Yeşilköy’deki kilisede hala yıllardan beri kurban kesiliyor. Kurbanlar bahçede toplanırdı. Sabah ibadetten sonra Yunanistan’dan da gelen eski Yeşilköylüler olurdu hep, hala da öyle. Ondan sonra büyük ikona çıkarılırdı. Genç bir hanım genç bir bey taşır onu her zaman. Çıkarlar deniz kenarına kadar. Ve kurbanlar deniz kenarında kesiliyordu. Burada zaten pek fazla Rum yok. Fakir birkaç aileye veriyorlar. Kesilen koyun sayısı da 10-15, en son bu son bu 2-3 yıldan beri. Onun dışında da Darülacezeye veriliyor zaten etler.
Eskiden beri giderim ben bu törenlere meşhurdur ve Türkiye’de kurban kesilen tek kilisedir orası. Onun da nedeni azizin kemikleri taşınırken denizcileri onore etmek için. 10-12 gün boyunca fırtına esnasında denizciler hep koyun eti ile besliyorlar. Onun hatırasına bu kurban kesme töreni yapılıyor. Bunu Yeşilköy kitabında uzun uzun yazdım o kurban kesme töreninin bir ismi de vardır.
Ayios Stefanos Kilisesi’nin kurban kesmeyi Yortusu: THISIAS. Yeşilköy Ayios Stefanos Rum kilisesi, Türkiye sınırları içinde, hatta Yunanistan ve öteki ülkelerde yaralan tüm Ortodoks kiliseler içinde kurban kesmeye ritüeli uygulayan ve bunu devam ettiren nadir kiliselerden bir tanesidir. Yüzyıllardan bu yana her yıl 26 Aralık tarihinde kilisede toplanıp Aziz Stefanos adına dualar okunmakta, ardından da, sahile inerek, önceden satın alınmış koyunlar kurban edilip, etleri fakir ve muhtaç vatandaşlara dağıtılmaktadır.
Yeşilköy’de, Bizans döneminden günümüze dek devam ettirilen ve Thisias adı verilen bu geleneğin kökleri, Aziz Stephanos’un öyküsüne dayanmaktadır, efsane ve mistik anlatılara göre, Bizans’dan İtalya’ya gönderilmek istenen azizin kemikleri, Konstantinopolis’ten yola çıktığı zaman patlak veren büyük bir fırtına ile gemi bugünkü Yeşilköy sahiline yanaşıp demir atmış, fırtınanın daha da şiddetlenip günlerce sürmesi üzerine azizin kemikleri sahile çıkartılarak, kurulan bir çadırın altında korunmaya alınmış, gemi mürettebatının aç kalmaması için de köylüler koyunlarını keserek, etlerini denizcilere vermişlerdir.
Fırtınanın son bulmasından sonra, Aziz Stefanos‘a ait kemikler tekrardan gemiye yüklenmiş ve kazasız belasız İtalya’ya ulaştırılmıştır. İşte, bu olaydan sonra, bir gelenek haline dönüşen, koyun kurban etmeye Yortusu her yıl tekrar edilerek günümüze kadar gelmiştir.
26 Aralık tarihinde yapılan bu kutsal ayın için, önceden satın alınan koyunlar, kilisenin bahçesine getirilmekte, içeride okunan dualardan sonra, Ayios Stefanos‘ın, yapraklarla süslenmiş gümüş çerçeveli büyük ikonası bir erkek ve bir bayan tarafından taşınarak dışarı çıkartılmakta, ikonanın arkasından gelen cemaat, başlarında Terkos metropoliti ve papazlar olmak üzere Mirasyedi sokağından sahile doğru sahile doğru gelmekte ve toprak alanda, koyunlar tek tek kurban edilerek, etleri fakir, muhtaç Rum vatandaşlara dağıtılmak üzere gönderilmektedir.
Tüm Ortodoks kiliseler içinde, Yeşilköy Rum kilisesine özgü bu geleneksel yortu yüzyıllar ötesinden günümüze taşınmış bir semt folklor ve din kültürü zenginliğinin en güzel örneklerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Eskiden olduğu gibi, günümüzde de her yıl devam ettirilen Yeşilköy Rum kilisesindeki Thisias (kurban kesme) Yortusu, az sayıda kalmış Yeşilköylü ve öteki semtlerden gelen Rum vatandaşlar tarafından yapılan bir ayinle kutlanmakta, ardından da sahile inerek önceden satın alınmış koyunlar kurban edilmektedir. Eski Yeşilköylülerden Sofya Benlisoy‘un anlattığı gibi, geçmişte kurban edilen hayvanların eti büyük adadaki yetimhaneye, bir bölümü de Yeşilköy’deki polis karakolu ile itfaiyeye gönderilirmiş.
1935 doğumlu Meri Şehab anlatıyor:
Uzun yıllar işlettiği parka adı verilen babam Mösyö Röne, iyilik yapmasını seven hayırsever bir insandı. Fakirleri, muhtaçları kollar onlara fark ettirmeden yardımlarını yapardı. Rum kilisesinde yapılan Thisias yortusunda, hemen her yıl en fazla koyun kurban ettiren kişi babamdı. Aynı zamanda kilise mütevelli heyeti üyeleri arasında yer alıyordu.
Ayios Stefanos Rum Kilisesi
Tarihi kaynaklarda belirtildiği ve de bilindiği gibi, Mirasyedi sokağı ile Kalemkar Sokak arasında kalan Ayios Stefanos Rum kilisesi, Yeşilköy’ün en eski ibadethanesidir. Dördüncü yüzyılda, Bizans imparatoru büyük Konstantin zamanında Aziz Stephanos’un kemiklerinin, çok kısa bir süre için de olsa; burada, sahile yakın bir yerde koruma altına alınmış olması ve Vatikan’a gönderildikten sonra bu küçük balıkçı köyünün söz konusu azizin adını alarak kutsanması, hemen ardından da adına burada bir kilise yaptırılması (muhtemelen yanında belki küçük bir manastır da yer alıyordu.) Yeşilköy tarihinin bilinen ilk ve en eski kilisesini oluşturur.
Burada inşa edilen ilk kilisenin erken Bizans dönemine ait olduğu muhakkaktır. Yeşilköylü araştırmacı Zaven Acemyan’ın da değişik kurum kaynaklarından edindiği bilgilerden yola çıkarak verdiği bilgilerde, burada yapılan ilk kilisenin dördüncü yüzyıla tarihlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, ilk kilise inşa edilirken bugünkü kilisenin de altında bulunduğuna inanılan temele altın bir muhafaza içinde Aziz Stephanos’un kemiklerinden birkaç küçük parça yerleştirilmiştir. Bu ilk ibadethaneden günümüze de pek bir iz kalmamış da olsa, bugünkü kilisenin bahçesinde, denize bakan tarafta yaralan erken Bizans dönemine ait mermer lahit bu tezi haklı çıkarmaktadır.
Maalesef, yazılı metin ve kaynaklarda söz konusu lahitin kime ait olduğu bilinmemektedir. Ancak görkemli konumu nedeniyle önemli bir din adamı veya imparatorluk ailesinden bir bireye ait olduğu ve de Ayestefanos‘ta inşa edilen ilk kilise döneminden kaldığı düşünülebilir. Geçen zaman içinde basit bir yapı olarak tanımlayabileceğimiz ilk kilise ve çok daha sonraki dönemlerde yapılan öteki örnekler, deprem, yangın, düşman akınları gibi bir takım yıkıcı olaylara hedef olmuş ve son olarak 1845 yılında, Ermeni cemaatinin büyük isimlerinden Boğos Dadyan Efendi tarafından Rumlara bir jest ifadesi olarak bugünkü kilise inşa edilmiş, 9 Eylül 1845 tarihinde Patrik Mektios tarafından açılışı yapılmıştır.
Nitekim aynı dönemde, Boğos Dadyan bey tarafından yaptırılan Surp Stepanos Ermeni kilisesi ile Ayios Stefanos kiliselerinin dış mimari özellikleri aynı unsurları taşıyor. Büyük olasılıkla her iki kilise de aynı mimarın elinden çıkmıştır. 1845 yılında inşa edilip günümüze dek gelmiş olan Ayios Stefanos kilisesi dört duvar üzerinde kiremit örgülü kagir bir yapıdır. On adet pencere ile aydınlatılan kilisenin iç mekanında sağ ve sol nefler, merkezi neften üzereri kemerli toplam sekiz adet sütunla ayrılırlar.
Kilisenin absidinde yeralan ikonostas duvarı, Thronos adı verilen Metropolit koltuğu ve din adamlarının oturdukları koltuklar ahşaptan yapılmış olup Ortodoks kiliselerine özgü oldukça zengin bir şekilde tezyin edilmişlerdir. Bilhassa, ikonostas üzerindeki altın yaldızlı kabartmalar oldukça göz kamaştırıyor. Önünde, bakırdan yapılmış iki adet şamdanın yer aldığı ikonostasın üzerinde İsa ve azizlere ait gümüş kaplama ikonalar yer almaktadır. Ayrıca, kilisenin duvarlarının üzerinde, aralarında Ayios Stefanos’un da yer aldığı öteki ikonalar bulunmaktadır.
Makale erişimi