HomeMAINYenisey ve Orhun Yazıtlarında Türk Bilgelerinden Özlü Sözler (A-Z)

Yenisey ve Orhun Yazıtlarında Türk Bilgelerinden Özlü Sözler (A-Z)

 

 

 

Adım El Togan Totok’tur. Ben kutlu aziz yurdumun elçisi idim. Altı birleşki boyun halkın beyi idim.
Adım Kumar Çor’dur.
Akılsız hakanlar tahta oturmuş şüphesiz, kötü hakanlar tahta oturmuş şüphesiz. Kumandanları da akılsız imişler şüphesiz, kötü imişler şüphesiz. 

Beyleri, halkı itaatkar olmadığı için, Çin halkı hilekar ve sahtekar olduğu için, beylerle halkı karşılıklı kışkırttığı için, Türk halkı kurduğu devleti elden çıkarıvermiş.

Akrabalarımdan ayrıldım, yazık! Obada eşimden ayrıldım, sekiz oğlumdan ayrıldım, yazık!

Akrabalarımdan, yakınlarımdan ayrıldım, ne acı! Avam halkımdan ayrıldım, ne acı! Ben?

Altay dağlarını, yolsuzun aştık, İrtiş ırmağını, geçitsizin geçtik. Ben Bilge Tunyukuk. Altay dağlarını aşarak geldik, İrtiş ırmağını geçerek geldik. 
Altı birleşik boyum güçlü olduğu için övgü ve erdem taşını buraya diktiler.
Altınlı altınla süslü okluğu belime bağladım. Kutlu yurduma doymadım, ne yazık! Eyvah!

Altmış bir yaşımda mavi gökteki güneşten ayrıldım. Ne yazık!

Altmış üç yaşımda öldüm. Uyuk ve Katun ırmaklarının suladığı yerimden ayrıldım.

Altun Songa ormanlık Dağı’nın yabani hayvanları artsın, çoğalsın. Una Bars adlı kardeşim ayrılıverdi öldü, ne acı!

Anne ya da düşünce/fikir.
Annem, on ay karnında taşıdı ve doğurdu. Yurduma kahramanlık için, yurdumdan ayrıldım.
Ant içtiğim yoldaşı, ant ile bağlı olmayan iyi eşimden, dostumdan ayrıldım.
Arkadaşlarımdan ayrıldım.

Askerime doymadım. Sekiz yaşımda malım mülküm…

Atadı. Tengride Bolmış El Etmiş Bilge Kağan olarak atadı. Eşimi El Bilge Katun olarak atadı. Kağan olarak atanıp eşim de hatun olarak atanıp Ötüken’in ortasında As Öngüz Baş ve Kan Iduk Baş dağlarının batısında kağanlık otağını burada kurdurdum.
Atalarım seksen yıl hüküm sürmüşler. Ötüken yurdu ile Tegres yurdu, bu ikisinin arasında Orhon Irmağı’nda.
Atalarımız, dedelerimiz Yamı Kağan dört bir tarafı düzenlemiş, bir araya toplamış, isyancıları bastırmış. O han öldükten sonra yurdu kaybetmişler, her tarafa dağılmışlar…
Ateş çak! Günlerim çok, zafer günüm çok. Kazançlı günlerim artıyor.
Ateş gibi, kasırga gibi, üzerimize geldi
Atlar aç, öküzler aç.
Atlının gücü kelimesi kelimesine: atın! Ulusları mağlup et!

Atsanız, kahraman idiniz ve tutsanız güçlü idiniz, kardeşlerim Bört ve Una Bars’tan ayrıldım, ne acı!

Ay’ın yatacak evi.
Ayrıca mabet ve tapınaklarda yapılan ibadet ile, insanlar, insancıl ve zayıf olarak yetişmektedir; mücadeleci olmanın, savaşmanın ve güçlenmenin yolu bu değildir. Yani, bizim için bu durumda mabet ve tapınaklar inşa etmek olacak iş değildir ÇK
Babacığımın yazılı taşını ebedî yaptım.
Babam kağan, öylece ili ve töreyi kazanıp ölmüş. 
Babamızın, amcamızın kazandığı halkın adı sanı yok olmasın diye Türk halkı için gece uyumadım, gündüz oturmadım; kardeşim Kül Tigin ile iki şad ile ölesiye yitesiye çalıştım, çabaladım.

Halkı besleyip doyurayım diye kuzeyde Oğuz halkına doğru, doğuda Kıtay, Tatabı halklarına doğru güneyde de Çin’e doğru 12 sefer ettim, savaştım.

 

Tanrı öyle buyurduğu için, bahtım, talihim olduğu için, ölecek halkı diriltip doyurdum.

 

Çıplak halkı giyimli kıldım, fakir halkı zengin kıldım, az halkı çok kıldım, güçlü devleti olandan, güçlü hakanı olandan daha iyi kıldım.

Babasının adı Ütegen’dir.
Bağır ağıt yak yas tut! Vah bana! İki at katledildi, kızartıldı! Karımla kadın odalarında ayrıldım.
Başlıya baş eğdirmek, dizliye diz çöktürmek 
Basmıllar bugün Başbalık’dadır. Söz konusu bu iki sınır ötesi kavmin doğu-batı ekseninde uzağına düşerler. Doğuda ve batıda kalan bu kavimler güçlerini birleştiremezler. ÇK
Basmıllara gelince, onlar hem tedbirsiz, hem de menfaat peresttirler; İmparatordan emir alınca hemencecik gelirler; ayrıca Wang Chün ve Chang Chia-chen’in arası açık, birbirlerine karşı olan memnuniyetsizliklerini İmparatora arznamelerle bildiriyorlar; onun için de harekete geçemezler. ÇK
Ben aralıksız ülke dışında ve içinde savaşa çıktım.
Ben Bayça Sangun oğlu Külüg Çor’um.
Ben Beg Çur Oğul’um. Dünyada yararı ve nimetlerinden ayrıldım. Onun oğlu halef olarak kalmış. Kaygılı dulu kalmış.
Ben Bey Tarkan Öge Tirig’im. Zavallı yurduma ve hanıma doymadım.
Ben Konçgar Koçngar Tölis Tirig’im.
Ben Körtle han Alp Urungu’yum. Altınlı altınla süslü okluğu sırtıma vurdum, belime bağladım. Yetmiş dokuz yaşımda,
Ben Külüg Çigşi Urungu Çigşi’yim. Yurduma doymadım.
Ben Küngik Utuk’um.
Ben Öçin Külüg Tirig’im Kutlu yurdumda güçlü, kuvvetliyim.
Ben şöyle diyorum, ben Bilge Tunyukuk: Altay dağlarını aşarak geldik, İrtiş ırmağını geçerek geldik.

Buralara kadar gelenler Geliş zor du! dediler, ama pek de zorluk hissetmediler. Galiba, Tanrı Umay, kutsal Yer ve Su ruhları bize yardımcı oluverdiler.

Ben Sugur Şad’ım. Taşı ben yazdım. Biz ben, sekiz ayaklı malım, mülküme, bakşıma? Hayattayken doymadım.
Ben Tör Apa’ya bağlıyım mensubum. On beş yaşımda aldığım eşimden ayrıldım, ne sıkıntı! Onlardan ayrıldım, ne yazık! Güneş ve aydan ayrıldım.
Ben Ürüng, yazdım. Nasıl ayrıldık! Annemizle ayrıldık!
Ben, Tanrı gibi ve Tanrı’dan olmuş Türk Bilge Hakan
Ben, Yegen Etel, bunu yazdım. Devleti iyilikle erdemle düzene soktum, düzenledim.
Benden kalan oğullarım, dostlarım ve kullarım. Benim öz akrabalarım. Onlar beni koruyamadılar.
Benim kahramanlık adım Kara Çur’dur. Savaştaki adım ise Kar Yazmaz.
Beşinci ayına kadar Ötüken ormanlı Dağı zirvesi, As-Öngüz Baş ile, Iduk Baş’ın batısında Yavaş ve Tokuş ırmaklarının birleştikleri yerde yazı geçirdim. Tahtı orada kurdurdum, çiti orada vurdurdum, bin yıllık on bin günlük yazıtımı ve damgamı burada yassı taşa hakkettirdim.
Bey Sangun erkeklik adımdır.
Beyaz at altın eğerli, kül rengi, gri at gümüş eğerli, benekli/demir kırı at bakır eyerli.
Bilge Tunyukuk‘a, bana dedi ki: Bu orduyu sevk et, dedi, suç işleyenlerin cezalarını dilediğin gibi ver. Ben sana daha ne diyeyim? dedi, 
Bin kahverengi atım, ne yazık!
Bir doysan artık açlık düşünmezsin. 
Bir şey yufka iken onu delmek kolay imiş, ince olanı da kırmak kolay; yufka, kalın olursa onu delmek zor imiş, ince  yoğun olursa onu kırmak zor imiş. 
Bırak gözleri konuştarayım sözsüz! Sohbete başlayın! Kelimesi kelimesine: birbirinizle konuşun!
Bırak hıçkırıklarla boğulayım yas tutacağım, hıçkırarak ağlayacağım! Ayrıldık.
Biz her zaman hürmet görürdük, seni her zaman için övecekler, hatırlayacaklar.
Böyle olduğu için seni beslemiş olan kağanın sözünü dinlemeden her yere gittin. Oralarda hep mahvoldun yok oldun. Geriye kalanlar, hep ölüp biterek şuraya buraya yürüyordunuz.  
Bu ebedi çıplak kayadır. Üzerine yazıt kazıyayım, keseyim.
Bu haberi işitip gece uyuyasım gelmedi, gündüz oturasım gelmedi. 
Bu niyat taşı, heyhat, Anı içindir.
Bugün itaat eden boylar olarak mı yanılacaksınız?  
Bunu ben yazdım. Bunu ben yaptım.
Çakıl taşı kadar çok sarı altınlarım, semiz ve koyu doru renkli tek hörgüçlü develerim, ipekli kumaşlar taşıyan taylarım.
Çin halkının sözleri tatlı, ipekli kumaşları yumuşak imiş. Tatlı sözlerle, yumuşak ipekli kumaşlarla kandırıp uzak halkları öylece yaklaştırırlar imiş.

Tatlı sözlerine, ipekli kumaşlarına aldatıp Türk halk, çok sayıda öldün ! Türk halkı, mutlak öleceksin !

Güneyde Çuğay dağlarına Töğültün ovasına yerleşeyim dersenTürk halkı mutlak öleceksin !

Çin’le bu kadar savaşıp yiğitliği ve erdemi için bu kadar çok ün kazandı.
Çok sayıda varlığım, olgunluğa erişmiş at sürülerim! Ne yazık! Avlarda vurduğum yaban hayvanları! Hani nerede şimdi onlar?
Deve yavrularımız, Umay ve beyimiz, güçlü, kahraman askerin kendisini yakalatamadın. Has atların kendilerini ve üç askeri almadan, ne acı!

Izdırabım ve koruyucum, ayrılmayın, neşem, hayat kaynağım!

Devlet de devlet oldu, halk da halk oldu.
Dokuzuncu Yılın sonbaharında 721 dediğimiz gibi, Basmıllar, Türklerin kağanlık otağının bulunduğu Ordukent’e  geldiler; Wang Chün’ün ordusu ile, sınır ötesi iki kavim gelmedi. Basmıllar korkup geri çekildiler.

Türkler hücum etmek isteyince, Tonyukuk: Bu halk, kendi yurtlarından 1.000 li uzakta bulundukları için muhakkak ölünceye kadar savaşır. Sakın onlara bu sırada hücum etmeyelim. Onları askerle kovalamak daha iyidir. dedi. ÇK

Dört ayaklı hayvanlarım, sekiz ayaklı malım mülküm pek çoktu. Hiçbir derdim yoktu.

Dört kardeş idik. Bizi güçlü Tanrı ayırdı, ne yazık! Askerlerimi özledim.

Düşmanın adı Kıyagan’dır.
Düşmanlarımız çepeçevre ocak gibi idi; biz ortadaki aş gibi idik.
Düşündüm. Kağanıma arz ettim. Orduyu yürüttüm. 
Ebedî kaya,
Eğer gelecek olurlarsa, onların gelmesine az kala, kağanlık otağının  bulunduğu Ordukent’i kuzeyde üç günlük mesafeye nakledersek, Tang ordusunun erzakları biter ve kendiliklerinden dönüp giderler. ÇK
Eğer Wang Chün’ün ordusu gelmez de, Basmıllar kendi başlarına gelirlerse, o zaman bir hücumla onları ele geçiririz. Durum kolay olur. ÇK
Eğer, kale ve surlar yapıp yerleşir, eski adetlerimizi değiştirirsek, günün birinde mağlup olur ve Tang tarafından yutuluruz. ÇK
Ejderha yılında 752 Ötüken’in ortasında, As Öngüz Baş ile Kan Iduk Baş dağlarının batısında yayladım. Kağanlık otağını burada yaptırdım. Karargâh çitlerini burada vurdurdum. Bin yıllık on bin günlük yazıtımı ve damgamı burada yassı taş üzerine yazdırttım, yazıt taşı üzerine hakkettirdim.

Yukarıda mavi gök buyurduğu için, aşağıda yağır yer beslediği için yurdumu ve yasalarımı düzenledim. Doğuda güneşin doğduğu yerdeki boylar, batıda ayın doğduğu yerdeki boylar dört bucaktaki halklar hizmetimdedir.

Düşmanım Bölök yok oldu. Ötüken yurdu ile Tegres yurdu, bu ikisinin arasındaki vadilerim ve tarlalarım sekiz kollu Selenge, Orhon, Tula, Sevin, Teledü, Karaga ve Burgu. Bu topraklarım üzerinde ve ırmaklarım boyunca konup göçerim.

El Etmiş hanımın yaşı tamam olup öldü. Oğlu yabgum, kağan oldu.
Elçi Ergeneyi besleyip, büyütmüşüm, yok eşim dostum, etrafımdakiler nerede? Hani nerede onlar?
Elli kadar asker yakaladık. O gece hepsinin halkına bunlarla haber gönderdik. O haberi alınca On-Ok beyleri ve halkı hep geldiler, boyun eğdiler. Bize gelen beylerini ve halkını derleyip toplayıp, bir az halk kaçıp gitmiş idi, On-Ok ordusunu sefere çıkarttım.

Biz de sefere çıktık. Onları geçtik. İnci ırmağını geçerek, Tanrı oğlu denilen dorukları ak benekli ·yani karla kaplı Ek dağını aşarak Demir Kapı’ya kadar vardık. Oradan ordumuzu geri döndürdük. 

Er adım On Ok Kutlug. Er kahramanlık adım On Ok boyundan Kutlug’dur.
Er kahramanlık adım Bilge.
Er, koca, erkek
Erkeklik adım Yula’dır. Erkeklik kahramanlığım ne yazık! Elli akrabam ile, ne yazık!
Erkeklik erdemim, anneciğim? ve ana Kemçik’ten ayrıldım!
Erkeklik kahramanlığı olursa öyle imiş, ne acı! Altın tabuta? girdim.
Erkeklik kahramanlığım için orduyu bozguna uğratarak? Çor’dan ayrıldım.
Erkeklik kahramanlığım için Tibet hanına elçi olarak gittim ancak geri dönmedim.
Erkeklik kahramanlığım için, kardeşim ve ağabeyim muktedir oldukları için ebedî taşımı dikiverdiler.
Erkeklik kahramanlığım, ağaçlar? arasındaki eşim dostum, bin askerim, ne yazık! Köyüm ve dağlarım, ne yazık!
Eşi üzüntü içinde, dul kalmış.
Ey avam halkım, çalışın çabalayın. Yurdu, yasaları elden bırakmayın, ne acı! Zavallı yurdum ve hanım!
Ey benim alınları akıtmalı taylarım!
Ey Halkım! Çocukları! Eşim!

Ey hanım ve yurdum! Ne yazık! Ne acı! Sizlere doymadım! Hanım ve yurdumuz, ne acı! Sizlerden ayrıldım!

Ey savaşçı erkekler topluluğu, toplanın!
Ey savaşçı erkekler topluluğu, toplanıp yönlendirin yol gösterin dinleyin ve saldırın.
Ey Urungu Külüg Tok Bögü Terken, babam, bey, kahraman olduğu için, birlikte gittim.
Gece, hava kararana kadar savaştım. İkinci gün güneş doğmaz savaştım. Kullarım, hizmetçilerim ve halkım için gök ve yer buyruk verdi, orada mızrakladım. Günahkâr süvarileri ebedî gök tutuverdi.

“Kendi halkım” dedim. “Gelin bana katılın” dedim. Öylece koyup bıraktım. Gelmediler.

Geceleri uyumadan, gündüzleri oturmadan, kızıl kanımı akıtarak, kara terimi döktürerek hizmet ettim. 
Gelin! Yoldaşlarınıza, vatandaşlara…
Geliş zordu! dediler, ama pek de zorluk hissetmediler.

Gökte de hayatta olduğu gibi yaşayınız  

Gökteki güneşe ve yeryüzündeki yurduma doymadım.
Gökyüzündeki Kör Prens, onun yerdeki boz ayıya ait sesi ve kendisi birdir.
Güçlü olduğumuzda askerlerimiz ile istila ve yağma hareketlerine geçmeliyiz; zayıflayınca da dağ ve ormanlara kaçıp gizlenmeliyiz. Tang askerleri sayıca çok olsa da, bunun pek faydası olmaz, yani bizim arazimizde onların kalabalıklığı pek işe yaramaz. ÇK
Halkıma, insanlarıma? doymadım, eyvah! Ne yazık! Büyüğüme, küçüğüme doymadım, eyvah! Ne yazık!
Halkımdan ayrıldım ne yazık!
Halkımdan, akrabalarımdan ayrıldım, onlara doymadım.
Hangi insan adam yoldaştır.
Hanım Tölböri, halkım, ünlü akrabalarım, ne yazık! Ağabeyciğim, annelerim, erkek çocuklarım, erkek güveylerim, kızlarım ve gelinlerim, hepsine doyamadım.
Herkesin bilmediği bilgiyi bildiğim için, olayları hatırladığım için bunca yazıtı yazdım.
İki yaya kişi yiyip, dağı aşıp aşağı indi.
İkinci gün ateş gibi kızıp üzerimize geldiler. Savaştık. Onların iki kanadı bizden yarı yarıya fazla idi. Tanrı buyurduğu için, düşman çok diye korkmadık. Savaştık. Tarduş Şad’a doğru kovalayarak bozguna uğrattık. Kağanlarını tuttuk. Yabgularını, Şadlarını orada öldürdük. 
İkisi arasında pek teşkilatsız Köktürk öylece otururmuş.   
İl sahibi bir millet idim, ilim şimdi hani? Kağan sahibi millet idim kağanım şimdi hani? 
İl tutsık yir Ötüken yış ermiş. 
İlahi yüce hanımın atlıları süvari birliği Dokuz Tatarlardan on yedi, Azlardan konutanlar, Tongralardan generaller ve süvari birliğinden oluşuyordu.

Uygur halkından prenslerimle bu yazıtı yazdıkları sırada, hanımın muhafız birliğinin başı Kagas Ataçuk, Begzeker Çigşi ve Bıla Baga Tarkan ile birlikte üç yüz muhafız yazıtı ayağa kaldırdı.

İlteriş Kağan akıllı olduğu için, cesur olduğu için, Çinlilerle on yedi kez savaştı, Kıtay’larla yedi kez savaştı, Oğuz’larla da beş kez savaştı. Bu sırada sözcüsü de ben idim, düşmanla savaşanı da ben idim. 
İlteriş Kağan kazanmasa idi, ve ben kendim kazanmasa idim devlet de halk da olmayacak idi.

Kağan kazandığı için ve ben kendim kazandığım için, devlet de devlet oldu, halk da halk oldu. 

İnel Kağan’a, öylece Mançud’lar, Saka’lar, Tacik’ ler, Tohar’ lar …ve onların berisindeki Aşok başlı Soğdak halkı hep geldiler, boyun eğdiler ve kağanı övdüler?.
İnsan eğer alçalırsa, devleti koru, saygın, tanınmış olup, hürmet edilmesi, övülmesi gereken, halk tarafından tanınmış insan, general.
İnsan, zayıf boğalarla semiz boğaları uzaktan bilmek zorunda kalsa, hangilerinin semiz boğa, hangilerinin zayıf boğa olduğunu bilmez imiş. 

İnsanlarını ve çocuklarını birleştir bağla.

İyi doymadım, büyüğüme, beyime doymadım.
Kabilesi kardeşinin oğlu ile beraber kalmış.
Kağan yaptığı kağanını kaybedivermiş. Türk halkı doğuda gün doğusuna, batıda gün batısına kadar, güneyde Çin’e, kuzeyde bozkıra kadar…
Kağanım Bilge olduğu için doğuda güneşin doğduğu yerdeki halklar.
Kağanım, benim kendimin, Bilge Tunyukuk‘un arz ettiğim ricamı dinlemek lutfunda bulundu. Orduyu gönlünce sevk et! dedi. 
Kağanıma arz edip ordu sevk ettim.  Kağanımı Şantung şehirlerine, denize kadar, götürdüm. Kağanım yirmi üç şehri zapt etti. 
Kağanımla seferlere çıktık. Tanrı esirgesin, bu Türk halkı içinde zırhlı düşmanların akınına imkan vermedim, kuyruğu düğümlü düşman atlarını koşturtmadım. 
Kağanın ülkesinde yaşlanıp iyilik ve mutluluk gördü.
Kağanına, yurduna Bilge olduğu için kahramanlığı ve erdemi için kazandı.
Kağanları cesur imiş, sözcüleri akıllı imiş. 
Kahraman olursan halk da güçlü halk olur. Adım Eren Uluga Erdemlig Batur’dur.

Kahramanlığı bulduğunda, halkı onu esirgeyemedi koruyamadı, ne acı! Ey ikizim?

Kalkarken ben yoruldum, ayaklarım yoruldu.
Kapgan Kağan yirmi yedi yaşında idi. Onu ben Kapgan Kağan olarak tahta oturttum. 
Kara Çur keskin nişancı, lakabım Kol Kar Yazmaz’dır.

Kardeşim Köl Tigin vefat etti. Ben düşündüm. Görür gözüm görmez gibi, bilir aklım bilmez gibi oldu. Düşündüm. Ebedi olarak Tanrı yaşar, kişioğlu hep ölümlü yaratılmış diye düşündüm. Gözden yaş gelse engel olarak, gönülden çığlık gelse geri çevirerek düşündüm. İyice düşündüm…

Keçi kazımak/çizmek/çizmek için ne güzel büyük kaya.
Kendisi, kulları, hazinesi kalmadı.
Kışı Ötüken’in kuzeyinde geçirdim. Düşmandan kurtulup rahatladım. İki oğluma yabgu ve şad unvanları verdim. Onları Tarduş ve Tölis boylarına yönetici olarak tayin ettim.

Sonra pars yılında 750 Çiklere doğru yürüdüm. İkinci ayın on dördüne Kem Yenisey Irmağı’nda bozguna uğrattım.

Kitan ve Tatavılar sefer ettiği sırada, beş kez savaştığında Külli Çor öylece Bilgesi ve başkomutanı idi. Kahramanı ve yiğit savaşçısı idi.
Kötü ve zayıf durumdayız. Azı ve çoğu gördün. Erkenden sabah sefer ettim dermiş. Şimdiki beylerime şöyle dermiş: “Biz azız deseydik mahvolurduk.”
Küçük hanımım dul kaldı.
Küli Çor yedi yaşında kara at öldürdü. Dokuz yaşında azılı vahşi domuz öldürdü.
Küli Çor’un yazıtını yazdım.
Kültigin koyun yılında 17. günde uçtu 
Kürsi Yam’da? Yurdum, ne yazık! Yerim, suyum ne yazık! Obada eşim dul kaldı. Eyvah! Ne yazık!
Kutlu yurdum eyvah! Eşim, çocuklarım, halkım, ne yazık! Altmış yaşında,
Kutlu yurduma, başımda beynime doymadım, ne yazık! Dört yaşımda babasız kaldım…
Kutlu yurdumda kazancım, çocuklarım ve altı bin atım.
Kutlu, aziz? Yurduma bağlandım, Bilge anneme bağlandım, akrabalarıma bağlandım, erkeklik kahramanlığım.
Kutlug Özin askersiz kaldı, öldü.
Kutlug’u oğluyla biz birleştirdik.
Kutluna kutlu göğe?
Mal mülkümü düzene getirerek benim kahraman adım Udun. Sizden ayrıldım.
Mavi gökte, yazık! Güneş ve ay imiş, yağız yerde ne yazık! Yurdun hanı imiş, doymadım, eyvah! Ne yazık!

Mavi gökteki güneş ve ay, kutlu imiş, ne acı! Ne yazık! Onlardan ayrıldım.

Mavi gökteki güneş ve aydan ayrıldım, ne yazık!
Ne yazık! Sözlerimi yazıyorum. Anlayan insanlar için söyleyiverdim.
Ne yazık! Yüz akrabamdan ve altı birleşik boyumdan, ne yazık! Ayrıldım!
Ne yazık, zevcesi kendinden sonra aç, inekleri kendinden sonra aç kalmış.
Niye kaçıyoruz? Düşman çok diye niye korkuyoruz? Azız diye niye yenilelim? Saldıralım! dedim. Saldırdık, talan ettik. 
O zamanda kul, kul sahibi; cariye, cariye sahibi olmuştu. Kardeş ağabeyini, oğlu babasını bilmezdi. 
O, kahramandır. Ey, Bey! Erdem…
Obada akrabalarımdan, eşimden ayrılıverdim. Çocuklarıma, halkıma doymadım.
Obada eşim, ne yazık!
Obada eşim, vadide çocuklarım eyvah! Ne yazık! Eyvah! Doymadım, ayrıldım öldüm. Akrabalarım, eyvah! Sizlerden ayrıldım.
Obada eşimde ayrıldım, ne yazık!
Obada eşime doymadım, eyvah! Ne sıkıntı! Vadide oğluma doymadım eyvah! Ne sıkıntı!

Obadaki eşim! Ne yazık! Ne acı! Vadide çocuklarım! Ne yazık! Sizlerden ayrıldım. Ne acı!

Obadaki eşimden, vadideki çocuklarımdan ayrıldım.
Olmaz! Türk halkının nüfusu az. Tang idaresindeki hanelerin sayısının yüzde biri kadar bile eğil. Bizim düşmana karşı uzun zaman direnebilmemizin sebebi, sadece su ve otları izleyerek yaşamamız, oturduğumuz yerin devamlı olmaması, yani, devamlı olarak aynı mekanda oturmamamız ve hepimizin silah kullanmaya alışık olmasıdır. ÇK
Ölüm… böyle… biz ayrıldık.
Olurupan Türk budunung ilin törüsin tuta birmiş, iti birmiş.
On ay çabaladı annem, oğlan doğdum, erkekçe? büyüdüm.
On yedi yaşımda ordu sefer ettim. Yurdum ve evim barkım için.
On yedi yaşımda, kutlu yurdumdan ayrıldım, öldüm, doymadım, eyvah! Ne yazık!
Önceki atlarımı koşturdum. Ava giderken bindiğim altı yüz damgalı atım,
Önceleri uykusu kaçarak yurtta yata kalıyordu. 
Onun adı Aguş İnal’dır.
Onun adı Aguş, asker çur’udur.
Onun kahramanlık adı Atar Apa. O, atar, atış yapar. Nefret dolu yabancılar yüzünden öldü, kayboldu yoldan çıktı. 50 kişilik refakâtçi yoldaş gücümü benden ayırdı ve beni evime evine kaçmaya mecbur etti.

Onun kahramanlık adı Kut Bermiş. Ne acı! Onun boyu ve halkı.

Onun kahramanlık adı Yen Ok.
Onun kahramanlık/yiğitlik adı, El Yeğen.
Orada Tes Irmağı’nın kaynağında ve Kasar’ın batısında tahtımı kurdurdum, çiti orada vurdurdum. Yazı orada geçirdim. Karargâhımın sınırlarını belirledim. Damgamı ve yazıtımı orada meydana getirdim. Ondan sonra o yıl güzün doğuya doğru yürüdüm.
Orhon Irmağı ile Balıklıg Irmağı’nın birleştiği yerde ülkenin tahtını yönetim merkezini orada kurdurup düzenlettim.
Ötüken yurdu ile Tegres yurdu, bu ikisinin arasında hüküm sürmüş, suyu Selenge imiş.
Otuz oğul muhafızları.
Otuz sekiz yaşımda,
Öz yerim kutlu yerim ne yazık! Kutlu yurdum, hanım, güneş ve ay, ne yazık! … kadar öz yurdumun beyini överim?
Sarp… Ey yalçın kayam, babam, dağım, kutlum, yalçın sarp kayam! Azizim, amin!
Sefil ve perişan Külüm halkımı büyüttüm. Yazık ki onlara doymadım.
Senin evinde senin karın. Bırak evin iyice dolsun.
Sıkıntı ebedîdir. Yalçın sarp kayam ve babam olduğu için, ben yurda ve ırmağa varıp her şeyi, güneş ve ayı görüyorum.
Sıkıntısızca büyüdüm ama sıkıntı asıl bu imiş.
Şimdi ben kocaldım, yaşlı oldum. Herhangi bir ülkedeki kağanlı yani bağımsız bir halkın  böylesi bir devlet adamı var ise, o halkın ne gibi bir sıkıntısı olacak imiş? 
Sizlerden ayrıldım, ayrıldım eyvah! Ne sıkıntı!
Soğdlular ve Çinlilere Selenge’de Bay Balık kentini yaptırıverdim.
Tahta oturdu.
Tahta oturmuş. Onun yurdu, üç yüz yıl yurt tutmuş, sonra halkı gitti.
T’ang hükümdarı Bilge ve alp bir kişidir; halk huzur içinde yaşıyor; bu yıl da bereketli oldu; bizim onlara hücumumuzu kolaylaştıracak, yani, saldırı için sebep olabilecek hiçbir açık gedik bırakmamışlar; bu yıl hiçbir şekilde harekete geçmememiz lazım.

Halkımız daha yeni bir araya geldi, henüz kendimize gelemedik; daha birkaç sene dinlenip beslenmeğe ihtiyacımız var. Ancak, duruma bakıp durumun değişmesi üzerine harekete geçebiliriz ÇK

Tanrı bana akıl verdiği için, onu ben kendim kağan yaptım 
Tanrı buyurdu, Oğuzları bozguna uğrattık ; ırmağa düştüler. 
Tanrı esirgesin
Tanrı ÖL! demiş olmalı
Tanrı öyle buyurduğu için, devletliyi devletsiz bırakmış, hakanlıyı hakansız bırakmış, düşmanları bağımlı kılmış, dizlilere diz çöktürmüş, başlılara baş eğdirmiş.

Babam hakan, öylece devleti yasaları koyup vefat etmiş. Babam hakan vefat ettiğinde ben sekiz yaşımda kaldım.

Tanrı şöyle demiş olmalı
Tatlı sözüne, yumuşak ipeklerine aldanıp Türk milleti, çok öldün!  
Tay Bilge Totok kötülük düşündüğü için, bir iki süvari de kötülük düşündüğü için ey halkım! “Öldün, mahvoldun. Tekrar tâbi olursan, ölmezsin, mahvolmazsın” dedim. “İşini gücünü ver” dedim. İki ay bekledim ancak gelmediler.
Taylarım. Önceleri erkeklik adım olmadığı için yedi eski eşim, dostum, taşa yazdırıp diktiler.
Tebaam, ikiz gibi refakâtçilerim karılarım, savaşçılarım ve ulusum…
Temir-Apa oğlum! Vah vah! Adım senin kölene. Benim atım, ona köle, atımı senin ellerine. Kahramanın cisimleşmesi şekillenmesi! Ne acı! düzelttim.
Temizin yani savaşıp yenilmemişin utancı savaşıp yenileninkinden daha iyidir! 
Tengride Bolmış El Etmiş Bilge Kağan ve eşim El Bilge Katun kağan adını, hatun adını alıp Ötüken’in batı ucunda, Tes Irmağı’nın kaynağında kağanlık otağını orada kurdurdum, karargâh çitlerini orada vurdurdum.
Tes Irmağı kaynağında çitimi vurdurup yazı geçirdim.
Türk Bilge Kağanın hükümdarlığında yazdırttım. Ben Bilge Tunyukuk.

İlteriş Kağan kazanmasa idi, ya da hiç olmasa idi, ben kendim Bilge Tunyukuk kazanmasa idim, ya da ben hiç olmasa idim, Kapgan Kağan Türk Sir halkı ülkesinde boy da, halk da, insan da hiç olmayacak idi.

İlteriş Kağan ve Bilge Tunyukuk kazandığı için Kapgan Kağan’ın Türk Sir halkının gelişmesi işte budur.  Türk Bilge Kağan, Türk Sir halkını, Oğuz halkını besleyerek tahtta oturuyor. 

Türk hakanı Ötüken dağlarında oturur ise ülkede hiçbir sıkıntı olmaz.

Doğuda Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim denize pek az kala durdum; güneyde Dokuz Ersin’e kadar ordu sevk ettim, Tibet’e pek az kala durdum; batıda İnci Irmağı Seyhun geçerek Demir Kapı’ya kadar ordu sevk ettim; kuzeyde Yir Bayırku topraklarına kadar ordu sevk ettim; bunca diyara kadar orduları yürüttüm ve anladım ki: Ötüken dağlarından daha iyi bir yer asla yok imiş. 

Türk hakanını, Türk halkını Ötüken toprağına ben kendim, Bilge Tunyukuk, getirdim.  
Türk halkı ! aksisin: acıkırsan doyacağını düşünmezsin, bir doyarsan acıkacağını düşünmezsin. Öyle olduğun için besleyip doyurmuş olan hakanlarının sözlerini almadan her yere gittin, oralarda hep mahvoldun tükendin.

Her ne sözüm varsa ebedi taşa hakkettim. Ona bakarak öğrenin.

Türk halkı içinde zırhlı düşmanların akınına imkan vermedim, kuyruğu düğümlü düşman atlarını koşturtmadım. 
Türk halkı öldü, mahvoldu, yok oldu. Türk Sir halkının ülkesinde boy kalmadı. 
Türk halkı, kendi hanını bulmayınca, Çin’den ayrıldı; han sahibi oldu; fakat hanını bırakıp Çin’e yeniden bağımlı oldu. 
Türk halkının adı yok oluvermiş idi. Türk halkı yitip gitmesin diye yok olmasın diye, yukarıda ebedî gök şöyle dermiş:
Türk halkının Demir Kapı ‘ya, Tanrı Oğlu  denilen dağlara kadar varlığı hiç yok imiş. O topraklara Türk halkını ben Bilge Tunyukuk götürdüğüm için san altınları, beyaz gümüşleri, kızları kadınları, hörgüçlü develeri ve ipekli kumaşları fazlasiyle önümüze getirdiler.
Türk milletinin adının ve sanının yok olmaması 
Türk Oğuz beyleri, halkı işitin ! Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, Türk halkı senin devletini, yasalarını kim yıkıp bozabilir idi?
Türk Oğuz beyleri, millet işitin! 
Türk Sir halkı, ülkesinde, asla gelişmesin. Mümkünse, tümüyle yok edelim. 
Türk Tanrısı ve kutsal yer, su şöyle yapmışlar şüphesiz ki: Türk halkı yok olmasın diye, halk olsun diye, babam İlteriş Hakanı, annem İlBilge Hatun’u göğün tepesinde tutup yukarı kaldırdılar şüphesiz.

Babam 17 erle baş kaldırmış. ‘baş kaldırıyor’ diye haber alıp şehirdekiler dağa çıkmış, dağdakiler şehre inmiş, derlenip toplanıp 70 kişi olmuşlar. Tanrı güç verdiği için babamın askerleri kurt gibi imiş, düşmanları koyun gibi imiş. Doğuya ve batıya sefer edip derlemiş toplanmış. Hepsi 700 kişi olmuşlar.

Üç Karluklar domuz yılında 747 Dokuz Tatarlar dokuz komutan beş general ve halk önünde ayağa kalkarak babam kağana şöyle arz ettiler: Atalarımızın adı.

Üç oğlumdan ayrıldım ne acı! Onlara doymadım. Çalışın çabalayın.

Üç yüz kahverengi atıma doymadım.

Üstte ebedî gök lütfetti…

Üstte gök çökmese, altta yer delinmese senin ilini ve töreni kim bozabilecekti? 
Uykularını mızraklarımızla açtık
Uzak mesafelere keşif devriyeleri gönderdim, gözetleme kulelerini yerli yerince koydurttum. Dönen düşmanı geri getirirdim. 
Üze kök tengri asra yagız yir kılındukda ikin ara kişi oglı kılınmış.  Kişi oglında üze eçüm apam Bumın Kagan, İstemi Kagan olurmış.
Vadide çocuklarıma, obada eşime doymadım.
Var dediler. Orada yabgu olarak atadı. Ondan sonra sıçan yılında 748. Sen varken halk güçlü imiş, sensizken halkın gücü kara su gibi imiş” diyerek halk ayağa kalkıp kağan olarak.
Wang Chün’ün ordusu, benim tahminime göre, buralara gelemez. ÇK
Yakınlarım, akrabalarım, ne yazık! Çocuklarım, ne yazık! Soylu halkım, avam halkım, ne yazık! Yüz elli askerim, ne yazık!
Yaklaştırdıktan sonra kötülük yayılırmış. Çok bilgili kişiyi, çok yiğit kişiyi yürütmezmiş. Bir kişi yanılıp aldansa soyunu ve kavmini beşiğine kadar yok edermiş. 
Yazdım. Konfederasyona girmesi/katılması gereken beş el Halk. Beş elin Halkın Konfedarasyona katılması gerekiyor.
Yazdım… savaşları… savaşçıları…
Yedik. Evinde beşi bıraktın. Ev beş kişiyle sensiz kaldı. Ne acı! Vah vah!
Yemeye/yemek için av hayvanı sahip olmak bir üstünlüktür kazançtı, ev.
Yer ve gök yaratıldığında Uygur kağanı tahta oturmuş. O yüce ve büyük kağan imiş.

Yerimden ayrıldım ne acı! Suyumdan ayrıldım, ne sıkıntı! Ne yazık! Ne acı!

Yerimden suyumdan yurdumdan ayrıldım ne yazık!
Yeryüzü sonsuzdur, bıraktı/ayrıldı.
Yeryüzündeki besler. Yerdekini yeryüzünde bulunanları düzenler sonsuz yeryüzündeki hatırlayacak sonsuz yeryüzündeki onun için ona.
Yeryüzündeki pars gibi saldırışım ve kahramanlığıma doymadım.
Yetmiş yıl hüküm sürmüşler. Yıl geçmiş. Adımı yukarıda mavi gök, aşağıda yağız yer yine.
Yiğidi savaşçıyı, güçlü adamı resmettim…
Yoldaşlarım savaşçılarım, kabilemin insanları bu insanlarla anlaşmaya varın!
Yollug Kağan tebaasını bağımlı kılarak hüküm sürdü. Yeri.
Yurdu savundum, halkıma baş oldum. Dış düşmanlarla savaştım, yurt sahibi yaptım.
Yurdum ve hanıma, kutlum! Eyvah! Doymadım.
Yurdum, hanım, ne yazık!

Yurdum, pişmanlığım ne pişmanlık!, güçlü düşmandan geri dönmeden saldırırken ayrıldım öldüm, ne acı!

Yurdum, yazık! Elbette. Yüz Kümül halkım yazık! Az Kümül askeri çoğaldı.
Yurduma, hanıma doymadım. Yaşım altmış yedi iken ayrıldım öldüm.
Yurduma, hanıma doymadım… askerime, kardeşime ağabeyime? doymadım.
Yurdumu beş kez dolaştım erkeklik kahramanlığım için.
Yurdumun dört bir tarafını dolaştım. Kahramanlığım için, Inançu Alp
Zaman apaçık tek başına bir hakikat. Kulak ver ve boyun eğ.

 

E-Posta Bültenimize Bekliyoruz.
Haftalık olarak, sizinle tüm içeriklerimizi e-posta yoluyla paylaşıyoruz.
icon
RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here


Most Popular