemaati 1944 ve esas olarak Shpali Cemaati (1862, 1876, 1880, 1912).

İsa’nın Havarîlerinden en önde gelenlerinden biri olan Aziz Petrus bu bölgelerdeki insanları hıristiyanlığa çağırarak Dalmaçya’ya geçmiştir. Hatta Aziz daha sonraki zamanlarda hep önemsenmiş bir yer haline gelmiştir. Daha geniş bilgi için 

Aziz Pavlus seyahat rotası

Pavlus’un İllirikum bölgesinden geçerek Roma’ya seyahat ettiği söyleniyor. Bununla ilgili bazı bilgilere göre, İsa’nın 72 havarilerinden olan Caesarius adlı birinin Dyrrachium’a geldiği de söyleniyor.

 

Dukagjini Family
Balaban Paşa 
Balaban Seferi 
Balaban Badera
Balaban Paşa Surlara çıkan ilk kişi
Balaban Bey biliniyordu
Osmanlı’da yapılan ilk modern manada ki nüfus sayımının Of Kazası’nda uygulanması 1834 yılında olmuştur.

20. Yüzyılın Başlangıcından Günümüze Arnavutlarda Osmanlı Algısı

 

ARNAVUT SADRAZAMLAR
Adları Milliyetleri Sadaret Süreleri Yillar Ölümleri
1 Ahmed İzzet Paşa Arnavut 25gün 1918 ecel
2 Alemdar Mustafa Paşa Arnavut 3ay18gün 1808 belki şehit
3 Amcazade Hüseyin Paşa Arnavut 4sene11ay16gün 1697-1702 ecel
4 Arabacı Ali Paşa Arnavut 6ay29gün 1691-1692 idam
5 Ayas Mehmed Paşa Arnavut 3 sene4ay 1536-1539 ecel
6 Damad Ferid Paşa Arnavut (5 defa) 1sene1ay8gün 1919 ecel
7 Davud Paşa Arnavut 15 sene 1482-1497 ecel
8 Dukakinzade Ahmet Paşa Arnavut 2 ay 17 gün 1514-1515 idam
9 Ferhad Paşa Arnavut (2 defa) 1sene22gün 1591-1592 idam
10 Gedik Ahmet Paşa Arnavut-Rum 3 sene 1474-1477 idam
11 Giridli Mustafa Naili Paşa Arnavut (3 defa) 1sene3ay2gün 1853 ecel
12 Hacı Halil Paşa Arnavut 1sene5gün 1716-1717 ecel
13 Kara Ahmed Paşa Arnavut 1 sene 11 ay 23 gün 1553-1555 idam
14 Kemankeş Kara Mustafa Paşa Arnavut 5sene1ay8gün 1638-1644 idam
15 Koca Sinan Paşa Arnavut (5 defa) 7 sene 3 1y 15 gün 1580-1582 ecel
16 Köprülü Mehmed Paşa Arnavut 5sene1ay15gün 1656-1661 ecel
17 Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa Arnavut 15sene4gün 1661-1676 ecel
18 Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa Arnavut 1sene9ay25gün 1689-1691 şehit
19 Köprülüzade Numan Paşa Arnavut 2ay2gün 1710 ecel
20 Lütfi Paşa Arnavut 1sene9ay15 gün 1539-1541 ecel
21 Mehmed Ferid Paşa Arnavut 5sene6ay8gün 1903-1908 ecel
22 Memiş Paşa Arnavut 1ay9gün 1808-1809 ecel
23 Mere Hüseyin Paşa Arnavut (2 defa) 7ay18gün 1622 idam
24 Nasuh Paşa Arnavut 3sene1ay26gün 1611-1614 idam
25 Ohrili Hüseyin Paşa Arnavut 6ay9gün 1621 yeniçeriler öldürdü
26 Said Halim Paşa Arnavut 3sene7ay21gün 1913-1917 suikastle öldürüldü
27 Semin Mehmed Paşa Arnavut 1sene10ay17gün 1644-1645 ecel
28 Tabanıyassı Mehmed Paşa Arnavut 4sene8ay15gün 1632-1637 idam
29 Tarhuncu Ahmed Paşa Arnavut 9ay 1652-1653 idam
30 Yemişçi Hasan Paşa Arnavut 2sene2ay13gün 1601-1603 idam
31 Zurnazan Mustafa Paşa Arnavut 4saat 1656 idam
E-Posta Bültenimize Bekliyoruz.
Haftalık olarak, sizinle tüm içeriklerimizi e-posta yoluyla paylaşıyoruz.
icon
RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here


Most Popular