HomeMAINYerli Uçak Üretimi

Yerli Uçak Üretimi

Levent Ağaoğlu – Halil Bey çok teşekkür ederiz. Ben 19 yaşında 1977 yılında Türk Hava Yollarında Gümüşsuyu Rezervasyon ile çalışma hayatına başlamıştım. İki tane soru sorucağım. Oğuz Kağan’dan gelen misyon gök, çadır, güneş, bayrak misyonunu biz nasıl öldürmüşüz? İkincisi,  D-8  ile ilgili, siz şahsen bunu üzerinize aldığınızı söylediniz. Benim asıl mesleğim ihracattır, D-8’i de çok çok önemserim, yani Nijerya, Mısır, Türkiye, İran, Pakistan, Malezya, Endonezya, Bangladeş 8 tane olduğu gibi. Şimdi bunların 3 tanesi, Türkiye en büyük havaalanına sahip oluyor.

Dünyanın en büyük 10. havayoluna sahip. Endonezya yolcu uçağı üretiyor, Pakistan askeri uçak üretiyor. Şimdi bu 8 ülke nasıl işbirliği yapıyor, neler düşünüyorsunuz. Çünkü D-8 elimine edildi. Faal değil. Özellikle bu havacılık konusunda bir faal olabilirse.. çok önemli, o konuda birşeyler söyleyebilirseniz çok sevinirim. Ayrıca bunun alametifarikası Yalçın Bey’e ait, “Karataş”. Yalçın Bey hep bahseder, “bu melanet adamları, hain adamları biz bir karataşa yazalım” diye. Şimdi bir de aktaşta ki insanlar var Killigil, Demirağ, Hürkuş, Şakir Zumre bunlar bizim aktaşlarımız. Şimdi bunlar eğer Japonya’da olsalardı, bunlar Sumitomo olurdu, Honda olurdu, Toyoto olurdu, Isuzu olurdu. Bu isimlerin hepsi şahıs isimleri, işadamlarının isimleri. Japon devleti diyor ki, “gel bakalım Sumitomo sen küçük bir esnafsın ama ben devlet olarak karar verdim. Seni büyüteceğim, kocaman yapacağım” diyor. Şimdi bizde bu karataşa yazılı adamlar, en tepeleri de var bunların. Hani bahsettiniz Yeşilköy’ü havalimanını adamın elinden aldılar. Önerim, sorum, biz bu karataşı yazalım mı? Bu havacılık sanayiinde bu melanet adamları ismen bilmek istiyoruz. Bunu fasıl havacılıktan açılsın, bu melamet adamlar kimlerdir, bu daire başkanları kimlerdir? Çok teşekkür ediyorum.

Halil Tokel – Türkiye’ye ihanet edenlerin bilinmesi lazım. Ben o kanaatteyim. Çünkü  bu ülkenin düzgün insanlarla, düzgün çalışmayla yapamayacağı bir şey yok. Ama hep şahit olduğumuz gibi Karataş listesindekiler devreye giriyor, sıkıntı çıkarıyor, geciktiriyor, öldürüyor. Bilemediniz ayak oyunlarıyla bizim aklımıza gelmeyen şeytani işler çeviriyorlar. Bunlar oluyor maalesef. Burada belki şunu diyebiliriz, Nuri Demirağ’ın Sivas’taki havaalanına isminin verilmesi iade-i itibar olarak düşünülebilir. Ama yeterli değil, çünkü Türkiye’yi kurtaracak bir işe başlamış, Türkiye’yi kurtarabilecek, çağ atlatacak, sanayileşmiş kılacak işi başlatmış. Birine sadece havaalanı ismi vererek yırtamayız. Onun için mesela ne olabilir, rahmetli Nuri Demirağ’ın birçok çalışması var. Bir tanesi de Teknik ve Ahlak Üniversitesi kuruyor bakın. Önerilerinden bir tanesi de hem İslam ülkelerini bir araya getirme projesi de var hem de bir üniversite Teknik olacak bir de Ahlak olacak ikisini bir araya getirmiş. Pilotlarıyla ilgili talimatları var: “Sigara içmeyeceksiniz, içki içmeyeceksiniz.” Tam bir muhafazakar, müspet, şuurlu bir gençlik, pilotlar bekliyor. Bunların toplumun bütün katmanlarına duyurulması lazım. Haberdar edilmesi lazım. Ben İstanbul Teknik Üniversitesi mezunuyum. Asistanlıkta yaptım. Gümüşsuyu’nu Maslak’a da taşıdık. Fakat bizim bölümü rahmetli Nuri Demirağ’ın kurduğunu kaç sene sonra öğrendim. Yani ben bilemiyorum. Bu öyle bir şey ki, insanların fedakarlık damarlarının öne çıkarılması lazım. Kendinden önce başkalarının öne çıkarılması lazım. Başka türlü toplum gelişemez, herkes serfiş olursa, herkes kendini düşünürse, kendi menfaati herkesten önce gelirse, orada bir toplum olmaz ki zaten.

Böyle bir yapıdan da kalkınmış bir şey çıkmaz. Onun için bu topluma ihanet edenlerin bilinmesi lazım. Mesela bunlardan bir tanesi detayına girmedim ama soru vesilesiyle söyleyeyim. Ahmet Emin Yalman isminde bir gazetecidir. Ahmet Emin Yalman, Selanik kökenli bir dönmedir. Özelliği ne gazeteci. Peki nasıl bir gazeteci? 48’li yıllarda İnönü’ye muhalefet etmiş, Demokrat Parti’yi tutmuş. 50’li yıllarda Demokrat Parti zamanında öteki tarafı tutmuş. Ama esas işi Amerikan Havacılık Sanayilerinin, uçak şirketlerinin Türkiye temsilcisi. Hem mason, hem sabetayist, hem gazeteci. Ahmet Emin Yalman’a bir suikast teşebbüsü oluyor biliyorsunuz, Necip Fazıl’ın rahmetlinin o meseleden dolayı “bir kişi ayağa kalktı, o da amuda kalktı” dediği sözü var. Yani mesele şu, evet bunlar Türkiye’ye faydalı işler yapmadılar, bunlar kendi fikir ve zikir olarak dışarıya bağlı insanlar. Ama hasbel kader bu memleketi yönetmişler. Yönetenleri yönetmişler. Buna müsade edilmemesi lazım. Bu devleti, Türkiye’yi Anadolu’nun kendi insanları yönetmeli.

Bu gizli yöneticilerin aşikar edilmesi şart. Nasıl olabilir? Mesela diziler olabilir, şimdi yeni yeni güzel televizyon dizileri geliyor. Mesela Nuri Demirağı, Hürkuş’u dizi olarak görebiliriz. O dizi içerisinde yapılan ihanetleri, engellemeleri senaryo içerisinde anlatabiliriz. İnsanlar dizi seyrediyor, dolayısıyla böyle bir çözüm olabilir. İkincisi D-8’le olan çalışma şu; bundan bir-bir buçuk ay önce Pakistan’da D-8’in gene o sivil havacılık komitesi, yani sekiz ülkenin sivil havacılık otoritelerinin toplantısına biz Türk Hava Yolları teknik olarak katıldık ve orada bir sunum yaptım. O sunum sırasında üç tane önerim oldu. Bu önerilerin birisi, o sekiz otorite bir araya gelsin tek otorite olsun, aynı Avrupa’daki gibi havacılık otoritesi.  Burada bizim sivil havacılık otoritesi koordine etsin.

Yani bir sene sonra İran’da olacak. Oraya bir çözüm modeliyle gelsin, önersin, desin ki;  o sekiz tane sivil havacılık otoritesi aynı dilden konuşsun, kelimeleri aynı olsun. Birisi bir şeyi onaylarsa, diğerleri otomatik olarak onaylasın. Bu çalışma inşallah sonuçlanır. Bir tanesi ise o sekiz ülkenin havacılık sanayilerini koordine edelim. Kimse talip değil, öneri getiren de yok. Türk Hava Yolları Teknik olarak, biz üstümüze alalım. Biz oraları toplayacağız, dernekleri, daireleri toplayabildiğimiz kadarıyla ve onları tanıştıracağız, bu süreçte  belki fuar organizasyonları olur, gitmeler gelmeler olur. Ne bekliyoruz, şunu bekliyoruz. Belki bizim ihtiyacımız olan bir ürünü orada göreceğiz. Onlarda bizim ürünlerimizi burada görecekler. En azından iki şirket bir şirket kuracak, yeni yatırımlara gidecek. Bu imkanı sağlamamız lazım. Bir üçüncü önerimiz de şu oldu:

Bu sekiz ülkenin uçak bakım şirketlerini bir şemsiye altına alalım. Ve birbirlerine destek olsunlar, parça ihtiyaçlarında, uçak bakım ihtiyaçlarında öncelik sahibi olsunlar diye.  Bir dernek önerisi vardı, o da kabul gördü. Onu da biz koordine edeceğiz. Bunları yapabilsek bir üçüncü konu, biraz önce bahsettiğiniz, bu sekiz ülkedeki bunların çoğu olmayabilir ama Pakistan’dır, İran’dır, İran belki öncelikli olmayabilir, ama Endonezya, Pakistan, Türkiye, Malezya arasında o projelerimize yani TAI’nin yönettiği projelere iştirak olabilir. Onların yaptığı projelere biz katılabiliriz. Ortak mesela 150 kişilik yeni bir yolcu uçağı projesini hep beraber biz gündeme getirebiliriz. Onun için bu konuların konuşulacağı bir daimi komite ve sürekli bir görüş ortamı düşünebilir. Bu önerilmedi ama gündeme getirilse iyi olur. Bunu TAI kanalında yürütebiliriz. TAI’de bu konuda sorumluluk alsa çok iyi olur. Mesela saymadım ama Özbekistan da biliyorsunuz Taşkent’te yolcu uçağı fabrikası var. Rusların bütün yolcu uçakları orada üretildi. Bu da bizim bir imkanımız sayılır.

Yalçın Koçak – Örneğin Endonezya’nın yaptığı uçağın dünyada uçuş lisansı yok, Endonezya’da uçuyor. Bizde de uçar mı?

Halil Tokel – Uçar. Aslında sahibi kendisi olduğu için Amerika’da, Avrupa’da da uçar. Sıkıntı şu; Amerika’ya, Avrupa’ya satmaya kalkarsa satamaz.

Yalçın Koçak – Biz peki şöyle yapalım, ben turizmcilik de çok yaptım. Bizim koltuk başına bu uçakla uçmamız çok pahalı, o uçakla uçmamız çok ucuz, bu küçük uçaklarla Türkiye’nin içinde uçsak. THY’nin büyük uçaklarını kullanmasak onları yurtdışına satsak olmaz mı?

Halil Tokel – Olur tabi ki, bakınız Türkiye’nin eksiği Regional dediğimiz bölgesel uçak tipleridir. Bizdeki en düşük uçağın yolcu sayısı 150, ama 19 kişilik yolcu uçağına da ihtiyacımız var, 40 kişiliğe de var, hatta 11 kişilik uçağa da ihtiyacımız var. 70 kişilik uçağa da ihtiyacımız var, bunlar diğer ülkelerde var. Şimdi bizde olmamasının sebebi, bunları üretmeye çalışıyoruz, bölgesel uçakları. Endonezya üretmiş alabilir miyiz, alırız. Endonezya bizden sayılır, o bizim kardeşimiz.

Yalçın Koçak – D-8’i böyle canlandırabiliriz. Ortak para birimi gibi, ticaret birliği gibi, ortak gümrük birliği gibi, ortak bir havacılık da olur.

Halil Tokel – Çok güzel bir şey söylediniz. Ne olur sekiz ülke tek para birimine geçse, süper olur. Şahane olur. Ama biz havacılıkta kuralları aynileştirebilirsek, aynı işlevi gören şirketleri aynı çatı altına alabilirsek, zaten çok önemli bir iş yapmış oluruz.

AVRASYA BİR – HALİL TOKEL KONFERANSI

DAKİKA: 2:38.27 – 2:52:24

E-Posta Bültenimize Bekliyoruz.
Haftalık olarak, sizinle tüm içeriklerimizi e-posta yoluyla paylaşıyoruz.
icon
RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here


Most Popular