Edebiyat bir beka meselesidir. Edebiyatı olmayanın devleti, devleti olmayanın da edebiyatı olamaz.
Bu tespitin doğruluğunu görmek için teknik ve ekonomik alanda gelişmiş, devlet kurabilmiş, savaşlar kazanabilmiş, medeniyet inşa edebilmiş toplumlara bakmak gerekir. Bir devlet ve o devletin çatısı altında yer alan toplum, yaptığı her şeyi ancak ve ancak yazı temelinde inşa ederse ayakta kalır. Eğer her şeyin temelinde yazı olursa o temel üzerinde kültür, kültürün üzerinde medeniyet, medeniyetin üzerinde de edebiyat inşa edilebilir.
Yazı, yapı itibariyle düşüncede oluşan soyut bir fikri veya sözü somut hale dönüştürme aracıdır. Devletin kayıt sistemi, milletin var ettiği efsaneler, toplumu inşasında yapı taşı olan destanlar ve elbette edebiyat yazı marifetiyle elle tutulu gözle görülür hale gelir.
Yazı, düşüncelerin ifade edilmesi için çok önemlidir ancak bundan daha önemli olan işlevi düşüncenin inşa edilmesi için kullanılmasıdır.
Yazı, düşünce inşa etmeye vesile olabildiği müddetçe topluma ve devlete fayda sağlar. Yazının sadece düşünce ifadesinde kullanılması devletin ve toplumun körelmesine ve bu şeyi doğru kullanan diğer devletlerden ve toplumlardan da geri kalınmasına neden olur.
Eğer yazı ile düşünce inşa edilmiyor veya edilemiyorsa bu durumun doğal sonucu olarak yazı, olması gereken yerden uzaklaşır, işlevini kaybeden, değerini yitirir ve nihayetinde devlet yıkılır ve millet de esaret altına girer.
Bu yıkılma veya esaret altında olma hali illaki fiziki manada olmayabilir. Kültürel üstünlüğün kaybedilmesi, katma değer üretememe ve kültür emperyalizmine maruz kalınması da yıkılmanın başka bir çeşidi olarak karşımıza çıkar.
Yazıyla ilgili bir ağaç eğretilemesi yapacak olursak, yazı bir ağaçsa edebiyatla ilgili olan her şey bu ağacın meyvesidir. Ağacın bakımı ne kadar iyi yapılırsa, kök saldığı toprak ne kadar sağlıklıysa, çevresi ne kadar hayata ve gelişmeye uygunsa meyveleri de o nispette verimli, yararlı ve bereketli olacaktır. Bunun tam zıddını düşündüğümüzde yani toprak sağlıksız, ağaç bakımsız, bahçıvanlar beceriksizse ağaç yavaş, yavaş solmaya, meyvelerinin kalitesi kaybolmaya, miktar açısından verimin azalmasına ondan istifade edenlerin sayısının da düşmesi gerçeği ortaya çıkar.
Yazı, üzerinde çok fazla şeyin söylenebileceği, başlı başına ele alınması ve her yönüyle irdelenmesi gereken ciddi bir konudur ancak burada sadece yazının şiir ve edebiyatla ilgili yanına değinmekle yetineceğim.
Yazı yazan herkese gözümüz gibi bakmalı, dilimizi memleketimizin tapusu olarak görmeli ve şiirin sahip olduğu şiarla bize armağan ettiği şuuru hayatımızın merkezine almalıyız.
Önemine binaen yukarıda belirtiğim bir hususa burada yer vererek yazıma son vermek istiyorum. Edebiyat bir beka meselesidir. Edebiyatı olmayanın devleti de olmaz.
Saygı ve dua ile
Fahri Akmansoy